Abed Çeviri Fransızca
762 parallel translation
Noor Abed Jazeem'in, bombalamayla direk ilişkisini bulamadığını ama sempati duyduğunu biliyoruz.
Nous ne pouvons pas relier Noor Abed Jazeem à l'attentat, mais on sait qui elle soutient.
Noor Abed Jazeem.
Noor Abed Jazeem.
Abed.
Abed.
Noor Abed Jaseem.
Noor Abed Jaseem.
- ABED ile tüm gün telefonda konuştum.
J'ai passé ma journée au téléphone avec l'ASCAP.
ABED'deki fıstık söyledi.
C'est la fille de l'ASCAP qui me l'a dit.
Adi, Nur Abid Cazim.
Une certaine Anoor Abed Jaseem.
Salem Abed'i gri bir Honda'nın içinde bulacaksın.
Dans la rue Tapuakh, tu trouveras
- Göz hapsi altında. - Tamam. Ev hapsinden kaçıyor.
Salem Abed dans une Honda grise.
- Abed Salem.
- Abed Salem.
- Ben Abed değilim.
Tu ouvres l'auto comme ça?
- Abed, çık dışarı. Tamam, tamam. Kolumu bırak.
Descends!
- Kardeşin mi? - Komşum.
- Je suis pas Abed.
Biz polisiz.
- Descends, Abed. - C'est ton frère?
Abed Salem bir uyuşturucu satıcısı. Mahallede uyuşturucu satıyor.
Abed Salem, un sale narcotrafiquant, vend de la drogue dans le quartier.
Nebukadnezar fırının her zamankinden yedi kat sıcak hazırlanmasını sonra da en güçlü askerlerine Shadrach, Meshach ve Abednedo'yu fırına atmalarını emretmişti.
"Nabuchodonosor ordonna de chauffer la fournaise sept fois plus que de coutume " et ordonna à des hommes vigoureux de son armée de jeter Shadrak, Méshak "et Abed-Négo dans la fournaise de feu ardent."
"Shadrach, Meshach ve Abednego, Ulu Rabbimin hizmetkârları, dışarı çıkın."
'Shadrak, Méshak et Abed-Négo, "'serviteurs du Dieu très-haut, sortez et venez!
Shadrach, Meshach ve Abednego alevler arasından çıktıklarında Kral alevlerin onların ne vücutlarına zarar verebildiğini ne de saçlarının bir tek telini yakabildiğini görmüştü.
' "Alors Shadrak, Méshak et Abed-Négo sortirent du milieu du feu, " et le roi vit que le feu n'avait eu aucun pouvoir sur leur corps.
Bu arada adım Abed.
{ \ pos ( 192,230 ) } Au fait, je m'appelle Abed.
Abed, seninle tanışmak ve adını öğrenmek çok güzel.
{ \ pos ( 192,230 ) } Abed, ravi de te connaître et de te rencontrer. Dans cet ordre.
Sorduğum sorunun cevabını... Sorduğunda 11'i 5 geçiyordu. - Abed?
{ \ pos ( 192,230 ) } Et à propos de la question que je t'ai posée... { \ pos ( 192,230 ) } 11h05 quand vous m'avez demandé.
Abed geldi!
Abed est dans la place!
Sanırım, Abed onları "Sarı Sayfalar" dan bulmuş.
Abed a dû mettre une annonce web.
- Abed.
- Britta.
Arap Abed.
- Abed l'Arabe!
Hayır, lise balo krallarını etkilemeye çalışıyorlar. Ve Abed.
Ils veulent impressionner le roi de leur promo.
Ondan tuzu uzatmasını istediğinizde size bir tas çorba verecektir, neden biliyor musunuz?
Abed est un shaman. Vous lui demandez du sel, il vous donne de la soupe.
Abed daha iyidir.
Abed est meilleur.
Ben de Abed'e bu akşamın özel olduğu konusunda katılıyorum.
- C'est vrai, une soirée exceptionnelle.
Abed. Film dersi ne kadar?
- Combien coûte le cours?
Abed'in babası sıkı bir müslüman değil mi?
Le père d'Abed n'est pas islamiste?
Ama Abed yetişkin bir Amerika vatandaşı.
Mais Abed est majeur et citoyen américain. J'ai raison?
Bu dönem için Abed'in harcamalarını hesaplıyorum.
- Tu fais quoi? - Je fais les comptes d'Abed.
Abed, dostum nasıl gidiyor? Güzel.
Abed, comment ça va, mon pote?
Seninle Abed hakkında konuşmalıyım.
Je dois te parler d'Abed.
Abed normal biri değil.
Abed n'est pas normal.
Açlıktan ölüyorum.
Merci pour les pizzas, Abed.
Abed'le tanıştın mı sen?
Tu l'as bien regardé?
Pekala, tüm bu kargaşanın başlama nedeni, ikinizin de Abed'in iyiliğini istemesi.
Si on en est arrivés là, c'est parce que vous voulez le bien d'Abed.
Abed harika bir sinemacı olmayabilir, ama falafel yapmak istediği anlamına da gelmez.
Ne pas devenir un grand réalisateur, ça l'oblige pas à faire des falafels.
Abed'la tanıştın mı sen? Onu tanıyor musun?
Vous l'avez vu, vous le connaissez?
Bence çok garipsin, Abed.
Tu es très bizarre, Abed.
Pekala, seninle Abed hakkında konuşmalıyım.
Je dois te parler d'Abed.
Abed'in yanında o kelimeyi kullanma.
Ne dis pas ce mot devant Abed.
- Abed? - Evet?
Abed, comment tu le trouves?
Abed bir şaman.
Et Abed.
Abed sinema okumak istiyor.
Abed veut étudier le cinéma.
Britta, Abed için yaptıkların gerçekten harika.
C'est incroyable ce que tu fais pour Abed.
Ee, Abed, film dersleri nasıl gidiyor? İyi.
- Et ce cours de cinéma?
Benden, Abed.
J'ai compris, Abed.
Çok garip olduğunu düşünüyorum, Abed.
- Tu es très bizarre, Abed.