Üretim Çeviri İspanyolca
1,260 parallel translation
Ama üretim düzensizleşti.
Pero la producción se ha vuelto irregular.
- Ana üretim kaynağı kapalı.
Conducto principal cerrado.
Biraz fazla üretim yapıyorsun.
Amigo, has estado tomando demasiadas de tus drogas.
Yerli üretim.
De al lado de la estación.
Ve ben daha şimdiden üretim patlaması için bir sürü yeni işçi ısmarladım.
Y ya he ordenado tantos nuevos trabajadores como es posible para alcanzar la producción.
Örneğin ; üretim fazlası değir ve kar arasındaki fark nedir?
- Me gustaría comentarlo. Por ejemplo. ¿ Qué diferencia hay entre superávit y beneficios?
İşçi sıkıntısı yüzünden, üretim kotamızı dolduramadığımızda, hep Sauckel'i suçlamışımdır.
Cuando fracasábamos en completar el cupo de armamento... por la carencia de trabajadores, podríamos inculpar a Sauckel.
Krem peynir üretim yerine gideceğiz.
Iremos a ver la Campana de la Libertad ese lugar donde fabrican el queso crema...
Bu yüzden, üretim kalitesini düşürür.
Esa es la forma de producir declives.
Bunun anlamı her dönümde belirli bir üretim kotası vardır.
Es decir, cada parcela tiene una cuota de producción.
Bu kooperatifler sayesinde çalışma koşullarımızı kökten değiştirmek ve üretim araçlarına hakim olmak mümkün hâle gelecektir.
Esta bien coger esos cañones, hacen falta para defendernos. Pero quieren que le disparemos a la gente. En eso no estoy de acuerdo.
Bizi tekrar bu üretim ve çalışma sistemine kıstıracak bu yabancılaştırmadan çok daha farklı bir şey bulmak için.
Espontáneamente, la rebelión se propaga como la pólvora por los barrios proletarios de París. "
Bununla birlikte, günümüzde de kullanılan AC güç üretim ve iletim sisteminin tüm bileşenlerini geliştirdi.
Al mismo tiempo, desarrolló todos los componentes de... la generación y la transmisión de CA que todavía se utilizan hoy en día.
Evet. Ama görünüşe göre bende bir üretim hatası var.
Sí, pero debo de tener un fallo de diseño.
Seri üretim hattı kazası.
Accidente en línea de montaje.
Christobel, sanat dünyası kültür ve üretim yeridir.
Christobel, el mundo artístico es un ámbito cultural y creativo.
Bugün balık üretim çiftliğinde hareketli dakikalar yaşandı... Pawtucket itfaiye departmanından altı kişi cesurca donmuş buzun altına kalan balığı kurtarmaya çalıştılar.
Fue muy emotivo hoy en la laguna Hatch cuando seis bomberos de Pawtucket se esforzaban con valentía para salvar un pez atrapado bajo el hielo.
Evet, tüm o seri üretim şeylerinden nefret ediyor.
Odia la producción en masa.
Biliyorum, biliyorum. Hepsinin seri üretim olduğunu hiçbirinin otantik olmadığını ve herkesin aynı şeylere sahip olduğunu söylüyor.
Dice que es producción en masa que no es auténtica y que todos tienen las mismas cosas.
Tüm bildiğimiz, üretim hatası var.
Tal vez esto es una consecuencia accidental de su auténtica función.
Özel üretim olabilir. Zengin birinin oyuncak çocuğu.
Puede ser mandado a hacer, un hijo para un rico miedoso.
Sorunlarımız, Doğu bölgelerindekilere aynı demiyorum ama işçi ihtiyacı asker ihtiyacı da arttıkça, üretim ihtiyacı da artıyor.
No digo que nuestros problemas sean iguales a los de los Territorios del Este, pero la falta de mano de obra al requerir el ejército más hombres, se hace evidente en la industria.
Seri üretim hattı.
¡ Una línea de montaje!
Bu yüzden üretim daha zararlı oluyor.
Es sacar más de lo que se pone...
Bu saygınlığımıza bir hakarettir. ... Çünkü üretim yapmaya uygunuz ama dışarda üretileni satın alıyoruz.
Es un insulto a nuestra dignidad... no poder vender y producir en nuestro propio mercado.
Ve üretim sürekli artıştaydı.
La producción crecía continuamente...
Sözleşmeye göre, yerel üretim çiftlikleri durdurulacak para yardımı olmayacaktı.
Las condiciones eran que debíamos abandonar los subsidios locales...
Ve biz de herhangi bir üretim kontrolünu durduracaktık. ithal almamız istenen ; süt tozu, et, aklınıza ne gelirse.
