English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ Ü ] / Ülkeden

Ülkeden Çeviri İspanyolca

1,436 parallel translation
Daha sonra, çocuklar o yabancı ülkeden, evlerine dönmek istedi.
Entonces los niños desearon ir a casa de un país extraño.
Hiçbir ülkeden hem de!
De hecho, no tenemos dinero.
Çocuk ertesi gün ülkeden çıkarıldı.
La sacaron del país al día siguiente.
Dışişleri şunu bilmeni istiyor, NSA, CIA, FBI, ya da bu manyağı ülkeden çıkana dek sağ tutmak için ne gerekiyorsa hepsi senindir.
Tiene a su disposición a la CIA, al FBI y todo lo que necesite para que este loco se largue con vida.
Seni ülkeden çıkarabilirim. Sana pasaport alırım. İstersen yarın bunu halledebilirim.
Puedo sacarte del país, conseguirte un pasaporte mañana mismo.
İnanabiliyor musun 216 ülkeden temsilci gelmişti!
Imagina, había 216 países representados, todos los continentes.
Aynı ülkeden olsalar bile mi?
- ¿ Aunque sean del mismo país?
Çünkü bu kızlar yabancı bir ülkeden olacak... ve belki de hala buraya uyum sağlayamamış olacaklardı. Çekici görünecektim, çünkü İngilizce'yi çok iyi konuşuyor olacaktım.
Porque iban a ser chicas extranjeras y quizá podían estar desorientadas por el viaje y les iba a parecer atractivo porque hablo inglés medio bien.
Sen en asil ülkeden gelen birisin. Sadece ışık, güven huzurun olduğu ülkeden.
Dónde sólo había una luz y confianza y claridad
Rüzgar gibi koşup, uçtuğumuz ülkeden.
Dónde corrimos como el viento, y volamos
Sonra tüm yılanları ülkeden kovmuş.
Luego ahuyentó a todas las serpientes fuera del país.
Bu ülkeden çıkmam lazım.
Tengo que abandonar este país.
Öyle bir yerden gelmek, yani doğar doğmaz ayağınıza kayakların takıldığı ve karın üstüne atıldığınız bir ülkeden gelmek.
te ponen un par de esquís y te empujan a la nieve...
Bunun üzerine bir melek Yusuf'a gelerek onu uyardı. Ve Yusuf ailesini ülkeden çıkararak Mısır'a kaçırmayı başardı.
Entonces un angel vino para avisar a José y asi el pudo llevar su familia a Egipto.
Mahkeme, ülkeden çıkmama kararı çıkartmış ve olması muhtemel yeni suçlarından önce umutsuzca kanıt ve şâhit araştırmasına başlamışlar.
El fiscal le ha ordenado no dejar el país, y estan en la búsqueda desesperada de evidencias y testigos sólidos... antes del próximo juicio.
Yani ülkeden ayrılmıyorsun?
¿ Entonces no quieres dejar el país?
Hiçbir havayolunda kocanın bu ülkeden ayrıldığına ilişkin kayıt yok.
En el aeropuerto no hay registros de su salida del país.
20'den fazla ülkeden kilometrelerce yol katedip buraya geliyorlar.
Los fans viajan miles de millas, de más de 20 países para estar en Wacken.
Bilmelerini sağlayacağız bizi asla bu ülkeden atamayacaklar!
Le haremos saber que nunca nos arrebatarán esta tierra.
Eğer şehrin dışına çıkabilirsek ve birkaç günlüğüne bir yerlerde kalabilirsek ülkeden çıkmamızı ayarlayabilirim.
Si pudiéramos salir de la ciudad y estar en algún lugar por un par de días puedo arreglar para salir del país.
Balkanlar, asya ve Orta Doğu'daki bir çok ülkeden.
Varios países en los Balcanes, Asia y en el Medio Este.
O seni ülkeden çıkaracak.
Él los sacará del país.
Eğer ettiyse, en kısa sürede ülkeden çıkmaya çalışacaktır.
Si lo hizo va a salir del país tan rápido como pueda.
27 farklı ülkeden 4400'ler geliyor.
Tenemos gente de los 4400 viniendo de 27 países distintos.
