Çiftçi Çeviri İspanyolca
1,943 parallel translation
Savaşın sonlarına doğru, birçok çiftçi ve tarla sahibi... tüm ailevi birikimlerini kaybetme riskiyle yüzyüze geldiler.
Al final de la guerra, los hacendados y terratenientes vieron la pérdida. .de todo lo que sus familias habían construido.
Kocası çiftçi çek bir kadın vardı.
También hubo una mujer Checa, esposa de un granjero.
Çiftçi yarım saat dedi.
Farmer dijo que una media hora.
Elias, çiftçi!
Elias, el granjero.
Plato ve milyonlarca kere milyonlarca Çinli çiftçi ve Bob Hope'u mu?
¿ Muchos asiáticos falsas esperanzas?
Bir çiftçi, o ölümcül oku atan çocuğun, daha önce o atışa çalıştığını görmüştü.
Sucede que un agricultor, algún tiempo antes, se había dado cuenta que había visto al niño que disparó el tiro fatal practicando.
- Peki çiftçi ne yaptı?
- qué hizo el granjero? - No hizo cosa alguna.
Felipe, sen büyüdüğünde çok iyi bir çiftçi olacaksın.
Felipe, cuando seas mayor, serás muy buen granjero.
Kuzeyde. Virginia çiftçi ailesi.
Al norte, en una hacienda en Virginia.
İngilizce bilmeyen oldukça mütevazi bir çiftçi ailesiydi ancak bana cesetle birlikte kendilerine verilen bir kağıdı gösterdiler.
Son una humilde familia de campesinos que no hablan inglés... pero me mostraron un papel que le dieron junto con el cuerpo.
Ben, ben senin bir, çiftçi olduğuna inanamıyorum.
- Bien. No puedo creer que te convirtieras en una granjera.
"Biraz zaman ayırmalısın" dedi çiftçi.
"Deberías hacerte el tiempo, dijo el granjero."
- Demek Uzaylı Ve Çiftçi Kız'ı sen yazdın. - Evet.
- Asi que tú, tú eres "The Alien and the Farm Girl".
Adı "Uzaylı ve Çiftçi Kız" yahu.
Es el "Alien y la Chica en la Granja", por el amor de Dios.
Uzaylı, çiftçi kızı hamile bırakıyor.
- El alien impregna a la chica de la granja.
Şeftalim, biliyorum ki bu kitabı yazmakla sana haksızlık ettim. Bırak da besili, çiftçi çocukla aranızdaki sorunu halletmeye yardımcı olarak borcumu ödeyeyim.
Melocotones, sé que te he hecho daño con este libro así que déjame pagar mi deuda y redimirme ante ti y tu novio psudogranjero.
Çiftçi olmadığım için şanslısın.
Tienes suerte de que no sea granjero.
Ya da çiftçi.
O un granjero.
- "Noon, Daniel." çiftçi olduğun yazıyor.
- "Noon, Daniel." Dice que eres granjero.
- Çiftçi, işte bizim aradığımız da bu ağır makinelerle çalışacak kişiler.
- Granjero, eso estamos buscando... - gente que opere maquinaria pesada.
Ama sonra Saylonlar saldırdı ve şimdi ben çiftçi mi oldum?
Pero entonces... Los Cylons atacaron, y ¿ ahora soy un granjero? ¿ Cómo es eso justo?
Ben çiftçi değilim.
No soy un granjero.
Ben çiftçi değilim!
¡ No soy un granjero!
Aerelondan gelen bir çiftçi oğlu olduğun doğru mu?
¿ Es cierto que eres un chico de granja de Aerelon?
Aerelonlular daha çok çiftçi.
Es más probable que los Aerelons sean granjeros.
Yani sigara kılığında bir kurbanımız ve çiftçi kız kılığında saldırıya uğramış birisi var elimizde.
Una víctima muerta con un disfraz de cigarro y otra atacada, mientras vestía de camarera cervecera
Randy, sen çiftçi değilsin.
