Çıkmıyorum Çeviri İspanyolca
884 parallel translation
Çıkmıyorum.
No me estoy yendo.
- Çık. - Hayır, çıkmıyorum.
No quiero el empleo.
Artık Bob'la çıkmıyorum.
Ya no salgo con Bob.
Çıkmıyorum ve sen de çıkartmıyorsun.
- No me voy a ir y no me va a echar.
Hayır, çıkmıyorum.
Claro que no.
Buradan çıkmıyorum.
Me quedo aquí.
Uzun zamandır sahneye çıkmıyorum.
Hace tiempo que no subo a un escenario.
Artık dış işlere çıkmıyorum ben, Amy.
Yo ya no salgo a trabajar, Amy.
Dışarı pek çıkmıyorum.
No salgo mucho.
Antika mağazalarından çıkmıyorum.
Me paso la vida recorriendo anticuarios.
Yatak ücretini ödedim ve çıkmıyorum.
He pagado mi plaza y no me iré.
Hayır, erkeklerle çıkmıyorum.
No, no salgo con los hombres.
Biliyorsun fotoğraflarda iyi çıkmıyorum.
Sabe que nunca salgo bien.
Televizyona çıkmıyorum.
No voy a salir en televisión.
- Dışarı çıkmıyorum.
- Yo no me marcho. - ¿ No?
Hayır, çıkmıyorum.
No, no.
Onunla çıkmıyorum ama kendisi dostum, David.
No coqueteo con él pero, es mi amigo David.
Evet bir aydır ortaya çıkmıyorum.
Entonces, yo no apareci por un mes.
Şu an biriyle çıkmıyorum.
No salgo con uno en particular.
Yukarı çıkmıyorum.
Yo no voy arriba.
Geceleri dışarı çıkmıyorum.
- Verá, no salgo sola de noche.
- Tek başına dışarı çıkmıyorum.
- De noche nunca salgo sola.
Son zamanlarda çıkmıyorum, niye ki?
últimamente, no mucho. Por qué?
- Artık dışarı çıkmıyorum.
- Ya no saldré más.
Çıkmıyorum.
Que no iré.
Buna karşı çıkmıyorum.
No lo discuto.
- Çıkmıyorum.
- No es verdad.
Ben dışarı çıkmıyorum ve siz de içeri gelmiyorsunuz.
No saldré y ustedes no entrarán.
Çıkmıyorum. Geri ateş edebilirsin demeden çıkmam.
Yo no voy a salir hasta que usted le pida el revolver.
Erkeklerle çıkmıyorum.
No he salido con hombres.
- Yıllardır dışarı çıkmıyorum.
- Hace años que no salgo.
- Hepsiyle çıkmıyorum.
- No estoy... - No estoy saliendo con todas.
Hiç dışarı çıkmıyorum.
Yo nunca salgo, por así decirlo.
Her yerde kar var. Bu yüzden, dışarıya çok fazla çıkmıyorum.
Hay mucha nieve y no salgo mucho.
Ben artık klası olmayan erkeklerle çıkmıyorum.
Y yo ya no salgo con tipos que no tienen clase.
Çizgilerin dışına hiç çıkmıyorum.
Y corté justo por los bordes.
Neden meydana çıkmıyorum?
¿ Por qué no puedo salir al campo de batalla?
Ben bu ambulanstan çıkmıyorum.
No voy a salir de la ambulancia.
Çıkmıyorum!
¡ No voy a dejarlo!
Ben de tam olarak anlayamıyorum ama geçen sefer ateşlediği tüp dünya dışına çıkmıştı.
No lo entiendo muy bien, pero la cápsula que disparan es enviada fuera de la tierra.
Evliliğimle göstermek istedim ki,... her ne kadar yoldan çıkmış olsa da, ben inanıyorum ki bir kadının sunduklarını reddetmesine engel olan..... doğuştan sahip olduğu şefkat ve inceliğidir. Tüm bunlara rağmen, ben kendisini ömrümün sonuna dek güvenebileceğim bir erkek olarak görüyorum.
Quería mostrar con mi matrimonio... que aunque llevado por mal camino, según creo... por su innata amabilidad y cortesía... que le hacían difícil rechazar el asedio de una mujer... yo sin embargo lo veo como el hombre... al cual puedo felizmente dedicar el resto de mi vida.
Ne zamandır dışarı çıkmıyorum.
No he estado saliendo.
- Tanımıyorum. Siz henüz çıkmıştınız.
La señora Condesa acababa de salir, ya se lo he dicho.
Çıkmıyorum... Burada kalacağım.
Pero yo no vuelvo.
- Yukarı çıkmıyorsun. - Evet, çıkıyorum!
- No vas a subir.
Koca Jim ve senin aynı ahırdan nasıl çıkmış olabileceğinizi hala anlayamıyorum.
Es que me cuesta relacionarte con Big Jim.
Hatırlatıyorum ki önceki yıllarda olduğu gibi, uçaklar emrinizde olacaktır çiftçileri küfe karşı uyarmanız için, asmaları mahveden bir hastalık, insanları perişan eden diğer ideolojik hastalıkla ayni anda ortaya çıkmıştır.
Les recuerdo : Como en años anteriores, pondremos panfletos a su disposición. Estos panfletos les recuerdan que el oídio enfermedad de la vid, ha aparecido por primera vez junto con otra enfermedad ideológica que devasta a los hombres.
Hatırlıyorum da bir kez Paris'te, sigara almak için dışarı çıkmıştı, sonra bir baktık Seine nehrinde çıplak yüzmekten tutuklanmış!
Recuerdo que una vez en París, se bajó a comprar cigarrillos y lo siguiente que supe fue que lo habían detenido por nadar desnudo en el Sena.
Bakıyorum da büyük silah ortaya çıkmış.
Vaya, parece que sacaste la artillería pesada.
Bu evden asla çıkmıyorum.
Me siento tan sola aquí todo el día.
Çıkmıyorum.
¡ No saldré!