English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ Ü ] / Üstat

Üstat Çeviri İspanyolca

261 parallel translation
Ertesi gün üstat, incilerin yeri ve hırsızın kim olduğu hariç olayın sırrını tamamen açıklığa kavuşturmuştu.
Al día siguiente el maestro resolvió completamente el misterio... con la excepción de localizar las perlas y encontrar al ladrón.
Merhabalar, üstat.
¡ Se dice :'Adiós maestro'!
- Günaydın, üstat Rembrandt.
- Buen día, Maestro Rembrandt.
- Sağınızda, üstat Rembrandt.
- A la derecha.
Biliyorum üstat. Kaç demet olsun?
Sí. ¿ Cuántos ramos?
Bugün şanslı günümmüş üstat.
Día de suerte.
- İngiliz iğnelerini deneyin, üstat.
- Pruebe las inglesas.
- Burada üstat Rembrandt.
- Aquí. - Mire, Maestro Rembrandt.
5.000 Florin, üstat Rembrandt.
Son 5.000 florines, Maestro.
- İyi görünmüyorsun üstat.
No se ve bien.
İçgüdü, üstat.
Instinto, maestro.
- Üstat, üstat!
- ¡ Maestro, maestro!
Senin dediğin gibi olsun, üstat.
Hmm. Como usted diga, maestro.
- Hem efendi hem üstat!
- El amo y señor.
Tanıştığıma memnun oldum üstat Fettes.
Encantado de conocerlo, señorito Fettes.
- Saygılarımla üstat Fettes.
- Mis respetos, señorito Fettes.
Günaydın genç üstat Fettes.
Buenos días, joven Fettes.
Tamam, üstat.
Está bien, señor John.
O bir üstat.
Es un maestro.
- Hadi ama... - Evet, bir üstat.
un maestro.
Madem istiyorsunuz,... o bir üstat.
un maestro... si asi lo quieréis.
- Çok iyiyim üstat. Greg?
- Muy bien, histrión. ¿ Greg?
Hoş geldin üstat.
Bienvenido, histrión.
Ya büyük üstat Bach'a?
And Bach, ese gran viejo
Büyük üstat bizimle oturamıyor. Oyun sırasında bile.
Evidentemente, no se sentará con nosotros ni siquiera cuando sea su turno.
Merhaba, üstat.
Hola, qué tal, capitán.
- Tebrikler üstat.
- Enhorabuena, maestro.
Muhteşem, üstat!
- Una sensación, maestro.
Yargıç kendini bu oyunun üstadı sayıyordu. Sonra üstat olmadığını düşünen hiç bir Teksaslı tanımadım.
El Juez se consideraba a si mismo un maestro consumado, pero nunca conocí un texano que no pensara lo mismo de si.
Benim gibi bir üstat, istediği yüksek yaşam standardına erişemez sanki.
Como si yo, un pintor reconocido, no pudiese llevar una vida acomodada.
Abartıyor muyum dersin, üstat?
¿ Exagero, maestro?
Umarım şu üstat Rembrandt kızımın portresini aslına biraz benzetir.
Quizás pueda esperar que Rembrandt haga un retrato de mi hija que se parezca un poco.
Öğretmeniz için yalvarıyorum, üstat.
¡ Te ruego que me enseñes maestro!
Usta bir hırsız, bir üstat, ve harika bir adam.
El rey de los ladrones, un gran hombre.
Affedersin üstat.
Lo siento, amigo.
- Evet üstat, biliyorum.
- Sí, hombre, lo sé.
Bu akşam iyi oyun çıkardın üstat.
Una gran actuación, amigo.
Bu da ünlü saray bestecisi üstat Salieri.
Y aquí, el ilustre compositor de la corte maestro Salieri.
Görünümü önemli değil, üstat.
La apariencia no me importa.
Bravo, üstat.
Bravo, maestro.
Size müteşekkirim, üstat.
Le estoy tan agradecida, maestro.
Daha gelmedi üstat.
Señor aún no llega.
Dişlerinizi temizleyin. Yüzünüzü yıkayın, üstat.
Lávate los dientes, lávese la cara Señor.
Susun, bir üstat geliyor ve galiba neden behsettiğimi de biliyorsunuz!
Agárrate fuerte al cohete. ¡ Ya sabes de qué estoy hablando!
Bu üstat Fred değilse ne olayım.
Vaya, vaya...
- Güzel çiçeklerim var! Güzel çiçeklerim var, üstat.
Tengo flores, maestro.
Hazırız, üstat.
Date prisa, ¡ termina de una vez! Sí, señor.
- Ayağa kalkabilirsin üstat.
- Levántate.
# Övgü dolu yapmışsın, üstat.
¡ Admirable maestro!
# Ah, üstat.
¡ Maestro!
Bu onun uzmanlık alanıydı. Bir üstat.
Qué maestro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]