El control de la importación de leche en polvo, carnes, etc...
"Daha sonra, son hafta aldığı üründen sonra şirketin çok fazla süt ürettiğini söyledi..." "... artık belirsiz bir süre üretim yapmayacaklarını açıkladı. "
Tras la recolección del domingo pasado... le dijeron que tenía demasiada leche que no le comprarían... por un período indefinido.
"Chiquita", "Dole", "Del Monte"... bu şirketlerin üretim yerleri Latin Amerikada.
Chiquita, Dole, Del Monte... Todos esos plátanos se cultivan en Latinoamérica.
Şey, önceden bizim için herşey oldukça iyiydi, ama şimdi kötü çünkü üretim çok az.
En el pasado las cosas nos iban bien. Pero actualmente, están muy mal porque la producción bajo mucho.
Hepsi üretim bazlı olarak topluma sunuluyor.
En una sociedad que no tiene la base productiva para mantenerlos.
Birleşik Devletlerde 0,45 kg tavuk göğüsünün üretim fiyatı 50 sent Jamaika için 0,45 kg satılış fiyatı 20 sent daha az.
El coste de producción de una libra de pechuga de pollo... en EEUU, es de 50 centavos, pero se le ofrecía a Jamaica a 20 centavos por libra.
Yüce Liderimizle, üretim mücadelesini kazanmaktayız.
Bajo nuestro Gran Líder, estamos ganando la guerra de producción.
Fiziksel üretim bakımından en zorlayıcı sahnelerden biri D
Desde el punto de vista de la realización... CAPÍTULO 1... el desembarco del Día D supuso el desafío más grande.
üretim için cehalette yaşadın.
Durante diez generaciones, has vivido en la ignorancia.
Kişisel üretim?
¿ Con levadura?
Şimdi bunun gerçeğini yapacaktık. Bu büyük üretim şirketinde ortaktık
Y ahora íbamos a construir algo real asociándonos con una gran inmobiliaria, Adventures.
Tijuana'nın kötü bir mahallesinde bir üretim bandında doğdum.
Nací en una cadena de montaje, en la peor zona de Tijuana.
Dünya çapında üretim rekorları kırar.
Provocaría un enorme desarrollo en todo el mundo.
En yüksek üretim tekniklerinin kullanıldığı, araştırma ve geliştirme merkezimizde, bilgisayar işlemcilerinin geliştirilmesinde yeni bir aşama katettik. Müşteri ilişkileri ve yeni fikirlerin geliştirilmesi adına yeni bir çağ başlattık.
En este novedoso centro de investigación y desarrollo... damos el siguiente paso en la evolución de procesadores... y creamos una nueva era de innovación y servicio al cliente.
Koalaların cinsel adetleri oldukça esrarlıdır çünkü üretim sistemleri karışıktır.
Los hábitos sexuales del Koala son un misterio debido a su complicado sistema reproductor.
Eğer bir şey yanlış giderse, bu yeni üretim foton silahını kullanın.
su algo sale mal usen este nuevo rifle de foton.
Bilgisayar yonga tasarımları, ve alıcı verici üretim şemaları
Diseños de chip de computadoras, instrucciones para la construcción de transmisores.
Eğer Tollan'lar anlarsa, üretim işleminden kaynaklanan bir yan ürün olduğunu ve üretim sırasında tamamen yok edemediğimizi söyleriz
Si los Tolanos lo captan y preguntan les diremos... que es un subproducto del proceso de purificación... y que no hemos podido eliminarlo del todo.
Hayır, korumak istediği petrol bölgesinde üretim zaten sürüyor. Bu platform o petrolü çıkarıyor.
No, ese nuevo yacimiento ya está siendo explotado por esta plataforma.
Seri üretim mallarını insanların bilinçdışı arzularıyla ilişkilendirerek,... ihtiyaçları olmayan şeyleri istemeleri için insanları nasıl ikna edeceklerini Amerikan şirketlerine ilk gösteren kişiydi.
El enseñó a la corporaciones americanas por primera vez cómo podían hacer que las gentes quisieran cosas que no necesitaban conectando los productos de producción masiva con sus deseos inconscientes.
Nefis bir üretim.
- ¡ Ja!
Biz silahlar için cephane üretirken,... onlar da tamir eder ve üretim yaparlar.
Me he negado a prestar juramento, a ser cómplice de una educación que detesto.
komiteler kurmalıyız, çünkü silahlı olan bizleriz,... gerçek güç bizde, üretim gücü bizde.
El licor del abuelo. Aún queda un poco.
Yeni bir üretim fabrikası arıyormuş gibi yapacağız.
Para montar una nueva fábrica.