Ürün Çeviri İspanyolca
1,804 parallel translation
Bu ürün iki gün içinde çıkıyor.
Este producto será lanzado en dos días.
Burdaki en iyi ürün veren bu
Tiene un pezón super productor, sobre todas mis perras.
Antikaları saklamak için Rönesans Cilası diye bir ürün kullanırlar.
Usan un producto llamado Cera Renacimiento para reservar las antigüedades.
Bir aksilik olursa, bu ürün deli gibi yanıyor ve ben de bu alevin Manhattan halkının ayağına kadar gitmesine izin veremem.
Cuando algo sale mal, el incendio se descontrola, y no permitiré una llama incontrolable al pie de Manhattan.
Tek bilmen gereken, pahalı ve kaçak bir ürün olduğu ve yanık izlerini yok edeceği.
Todo lo que necesitas saber es que es caro, ilegal, y que se sale de tus límites.
Bu bir kabiliyet olabilir doğuştan gelen bir yetenek ya da bir ürün için fikir olabilir.
Podría ser un talento o un don o una idea para un producto.
Bütün hayatım ustaları izlemekle, yada şu program, bu ürün diye geçti.
Toda mi vida he estado buscando para expertos o de este programa o que cosa o -
Billur gibi bitmiş ürün.
Producto de cristal claro con acabado impecable.
"İşte bu yüzden, himmet yaşı 19'dan... "... 18'in ürün ekimine indirildi.
" De modo que ahora la Edad del Favor se reduce de diecinueve siembras y cosechas a dieciocho.
Yeni ve çok sattığımız bir ürün.
Es nuevo y muy popular.
Oğlunuz mağazadan bir ürün çaldı.
Su hijo robó un artículo.
Birşeye bakıp önce deli işi olduğunu düşünüp 2, 3, 4 veya 20. saniyeden sonra mükemmel diyebilirsin. Peki ya eğer ürün iyi değilse? Bu durumda tabii ki onu piyasadan çekersin.
y si miro algo y pienso que es algo loco, en los siguientes 2,3,4 segundos, o 20 segundos te das cuenta de lo que has apostado, pero que más vale que el producto sea bueno, porque si el producto no es bueno, le voy a llevar a la ruina
Biftek nerede? Adamlar şöyle diyorlardı :'Oh bilemiyorum, ya biz de büyük ekmekli bir ürün çıkarırsak?
Los tíos decían : "Ah, no sé, quizá nos den un buen'pan'a nosotros"
Bu ürünü piyasaya sunmak için yapılan her şey bu ürün sayesinde değişti.
Todo lo que se hizo para lanzar ese producto se hace ahora de otra forma, gracias a ese [mismo] producto :
Her şey bir reklamdır. Bir dublör, boyalı bir duvar, gerilla taktiği, bir film, tiyatro, bir yer değiştirme, bir ürün... Böyle böyle böyle devam eder..
Todo es un anuncio : un especialista una pintada en la pared, las tácticas de guerrilla, películas o teatro, el'placement'de productos y así, más, más, más...
Patenti almak için kontrat yapmışlar, ama birkaç hafta sonra Fowler'a gidip onun fikrinin, zaten benzer bir ürün olan Örümcek Ağı'yla korunduğunu söylemişler.
Adquirieron el contrato para obtener la patente pero luego lo devolvieron a Fowler algunas semanas después y le dijeron que la idea ya estaba patentada con un producto similar llamado Tela de Araña.
Geçen ay boyunca bu ürün için yapılan tüm alımların faturasını istiyoruz.
Necesitaremos recibos de toda compra hecha de este producto en el último mes.
İş yaşamında, daha verimli ürün manasına gelir.
En los negocios significa mejores productos.
Herhangi bir ürün için bir sonraki aşama test etmektir.
El próximo paso para cualquier producto es la prueba.
- Bana kabuklu ürün verdiler!
Me dieron mariscos.
1 Mayıs'ta, "Kabul Edilebilir Risk" in beta versiyonunu piyasaya süreceğiz. Bu, dünyanın ilk akıllı piyasa riski hesaplama makinesi. Ticari açıdan hangi risklerin kabul edilemez olduğunu hesaplamanızda yardımcı olacak bir ürün.
El 1º de mayo sacaremos la versión beta de "Riesgo Aceptable", el primer calculador inteligente de riesgo de mercado del mundo, para ayudarlo a que averigüe instantáneamente qué riesgos son aceptables o no desde una perspectiva comercial.
Evet. - Ve siz? Sunumunuz, piyasaya yeni bir ürün sürmekle alakalıydı.
