English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ Ü ] / Ünvanın

Ünvanın Çeviri İspanyolca

366 parallel translation
Büyükbabam, Baron Desportes, Napoleon'un ünvanını kabul etmişti.
Mi abuelo, el Barón Desportes, recibió su título de Napoleón.
Sürgünden sonra, Majestelerine düşes tarafından gösterilen hizmetten ötürü ünvanın sağladığı eşsiz ayrıcalıklar erkeklere olduğu kadar, ailenin kadınlarına da bahşedilmişti.
Más tarde, por los servicios prestados a Su Majestad por la duquesa... tras la restauración... al título se le concedió el raro privilegio... de herencia por línea materna además de la paterna.
Takezo, Musashi ünvanını aldı ve kılıç kullanmada büyük bir usta oldu.
Takezo adopta el nombre de Musashi y se convierte en un experto esgrimista.
- Böylece ünvanını takip ettiği için övünebilirsin.
Para presumir que ella anda tras su título.
1907'de Hukuk Doktoru ünvanını aldı.
Recibió el grado de doctor en leyes en 1907.
Yeni ünvanın dilini yutmana mı sebep oldu yoksa?
¿ te ha paralizado la lengua tu nuevo cargo? ¿ Puedo someter respetuosamente...?
Kutsal babamız, başpiskoposluk ünvanını alın benden, beni sıradan bir rahip yapın.
Santo Padre, relevadme del título de Arzobispo, dejadme ser un simple sacerdote.
Başpiskoposluk ünvanını elinde tutacaksın. Ama şimdilik, bir manastıra kapanıp inzivaya çekileceksin.
Mantendréis vuestro estatus de Arzobispo... pero os mantendréis, por ahora, en un retiro monástico.
Sana "Don" ünvanını kullanmanı yasaklıyorum.
Te prohíbo que uses el título de "Don".
Babam "Don" ünvanını kullanmamı ve... soylu birisiyle görüşmemi yasakladı.
Mi padre me ha prohibido usar el tratamiento de "Don", y que me relacionara con la nobleza.
Oğlumu buraya gönderirken, ona "Don" ünvanını ya da başka bir soylu ünvanı kullanmasını yasakladım.
Envié a mi hijo aquí, le prohibí usar el título de "Don" y frecuentar a los nobles.
ayrıca çok ünvanınız var
Aparte de sus muchos títulos,
İtalya Grand Prix'sinin galibi Pete Aron podyumda ve artık dünya şampiyonluğu ünvanın sahibi.
Pete Aron es aclamado como campeón del Grand Prix de Italia y esto le da el Campeonato Mundial de Pilotos.
Fakat o yıl, Kral ona Saray Bestecisi ünvanını verdi.
No pudo desembarazarse de Krause. Pero ese año el Rey le concedió, por intermedio del conde Keyserling, el título de Compositor de la Corte.
... Pedro'nun tahtında oturan ve Papa ünvanını alandır.
El hereje no soy yo, sino el que está sentado en el trono de Pedro... y ha tomado el título de Papa.
Şövalye ünvanınızı da kaybettiniz Altın toplama da....... Asayiş ve Maliye bakanlıklarınızda elden gitti.. Ve bütün eşyalarınıza da taç adına el konulmuştur..
Usted pierde su... vellón de oro y sus funciones de ministro, de policía y de finanzas.
Ben bu ülkenin insanlarına sadığım, Sayın Başkan ya da ünvanın her neyse işte..
Yo soy leal a la gente de este país,
Bence sen... pis sözler kullanarak... dedikleri gibi dolap kraliçesi ünvanını kazandın.
Es bastante obvio que eres usando un lenguaje vulgar un marica de armario, como los llaman.
Bu yıl son kez ünvanını korumak için hazırlanıyor.
Se prepara para defender el título por última vez este año.
Bu sene profesyonel oldu,'Mr. Olympia'ünvanını istiyor.
Este año se volvió profesional y participará del certamen Mr. Olimpia.
Onların sihiri bir numara, anlamı, pazar günü veya öbür hafta Falconlara karşı Ram galibiyeti veya 49'luk yenilgi ve Rams'lar NFL Western Division ünvanına sarılacak.
Su número mágico es el uno, y si los Rams vencen a los Falcons el domingo se convertirán en los campeones de la Super Copa.
Tüm yapması gereken uzak durmak ve ünvanını korumak.
Solo debe alejarse para mantener el título.
Burada yanımdaki sevgili Drusilla'ma Roma İmparatorluğu'nu Augusta ünvanını.
En adelante, concedo a mi amada Drusila... el Imperio romano... y el título de Augusta.
Biz dünyanın en büyük ünvanına sahip olduk.
Tuvimos el título más grandioso en todo el mundo, nene.
İkisi de savaşçı, ancak üstünlük ve güç Clubber Lang da, bence Balboa'nın ünvanını geri alması oldukça zor.
Ambos hombres son pendencieros, y Lang es el más fuerte. Yo diría que las probabilidades están en contra de Balboa.
İmparator... bize "Sadık Aile" ünvanını bahşetti ve... bana hainleri defetmem için bu ejder başlı asayı verdi.
El Emperador... nos concedió el título de "Familia Leal" y nos dió esta Cabeza de Dragón por nuestra lealtad
Vietnam'da müthiş bir ünvanın var.
Parece que te ganaste una buena reputación en Vietnam.
Kardeşini öldürdün ve ünvanını, sahip olduklarını çaldın.
