Üstad Çeviri İspanyolca
429 parallel translation
Bu bey Kont Alexei, Rus Ordusunun feldmareşali büyük av üstadı meclis üyesi ve haşmetmeabları Elizabeth'in özel elçisi.
Este es el Conde Alexei, Mariscal de la Armada Rusa, gran maestro de caza, chambelán y embajador extraordinario de Su Divina Majestad Isabel de Rusia.
Rembrandt gibi bir üstadın hiçbir zaman modele ihtiyacı olmaz beyler.
El Maestro Rembrandt nunca necesita modelos. Sí que los necesita.
Demek üstadımız burada çalışıyor.
Así que aquí es donde trabaja el maestro.
Duyularım birkaç kadeh devirdiğini söylüyor üstadım.
Mi instinto me dice que ya has bebido bastante.
Şimdiye kadar hiç farkına varamamıştım,... aniden, efendimiz bana Iütfunu gösterdi,... ve yaşlı üstadın dudaklarında ortaya çıktı.
No me había dado cuenta hasta ese momento. Y de repente, Dios me concedía la gracia de revelarme por boca de mi maestro que habría de ocupar eternamente el lugar elegido para mí,
Özel antrenörü üstad Dijon'lu Doutreval ile hergün alıştırma yapıyor.
Practica todos los días con su instructor, el gran Doutreval de Dijon.
bu kılıç üstadının adını yeniden söyler misin?
¿ Cómo se llamaba este maestro de todos los espadachines?
Bir 17. yüzyıl resim üstadından muhteşem bir örnek.
Obra soberbia de este maestro de principios del siglo XVll.
Eski üstadının Charcot tarzı histeriden hastalanmasını nasıl da isterdin?
¿ Qué diría si su maestro sufriera de histeria como Charcot?
Ona kulak ver. Cleve kombinezon üstadıdır.
Cuidado, Cleve es un experto en enaguas.
üstad Hirate kan öksürüyor.
El Maestro Hirate escupió sangre.
üstad Hirate, sen hastasın.
Maestro Hirate, estás enfermo...
- Başka şeyler de söylediler mi, üstad?
¿ Algo más, patrón?
Ama önce birkaç üstadımızı tanıştırmak istiyorum :
Antes de seguir, quisiera presentar a los especialistas.
Sorumlu sensin. Şimdi üstad sensin.
Ya que sabes tanto, te dejo el campo libre.
Bir tiyatro üstadısınız.
Sois un gran maestro.
Tiyatroya ve üstadıma karşı yükümlülüklerim ve görevlerim var.
Tengo muchas obligaciones y deberes para con el teatro y mi maestro.
Kılıç ustası üstad Shusaku Chiba der ki,
El Maestro Shusaku Chiba solía decir...
Ben bir karate üstadıyım.
Soy un experto entrenado en el karate.
Açıkçası bana pek öyle kung fu üstadı gibi görünmedi.
No parecía un maestro de kung-fu.
O gerçek bir kung fu üstadıdır ama benimle karşılaştırılırsa hâlâ çok yolu var.
En verdad es un gran maestro. Pero comparado conmigo... aún le queda un largo camino que recorrer.
"Tilki", İtalya'ya altın kaçırmak için dahice bir planı olan, bir suç üstadı ve sürpriz bir son.
El Zorro, un criminal con un plan ingenioso para contrabandear oro a Italia y un final sorpresa.
Büyük Zen üstadı Li Kwi Kwat'in sözleriyle ;..
En palabras del gran maestro zen Li Kwi Kwat :
Sağınızda 18. yüzyıl Fransız üstadı Boucher'in resimleri var.
A su derecha, pinturas de Boucher, el maestro francés del siglo XVIII.
Enstrümanının üstadıdır.
¡ Domina a la perfección su instrumento!
İhtiyar, dövüşmesini biliyorsun... sanırım bir kung fu üstadı olmalısın
Tienes mucha destreza, anciano, debes ser un gran luchador.
Özenle ve sebat ederek çalışıyorsun üstad Mori!
¡ Lo que pasa es que es usted muy diligente, Maestro Mori!
Sana yardım etmek istiyorum üstad.
Quiero ayudarle, maestro.
Bence Reiko senin için uygun bir eş üstad.
Creo que Reiko es adecuada para usted, maestro.
Ne ablamı değiştirdim, Ne de üstad Mori'yi.
Yo no cambié a mi hermana, ni a Iwashita... tampoco al Maestro Mori.
Kannon heykeli sana bakıp gülümsüyor... Çünkü benim ve üstadın hayatı içine süzüldü.
La estatua Kannon te mira con una sonrisa porque... contiene parte de mi vida y de la de mi maestro.
Buraya getirilecek olan Kannon heykelini tamamladığında üstad tüm gücünü yitirmişti.
Cuando la estatua de Kannon llego aquí se sintió realizado, la fuerza del Maestro se había consumido.
Belki de üstadın en büyük dileği bu olurdu.
Probablemente ése habría sido su mayor deseo.
O üstad Mori'nin miydi?
¿ Es del Maestro Mori?
Bu da Iwashita ve Reiko ve bu da üstad Mori.
Aquí está Iwashita, y Reiko, y también el Maestro Mori.
İçindeki Gümüşü, üstad Wu'nun harcamaları için ekselansları gönderdi
La plata de su interior es para los gastos del Instructor Wu, se la ha concedido Su Excelencia.
Yu Lan, gel üstad Wu'ya şarap doldur peki
Yu Lan, ven. sírvele vino al Instructor Wu. Sí.
O kahraman üstad Wu
El Instructor Wu es un héroe de renombre.
Yargıç kendini bu oyunun üstadı sayıyordu. Sonra üstat olmadığını düşünen hiç bir Teksaslı tanımadım.
El Juez se consideraba a si mismo un maestro consumado, pero nunca conocí un texano que no pensara lo mismo de si.
- Büyük bir savaş üstadı. Değil mi kedi?
- Un erudito de la guerra. ¿ Verdad, gato?
Oh, üstadım, sizi hayatta ve sağlıklı görmek ne büyük bir zevk.
Querido amigo, qué placer verte vivo y con buena salud.
Cümleleri öldürmenin üstadı.
Maestro de la frase letal.
Loncanın büyük üstadı Govoni'nin yerini söylemeyi reddetti.
Sometido a interrogatorio, no ha querido revelar dónde... se esconde Filippo Govoni.
Sorun değil, çünkü roman iyi, ama sen busun işte, abartı üstadı.
Lo que está bien, porque la novela está aceptable pero eso es lo que es usted : Un dramaturgo.
Ertesi gün kafede neler olduğundan habersiz bir şekilde Hilbert, matematiğin bu yaşlı üstadı,
Sin saber lo que había ocurrido en el café, al día siguiente
- Bu üstadın çalışması mı?
¿ Ése es el trabajo del maestro?
En tepede, yaşlı maestro, üstadımız.
en lo más alto, el viejo maestro, nuestro Maestre.
Nihayet, yoksa kaderin bir cilvesi mi, yeni üstadımız Amsterdam'da.
Creyendo que era su destino. El joven maestro, llegó a Ámsterdam.
Ben de az önce saygıdeğer dostunuz Six'e diyordum yurttaşları arasında böylesine büyük bir üstadı barındırması Amsterdam için ne büyük bir onur diye.
Es un honor, le decía a su amigo Six, para una ciudad como Ámsterdam, contar entre sus ciudadanos con un gran maestro.
Oo, üstadım. Nasılsınız?
Hola maestro, ¿ Como está usted?
Siz bir çaresizlik üstadısınız.
Es el maestro del pesimismo.