Su presentación fue... quiero introducir un nuevo producto en el mercado
Örnek ürün bile dağıtacaktı.
E incluso repartiría una muestra.
Çok ilginç bir ürün. Dünya üzerinde, terörizmi kontrol altına almaya çalışıyoruz.
Una de las cosas que intentamos hacer es representar el terrorismo en todo el mundo
Bu tam da bizim alanımıza giren bir ürün.
Esto es claramente algo que se aplica justo a ese tipo de evento
Bayan, burası bir elektronik ürün mağazası.
Ésta es una tienda de electrónica.
Ama artık her zaman perakende ürün alın.
Pero a partir de ahora, compra cosas auténticas.
Dışarıdan hemen kontrol edilmesini sağlayıp, içlerinde nükleer ürün, küçük bomba veya terörist silah var mı diye görebiliyorlar.
Y te permite saber inmediatamente desde el exterior si contiene material nuclear, como el que podrias encontrar en una maleta bomba o una pequeña arma terrorista.
Fakat şimdi onlar benim, ve günün sonunda ürün sahibi iş kadını sensin ve ben de alıcıyım.
Pero ahora son mis objetivos los que importan y al final del dia, tu eres una mujer de negocios con un producto y yo soy un comprador.
Bana verdiğiniz ürün kodundan sipariş etmiştim.
Ordené el número de producto que pidió.
Bana ürün kodunu verin ben de siparişini isteyim.
Me dio un número de producto y eso es lo que yo ordené.
Bu yıl yeterli ürün vermedin.
Este año no has rendido.
Bu yıl yeterli ürün verme...
No has rendido... "
Ben de perçinleme aletinde bir geliştirme ile ürün başına 5.5 cent kazanmalarını sağlayacak bir şey buldum. Büyük bir şeydi.
Se me ocurrió una mejora para la remachadora que les hacía ahorrar más de cinco centavos por unidad.
Sen, müşterilerine önereceği bir ürün gibi olacaksın.
Serás como otro producto que puede recomendar a sus clientas.
Büyüdüğüm zaman bir ürün olmak istemişimdir hep.
Siempre quise ser un producto cuando creciera.
Ben bir ürün değilim.
¡ Eh! . No soy un producto.
Yani satılan her ürün alınır.
En este caso, la compra de cualquier producto se está vendiendo.
Güçbela çalışan, girişimden aciz yarı-korkunç bir dizi bilim insanını ve güzel, düzgün bir ürün denetçisini alıp bizleri bir takım hâline getirdin.
Tomas científicos apenas funcionales, sin don de gentes y medio raros, y a una persona normal y bella que prueba productos y nos conviertes en un equipo.
Ekinler ürün vermiyordu bu nedenle ödemeleri düzenli bir şekilde yapabilmek için yeterince para kazanamıyorduk.
No tuvimos una buena cosecha... y no estábamos ganando el suficiente dinero para hacer los pagos de la mula.
Yeni ürün partisi yapacağız.
¡ Tendremos una fiesta de cosméticos!
Maalesef Şehvet Sınırı dükkanının çok ağır bir ürün iade politikası var.
Desaforadamente "La última Frontera" tiene una política muy rígida respeto a las devoluciones.
- ChoteIaI yeni çocuğa ürün broşürüne ver. Oran listesini vs...
- Chotelal dale al chico nuevo el folleto del producto, listas de interés, etc
- Açık olmalı ve onları yok etmeliyiz Kendi başımıza ürün çıkartamayız Fabrikalar kapanır ve işçiler işten çıkar.
si nosotros los destruimos y no podemos producir por nosotros mismos, las fábricas cerrarán y los trabajadores perderán sus trabajos.
Bedava ürün vereceğini söyledin.
Prometiste muestras gratis.
Bedava ürün.
¡ Muestra gratis!
Erkeklere ürün vermiyoruz, lütfen geldiğiniz yoldan gidin.
Bueno, nosotros no tenemos productos para hombre, así que... salga por donde ha entrado.
Beğeniyorsun ama ürün senin için değil. Patio'yu alacak benim.
- Yo soy la que comprará Patio.
İnsanlar yasal ürün için yanıp tutuşuyor,.. ... bu konuda ciddi planlarımız var. Ayrıca arkadaşın C.P.'de arkamızda.
Mira, tenemos un plan de negocios sólido una comunidad deseosa de un producto legal y tu compañero C.P., nos tiene cubierta la espalda.
- Ona kabuklu ürün vermedik.
- Nunca le dimos mariscos.
Güzel bir ürün.
Buen artículo.