Randy, usted no es un agricultor.
Jimmy Belmont'la tartışırken görülmüş. Başka bir çiftçi.
Se le vio discutiendo con Jimmy Belmont.
Bir çiftçi için iyiydi.
Jugó muy bien... para ser un campesino.
Ama iyi bir çiftçi her zaman sürecek bir şeyler bulur.
Pero un buen granjero siempre encuentra algo que arar.
- Sonra o çiftçi, Bay...
- Y el granjero, el señor...
Çiftçi de öyle yaptı.
Aun así, el granjero lo conservó.
Wisconsin'li bir çiftçi kızının oldukça iyi başardığını düşünmüştüm.
Creí que cumplía bastante bien por ser una chica de Wisconsin.
Eğer hasat kötüyse, çiftçi ve ailesi açlıktan ölmekte özgürler.
Si la cosecha es mala, porque, ellos y sus familias son completamente libres a morir de hambre.
bir çiftçi etrafta dolanıp yiyecek bir şeyler aranıyor.
Un agricultor pasea por aquí y trata de encontrar algo para comer.
Sanırım çiftçi kızı gördüm.
Vi a la hija del granjero... Creo.
Bir çiftçi varmis ve onun tavuklari varmis ama yumurta vermiyorlarmis o da bir fizikçi çagirmis.
Hay un granjero y el tiene algunos pollos, pero ellos no ponen huevos, entonces llama a un físico para que lo ayude.
Oh, şey, çiftçi kızını sarmaşığa dolamak onu stajdan alıkoyamayacak.
Convertir a la chica del campo en una Ivy no evitará que reciba la práctica.
- Bu kız çiftçi falan mı?
- ¿ qué es ella, un agricultor de cerdo o algo?
5 km. uzaklıktaki bir çiftçi dumanı görüp, bizi aradı.
Un granjero a tres millas vio el humo y llamó.
Aynı bir çiftçi çocuğu!
¡ Es como el hijo de un granjero!
Belki de eğer çiftçi botları giymeseydin.
Tal vez si no llevases esas botas de agricultor.
Çiftçi botları giymiyorum Shawn!
¡ No llevo botas de agricultor, Shawn!
Sen çiftçi falan değilsin evlat.
Tú no eres granjero, hijo.
Kuzey Amerika'da gen aktarıImış bir tohum satın alan her çiftçi, bir teknoloji anlaşması imzalamak durumunda. Bu anlaşma çerçevesinde çiftçiler, şirketin GDO üzerindeki patentini dikkate alma garantisi veriyorlar.
En Norteamérica, cada campesino que compre semillas transgénicas debe firmar un contrato de uso de la tecnología, que obliga al agricultor a respetar las patentes de la compañía obtenida sobre el gen manipulado.
"Mülkümüz olan bir türün, bir çiftçinin tarlasında istenmeyen nedenlerle görülmesi halinde,.. ... meseleyi hem çiftçi hem de Monsanto açısından tatminkar bir çözüme kavuşturmak üzere çalışacağız."
En el caso de la aparición no intencionada de variedades de nuestra propiedad en los campos de un granjero, seguramente trabajaremos para buscar una solución que satisfaga tanto al granjero como a Monsanto.
DTÖ YEREL PAZARI İTHALATA BOĞULUNCA 40 BİN HİNTLİ ÇİFTÇİ BORÇLARINDAN KURTULMAK... İÇİN İNTİHAR ETTİ.
Mientras la OMC inunda los mercados locales con importaciones, 40.000 agricultores indios se suicidan para evitar sus deudas.
Ben çiftçi değilim.
No soy granjera, es el pasatiempo de David, y...
Çiftçi olan.
El agricultor.
Bir "çiftçi bileti", lütfen.
Una de "campesino", por favor.
Ama iyi bir ciftci her zaman surecek bir seyler bulur.
Pero el buen granjero siempre encuentra donde arar.