Şüphesiz Çeviri İspanyolca
3,993 parallel translation
Pekâlâ, profesyonel görüşüm, hiç şüphesiz, Yumurtalarını kalabalık yerleşim alanlarından olabildiğince uzağa bırakacak.
De acuerdo, a mi profesional opinión es que sin cuestión, ella va a poner sus huevos como lejos de un área poblada como ella puede conseguir
Şüphesiz.
Apuéstalo.
Büyük bir beklenti içindeysen, şüphesiz ondan vazgeç... ve ne yaparsan yap, mükemmel oğlum, sevginin şartlı olamayacağını öğren, çünkü değil.
Detenga todos la deuda a menos que usted dé el dolor... Y hagas lo que hagas, aprender los hijo maravilloso No puedo... Que el amor es condicional, porque no es.
Yanlış bir inanç bu şüphesiz.
Una creencia equivocada, sin duda.
Hiç şüphesiz.
Sin duda...
Şüphesiz size daha iyi hizmet edebiliriz.
UU.? ¿ No cree que tenemos mayor ventaja aquí?
Ama şüphesiz ki bunun benimle yahut soyumla bir ilgisi yok.
No se dejen engañar. Esto no tiene que ver conmigo o con mi descendencia.
Bir şey şüphesiz başka bir şeyi doğurur.
Sí, una cosa siempre lleva a la otra.
KGB şüphesiz orada diğerlerinin kurtulmak istedikleri bir şey saklıyor.
La KGB tiene que tener algo de lo que se quieran deshacer.
Bir kurmay başkanın kongre binasına tırmanması çok nadirdir. Bir saygı hareketi olduğu şüphesiz ya da çaresizlik.
Es bastante raro que la Jefa de Gabinete suba hasta el Capitolio, un gesto de respeto, sin duda, o de desesperación.
Hiç şüphesiz. Obsesif kompulsif, narsist kahraman kompleksi olan bir sosyopat.
Él es un sociópata obsesivo-compulsivo, narcisista con complejo de héroe.
Şüphesiz bir çekiciliği de yok değil.
Sin embargo, tiene un cierto encanto.
- Şüphesiz.
- Sin duda.
Şüphesiz ama kastettiği o değil.
Sin duda. Pero no es como lo contó.
Tabii, bunlar bunların hepsi şüphesiz imkan dahilinde.
Quiero decir, todas esas son posibilidades innegables.
Şüphesiz ki bunun yan etkileri olacaktır.
Ciertamente, puede haber efectos secundarios negativos.
Öyle mi? Şüphesiz sen de benim başıma gelen en kötü şeysin.
Sin dudas, tú fuiste lo peor que me pasó a mí.
Kraliyet muhabbetlerine dahil olacak kadar.. .. şirin ve çekiciymiş şüphesiz.. yoksa olası değil onu kabullenmezlerdi.
Debe haber sido increíblemente encantador para engatusar su camino hacia algunas cortes reales que, créanme, nunca lo hubieran aceptado de otra forma.
Şüphesiz dünya tarihinin en büyük.. .. tıbbi felaketiyle karşı karşıyayız.
No hay dudas de que somos testigos de la mayor catástrofe registrada en la historia de la medicina.
Şüphesiz farkında olduğun üzere, Kraliçe Isabella ve ben herkese iş teklifi yapmıyoruz.
Como seguro está al tanto, la Reina Isabel y yo no ofrecemos nuestros negocios a cualquiera.
Şüphesiz ki modellik yaparak değil.
Ciertamente no, con el ocasional trabajo de modelaje.
Şüphesiz ki her şeyi hatırlayan sen rüya olmadığını biliyorsun.
Seguro que tú, que todo recuerdas, sabes que no fue un sueño.
Şüphesiz tadı daha iyi olmuş.
No hace falta dar el golpe, pero la verdad es que sabe mucho mejor.
Şüphesiz yorulmamışsın, Athelstan.
Seguramente no estás cansado, Athelstan.
Şüphesiz endişeli görünmüyorsun.
No te ves preocupada.
Şüphesiz, Goku iyi biri, ama tam bir dövüş manyağı.
Sin duda Goku es una buena persona, pero es un idiota obsesionado con las peleas.
Hiç şüphesiz, Kayin'in Habil'i sevmesi gibi.
Como Abel, sin duda, quiso alguna vez a Caín.
Ve kaybettiklerinde şüphesiz, bu boşluğu hayatlarının diğer kısımları genişleyerek dolduruyordur.
Y cuando eso ocurre, no hay duda de que otros aspectos de su vida pueden llenar el vacío.
Şüphesiz ki bugün hayatımın en güzel ve muhtemelen son günü.
Manos abajo, este es el mejor dia de mi vida... y posiblemente el ultimo.
- Kesinlikle, evet, hiç şüphesiz.
- Absolutamente, sí. Sin duda.
Hiç şüphesiz polis geldi, Bob.
Sin dudas es la policía, Bob.
Hiç şüphesiz.
Sin lugar a dudas.
Çok korkunç bir olaydı hiç şüphesiz.
Es un recuerdo terrible, no hay dudas de eso.
Şüphesiz içinde olduğu durumla ilgili olmayacak.
No en el estado en que está.
Şüphesiz bunu düşündüm.
Creía que lo había dejado claro.
- Şüphesiz zaten biliyorsun.
- Seguro que ya lo sabías.
Bunu söyleyen şüphesiz Bay Bruton.
Sin duda ese joven Sr. Bruton, hizo la acusación.
Şüphesiz şu anda ve çocukların geleceğini de düşünürsek.
Sin embargo, ahora mismo, y si tenemos en cuenta el futuro de los niños...
Şüphesiz.
Claro que la tiene.
Keita'nın büyük annesisiniz şüphesiz. Memnun oldum.
Claro, es la abuela de Keita, encantado de conocerla.
Şüphesiz idolümsün.
Eres mi ídolo.
Şüphesiz.
No lo dudes.
- Şüphesiz.
- Estoy seguro de eso.
Washington saatiyle, bugün saat öğleden sonra 1'i biraz geçerken Başkan Kennedy her insan kadar canlı genç, güçlü, dinç şüphesiz 5 yıl daha bu ülkeyi ve batı dünyasını yönetmeyi uman bir insandı.
Por la hora de Washington poco después de la 1 : 00 de la tarde el presidente Kennedy estaba vivo como cualquier ser humano. Joven, fuerte, vigoroso y mirando a los cinco años venideros para liderar este país y el mundo occidental.
Diktatörlük rejimi boyunca ordunun Koloni'yi silah kaçırmak veya başka yerlere göndermek için kullandığı şüphesiz.
No hay duda que, durante la dictadura, La Colonia servía de intermediaria para ingresar armas ilegales, o sacarlas para otros destinos.
Şüphesiz anlamışsındır çok eskilerden kalma "dostum."
Seguro que lo entiendes, mi antiguo "amigo".
Şüphesiz ki bunu biliyorsun.
- No es culpable, Sandra. Lo sabes.
Şüphesiz ki birçok insan korkardı.
Bueno, muchos tenían miedo, por cierto.
- Şüphesiz!
- Sin lugar a dudas!
"Şüphesiz."
"Por supuesto."
Shady Grove süphesiz şehirdeki en iyi topluluk.
Shady Grove es sin ninguna duda la mejor comunidad de la ciudad.