¡ Vuestro padre loco y vuestro hermano muerto! ¡ Este lugar usurpado!
Mezun olduğun gün doktor ünvanını kazandığın an seninle evleneceğim.
El día que te gradúes, al minuto, me caso contigo.
- Artık ünvanın bir anlamı yok mu?
- ¿ No le importa el título?
O, Napolinin en "büyük şairi" ünvanını onuruyla hakedendir.
Él acepta honrado, el premio del más grande poeta de Nápoles.
Uçuş lideri ünvanını tam üç kez kaybettin.
Has perdido tus calificaciones como líder de la división tres veces.
O herif karısının radyumu keşfetme ünvanını almasına izin verdi.
Dejó que la esposa se lleve el crédito por descubrir el radio.
Ardında yasını tutacak pek az D'Ascoyne kalmıştı kısacık bir süreliğine 9. Chalfont dükü olabilen işverenim ünvanı aldığını duymasının ardından geçirdiği şokla aramızdan ayrılmıştı.
Quedaban pocos D'Ascoynes para llorarle... mi patrono, que fue duque de Chalfont durante el más corto período posible... al expirar por el shock que le produjo oír que había heredado el título.
Gösterdiğin erdemli sadakat ve yaptığın onurlu ve olağan üstü başarı dikkate alınarak, verilen bu onurun kanıtı olarak, verilen bu onurun kanıtı olarak... her zaman iyi ve sadık bir vatandaşın parçası olarak, sana kraliyet şövalyesi ünvanı veriyorum toprağın savunucusu, tacın koruyucusu,
Teniendo en cuenta la virtuosa fidelidad demostrada, y tus honorables logros, habiendo sido probados, como debe hacer un buen y leal súbdito, te armo caballero del reino, defensor de su suelo, protector de la corona,
Hiç alamadığın o ünvanı gerçekten istedin.
Realmente quería ese título.
Zira hanımlardan biri, geçenlerde ünvan sahibi bir İngiliz ile evlendi ve yüzü şimdi çok tanınıyor.
Porque una de esas mujeres luego se casaría con un noble inglés... y su rostro es bastante conocido.
Warlock'a gelmek, marshal olmak, bir araba kowboyu çekinmeden öldürmek koruyucu ünvanı almak, sonra bizim sizi öldürmemiz, sonra başka bir marshal'ın gelmesi ve onun daha çok adam öldürmesi, ve böylece...
El pueblo de Warlock nombra a un marshal que mata a un puñado de pistoleros y nosotros nombramos a unos reguladores y le matamos a usted y el pueblo nombra a otro marshal que mata a más pistoleros y nosotros nombramos...
- Ama ünvanımın peşine takılmadı.
- Al menos, no quería mi título.
Ferdinand'ın tevcih ettiği ünvan dolayısıyla,..... bizler de soyluyuz!
Pero también los Sedara en virtud de un título concedido por su majestad Ferdinando IV,... también somos nobles.
" Bunların hepsi siz Ekselanslarının Saray Orkestrası'nda bana vereceği bir ünvan ve bu hükmünüzün ilanını buyurmanızla ortadan kalkacaktır.
de los ingresos secundarios que van unidos a esta función, todo lo cual podría cesar completamente si Su Alteza Real me hiciera la gracia de conferirme el título de la Capilla de la Corte, y, para ello, envíe al debido lugar la
Bu Londra'daki Armada Heyetimize Bleuchamp'ın ünvan iddiasını araştırmak talebiyle gönderilen mektubun bir fotostat kopyası.
Ésta es una fotocopia de una carta al Colegio de Armas de Londres con la solicitud de que comprueben el derecho de Bleuchamp al título.
Hiçbir şey insanların bu kadar hoşuna gitmez : Apollo Creed yerel.. .. bir boksöre ülkenin en büyük gününde dünya ünvanı şansı veriyor.
Nada les gustaría más que ver a Apollo Creed darle a un chico de aquí la oportunidad de conseguir el título en el mayor aniversario de este país.
Ama sen, sen ünvan fırsatı yakaladın.
Pero sólo tú puedes optar al título.
Bu gece, iki sınıfın kazananlarıda genel ünvan için poz verecek.
En la noche, los ganadores de cada clase compiten por el título final.
Babam ise bıyığıyla gösteriş yapan, blazer ceket giyen ve adının önünde "Binbaşı" ünvanı olan ki bunu sırf yedek kuvvetlerde olduğu için almış bir adamdı. Ancak annemle boy ölçüşemezdi.
Mi padre llevaba bigote, chaqueta y ostentaba el título de "mayor", adquirido en un regimiento de reserva en los tiempos de mayor necesidad inglesa, pero no era rival para ella.
Bu ikinci bir şans. Burada... bilmiyorum, dünyanın en büyük ünvanı bu.
Es la segunda oportunidad al no sé, al mejor título del mundo.
Tommy olmadan ünvanı almasına hiç şans yok.
Tu hermano lo necesita para ganar el título en N.Y.
Bir ünvan ilk onlarda güven uyandırmalı Sanatınızın birçok sanattan üstün olduğuna
Necesitas un título para demostrar... que tu saber vale más que lo demás.
Denis Eton-Hogg, Polymer Plaklarının başkanı, şövalye ünvanı aldı geçenlerde.
Denis Eton-Hogg, presidente de Polymer Records... recibió recientemente el título de caballero.
Şövalyelik ünvanı almasının arkasında ne gibi durumlar var?
¿ Cuáles fueron las circunstancias alrededor de este acontecimiento?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]