- "06 : 00'da ülkeden çıkacak."
"Salida del país a las 0600 horas".
Evet, ailesi onu ülkeden kaçırmaya çalışıyor.
- Sus padres lo sacarán del país.
Muhtemelen ülkeden kaçmıştır.
Tal vez se fugó del país. ¿ Por qué no tenemos refuerzos?
Sarıhumma aşısına şiddetli tepki verebilir. O zaman bırak ülkeden çıkmayı, yataktan bile çıkamaz.
Podría tener una severa reacción a la fiebre amarilla, y no podrá levantarse de la cama, ni salir del país.
Bir ülkeden diğerine. Domino taşları gibi yıkılıyorlar.
País tras país, caen como fichas de dominó.
Her şehirden, her ülkeden, her gezegenden geliyor.
Informes de toda ciudad, todo país, y todo planeta.
Eğer Mandragora ülkeden çıkmaya çalışıyorsa hangi gemide olduğunu nasıl anlayacağız?
Si Mandrágora está tratando de salir del país ¿ cómo se supone que vamos a saber en qué barco está?
Sanırım Walt ile birlikte ülkeden ayrılmamı engelleyeceksin.
Creo que lograrás impedirme salir del país con Walt.
Hayır, bu ülkeden ayrılıyoruz.
No, nos iremos de este país.
Kaynağımın bu ülkeden olduğunu kim söyledi McGee?
¿ Quién dice que mis fuentes son de este país, McGee?
- Sandy, o ülkeden kaçtı. - Ehh, biliyorum,
- Sandy, huyó del país.
Dan beni ülkeden attırmaya çalışıyor.
Dan quiere deportarme.
Aynı haklara sahip olduğumuzu, aynı Tanrı'dan, aynı aileden, aynı ülkeden geldiğimizi inkar edenlerce yayılan nefret...
El odio extendido por aquellos que niegan el derecho a ser ellos mismos de otros En el nombre de su Dios, de su familia, de su país
Helen Bradley. 20 yıl önce ülkeden ayrıldı.
Helen Bradley. Demonios, se fue de este estado hace veinte años.
- L.A.X'deyim. - Farik ülkeden mi ayrılıyor?
- Estoy en el aeropuerto de L.A. - ¿ Farik se está llendo del país?
Düzinelerce ülkeden insanlar var burada, hepsi tek yürek olmuş.
Es la gente de aquí de docenas de países, todos conectados por un único lazo.
Nuru ülkeden kaçtı.
Nuru ha huído del país.
Ama amerikalılar, çok uzak bir ülkeden gelip neden bunu yaptılar ki?
¿ Por qué esos americanos vendrían tan lejos para hacer eso? ¿ No es demasiada molestia?
Auschwitz'te 1944'de öldürülenlerin çoğunluğu tek bir ülkeden gelmişti : Macaristan.
La gran mayoría de los que fueron asesinados en Auschwitz en 1944 venían de un lugar - Hungría.
Nazilerin en yakın müttefiklerinden biri olan bir ülkeden geliyorlardı.
Venían de uno de los aliados más cercanos de los nazis.
İki yıl önce ülkeden kaçıp saklanmak zorunda bırakılmıştı.
Se vio obligado a huir del país hace dos años... y se mantiene en la clandestinidad.
Warner ´ ın desteğini kaybedersen, seni bu ülkeden çıkartırlar, psikiyatri bölümüne koyarlar.
Perdiste el apoyo de Warner, El Número 10 te sacará de este país, a un ala siquiátrica.
Sanırım yabancı bir ülkeden geliyor.
Creo que le visita desde el extranjero.
... ve maalesef, asla hiç kimse o yasak ülkeden dönemedi.
Y desafortunadamente, nadie regresa jamás de las tierras prohibidas.
1492 de bir kararla tüm Yahudiler cezalandırılıp, ülkeden atıldı
En 1492, se decretó que todos los judíos fueran eliminados del Imperio.
Şafak sökmeden önce onu ülkeden çıkaracaklar.
Lo van a sacar antes del amanecer.
O Meksika malı seni bu ülkeden sürdürür.
Esa mierda mexicana hará que te deporten.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]