Öcü Çeviri İspanyolca
392 parallel translation
Oğlumun öcü alındığında, yine uyuyabileceğim.
Cuando Francois esté vengado, dormiré.
Söyle bakalım, nasıl bir öcü gördün?
Bien, ¿ qué es lo que viste?
Öcü alınacak iki ölüm var artık, biri Christian... diğeri de kendim.
Ahora tengo que vengar dos muertes la de Christián... y la mía.
Dostumuz Rommel'in kuvvetlerimizin gözünde bir sihirbaz, bir öcü gibi... görünmesi giderek büyük bir tehlike haline dönüşmeye başladı. Onu gözümüzde çok fazla büyütüyoruz.
"Existe el grave peligro de que Rommel se convierta en una especie de mago o fenómeno para nuestras tropas, quienes ya están hablando demasiado de él".
- Karın öcü gibi mi?
- ¿ Es fea su mujer?
yabancı bir kız mı yoksa Ragnar'ın öcü mü?
¿ Una moza extranjera o vengar a Ragnar?
Bir Yakuza'ya saldırmanın öcü alınmalı.
Una ofensa a un yakuza debe ser vengada.
Veli'nin öcü bu yılanda kalmamalı, kalırsa olmaz arkadaş.
Tenemos que vengar su asesinato.
Benim için Büyük Kötü Kurt, Stebbings için Öcü, kendin için de...
Yo soy Gran Lobo Malo, Stebbings es Bo Peep, y tú eres...
Öyleyse Büyük Kötü Kurt ve Küçük Öcü, Anne Kaz için bir şey yapabilirler.
Porque si es así, Gran Lobo Malo y Pequeño Bo Peep pueden hacer algo por Mamá Ganso.
Öcü konuşuyor.
Bo Peep hablando.
Ben Öcü.
Bo Peep aqui.
" Öcü olup çıkarsın İngilizceyi doğru kullandın mı
'Hablas inglés como es debido y te ven como un bicho raro
Al götür, öcü.
Voy por el bu.
Öcü diye bir şey yoktur, varsa da bu onu uzak tutmaz.
Si existiera, esto no impediría que entrara.
Bir çeşit öcü gibi görünme yarışmasıydı.
Eso era una especie de concurso, para ver quién es el mejor Barmalel.
"Doğru adam alınan öcü görünce sevinecek... " Ve ayaklarını kötünün kanında yıkayacak.
" El justo se regocijará cuando vea la venganza, lavará sus pies en la sangre de los malvados.
Avcı uçağı öcü gibiydi.
El aviador era el hombre danzante.
Bugün birçok gözüpek şövalyenin öcü alınacak.
Hoy será vengada la muerte de muchos bravos caballeros.
- Kutunun içinde öcü yok.
- Pero no viven dentro de la caja.
- Öcü geliyor!
El coco va a venir.
- Öcü, öcü, öcü...
¡ El coco! ¡ El coco!
Laurie öcü nedir?
¿ Qué es el coco, Laurie?
- Öcü dışarıda.
No podré ni mirarlo.
- Laurie... dışarıda. - Bekle. Laurie, öcü dışarıda.
El coco está afuera.
Peki ya öcü?
¿ Y el coco?
Pekala. Öcü sadece Cadılar Bayramı'nda gelebilir, değil mi?
El coco solo viene en Halloween, ¿ no?
Öcü yok. Bunu kesmezsen televizyonu kapatıp seni yatağa gönderirim.
Si no te calmas, apagaré la TV y te irás a dormir.
Öcü müydü?
¿ Era el coco?
O öcü müydü?
¿ Era el coco?
Kocaman kıllı bir öcü mü? İnsan şiştiğinde öyle olabilir!
- Te sale cuando te hinchas.
Sus yoksa öcü gelir.
Calla o vendrá a por ti.
"Yeşil Öcü" nasıl?
¿ Qué tal Amenaza Verde?
Öcü adamdı.
¿ Ese era el coco?
- Arcane'in öcü zihniyeti, ha?
- ¿ Como Arcane?
Babam, annemin öcü için eğitti beni
Mi padre hizo esto por mi madre.
Öcü....
Dem... demon...
Ne öcü?
¿ Vengarle?
Gerçek bir öcü gibi...
Suena como el hombre de la bolsa.
Beyzbol sopası ve bir öcü.
Bates de béisbol y hombres de la bolsa.
Sadece bir öcü olduğunu hatırlıyorum.
Sólo recuerdo un monstruo.
Öcü mü? Neye benziyor?
¿ Qué clase de monstruo?
Biliyorsun, Amanda, öcü diye bir şey yok.
¿ Sabes que no hay monstruos verdaderos?
Duvarımdaki öcü öldürdü onu.
¡ El monstruo de detrás de la pared lo mató!
Adaletin öcü adına Hyboria kraliyetinde gösterdiği çaba, efsaneye dönüştü.
En el reino de Hyboria, su lucha por la justicia se convirtió en leyenda.
Adaletin öcü ve dürüstlük adına vereceğin mücadelede kimsede eşi benzeri
En tu lucha por la justicia y la venganza te hará falta mucha fuerza
Bekle, biraz bekle, az sonra öcü bıçağıyla gelecek.
Estás fuera
Bekle, biraz bekle, az sonra öcü bıçağıyla gelecek.
Dejen de cantar esa horrible canción ¿ No me oyen?
Bir tür öcü yani.
Una especie de hombre del saco.
Herkes öcü görmüş gibi korkmuştu.
Era como el hombre del saco fue alrededor de la esquina.
Bak, öcü dışarıda! - Sorun ne?
- ¿ Qué pasa?