Affection Çeviri Fransızca
1,946 parallel translation
Michael, seni severim bilirsin.
Michael, j'ai beaucoup d'affection pour toi.
Şimdi üvey kızının bakımını üstleniyor, ama duygusal sebeplerle değil.
Il a la garde de sa belle-fille et pas par affection.
Efendim, içimden gelen tüm minnettarlıkla size teşekkür eder sizleri öper, sarılır, mektubumu bitiririm. "
"Ah, messieurs, avec toute l'affection dont je peux disposer, " je vous serre et vous embrasse tous " et signe de ma plume en vous jurant
Ve sonra, yavaş yavaş güvenini ve sevgisini kazanmayı başardım.
- Allez, au revoir! - C'est alors que, petit à petit, j'ai gagné sa confiance et son affection.
Sevgi sembolü.
C'est un symbole d'affection.
Sadakatini daha farklı gösteremezdin zaten.
Pour montrer son affection, y a pas mieux... que tenir une saucisse.
Sana ilgi duyuyorum.
J'ai de l'affection pour toi...
Dualarımız, sevgilerimiz, aklımız sizinle.
Nos prières, notre affection et nos pensées vous accompagnent.
Sonunda gerçekten birşeyler hissettiğim birini buldum ve sen onun hayallerini elinden alıyorsun.
J'ai enfin trouvé quelqu'un pour qui j'ai de l'affection... et tu lui sape ses rêves.
Beraber geçirdiğimiz zamanlarda, gerçekten de sende neyin annemin ilgisini çektiğini görmeye başladım.
Pendant notre temps ensemble, j'ai vraiment pu voir en toi ce qui attire l'affection de mère.
- İlgi... ne?
- Affection... quoi?
Bunun sebebi onlara sevgi veya ilgi göstermemesi değildi.
Pas par manque d'amour, d'amitié ou d'affection.
Ama bana ilgi gösterdi, şefkat gösterdi.
Mais elle me donnait de l'affection.
"Elyse erkekler için gerçek sevginin dışında duramayan, biseksüelliğe yapışmıştır." "Bunu da moda çaresizliğine yapıştırdı."
Elyse s'accroche au terme bisexuelle, non pas par affection pour les hommes, mais par besoin désespéré d'être à la mode.
Karım sana sevgilerini gönderdi pislik herif.
Ma femme te transmet son affection... connard.
Sana ve sevgili sevgili ağabeyine olan.
Mon affection envers vous et votre cher, très cher frère.
Oh sevgili Catherine, eminim ki yaptığın hiçbir şey senden nefret etmeme neden olamaz, Henry'nin de öyle.
Ma chère Catherine, calmez-vous, je vous porte trop d'affection pour vous en vouloir, et je sais qu'Henry aussi.
Sana sevgisini gösteriyor, oysa bana, o... acı çektirmeye kararlı görünüyor.
Elle montre son affection pour toi alors qu'avec moi, elle elle semble déterminée à me tourmenter.
Olası değil ki halihazırda bir başkasına eğilimin...
Il n'est certainement pas possible que ton affection soit déjà...?
Doğru, Bence Crawford'un teklifi oldukça cazip bir teklif... tabi eğer onun sevgisine karşılık verebilirsen. Fakat Fanny, veremeyeceksen, elbette kabul etmemelisin.
Je trouve effectivement que l'offre de Crawford était tout à fait acceptable si tu pouvais lui rendre son affection, mais si tu ne peux pas, alors bien sûr, tu ne dois pas l'accepter.
Ama bu her zaman kötü birşey değil. O merhametli ve iyi kalpli.
Elle a bon cœur, et elle a de l'affection pour moi.
Sana bir prenses gibi davranıyor ve sana aşk ve kıymet veriyor, ve sen de kabalığı yumuşaklıkla beraber alıyorsun.
Il vous traite comme une princesse. Il vous montre de l'affection et du respect. Alors vous laissez couler les petits accrocs.
köpekler bunları verir sana. Onların sevgisi ayna gibidir. Başkalarının seni nasıl algılamasını isteğini gösterir.
Leur affection est un miroir de la façon dont vous vous voyez et de celle dont vous voulez qu'on vous voit.
Bilirsin, zulüm ve işkence de iyi ama büyütüp, yetiştirmek de pek de öyle değil.
Vous savez, branchée torture et tyrannie et pas tellement affection.
Bendeyse sevgi eksikliği var.
Moi, je manque d'affection.
O tarz sevgiyi kastetmiyorum.
- Je parle pas de ce genre d'affection.
- Neyi kastediyorsun?
- De quel genre d'affection?
- Yani başka bir çeşit sevgi.
- D'une autre variété d'affection.
Fiziksel sevgiyi özledim.
- Je manque d'affection physique.
Fiziksel mi?
- D'affection physique.
"Benim için ideal erkek sevgilim değil, nazik ve narince seveceğim ve kıskanmayacağım kişidir."
"mais celui pour lequel j'aurai une tendre affection et dont je n'arriverai pas à être jalouse."
Ve hiçbir faydası yok bunun.
Et ça n'avait rien à voir avec l'affection.
İhtiyacı olan şey birazcık şefkat.
Il est si seul... Il a simplement besoin d'un peu d'affection.
Hayatındaki erkek eksikliğini çocuğunu ilgiye boğarak telafi etmeye çalışma. Ona "tek sevdiğim erkek sensin" deme.
N'étouffez pas votre enfant d'affection pour compenser le fait de ne pas avoir de mec.
Siz birinin ilgisini böyle mi kazanıyorsunuz Bay Mcy?
Et comment gagneriez-vous L'affection de quelqu'un, Mr. Mcoy?
Ona şirinliğini ver. Kanka, ona şirinliğini hissettirmen lazım.
Tu dois lui montrer de l'affection.
Bu soruyu sormak için o muhteşem romantik anı bekliyordum ama, Bu gece burada olmak, Sevgi ve aşk dolu bir ortamda olmak
Je pensais attendre le parfait endroit romantique pour poser cette question, mais étant ici ce soir, entouré de tant d'amour et d'affection, je réalise que c'est l'endroit romantique parfait.
Meme büyütme, yağ aldırma, selülitleri yok etme mantıklı.
Je sors avec de belles femmes. Et que fais-tu de l'amour, l'affection et la sécurité alors? La chaleur d'une famille?
Stefan ve Lukas gitmiyor, siz gideceksiniz. Ve şu salak folk müzisyenlerinin hikâyesini siz yazacaksınız.
Je crois que la société est seulement pire autant que l'amour et l'affection qu'elle montre à ses petits membres.
İleriki yaşlarda birine yeterince hızlı vurursanız onun yakınlaşma ve bağlılık alışkanlıklarında bir kör nokta oluşturursunuz.
Infligé avec assez de force à un individu dans sa tendre enfance... Il crée un angle mort dans sa quête chronique d'intimité et d'affection.
Sen, Tommy Gavin, benim açımdan itfaiyenin gelmiş geçmiş en büyük hatun avcılarından biri bana kıçı, göğüsleri, seksi unutmamı ve önemsemeye, paylaşmaya, dinlemeye ve sarılmaya önem vermemi mi söylüyorsun?
Toi, Tommy Gavin, l'un des plus grands chauds lapins de tous les temps, du panthéon de l'histoire des pompiers de New York, selon moi, tu me dis que je devrai oublier le cul, les nichons, le sexe, et me concentrer sur... l'affection, le partage, l'écoute, les étreintes - et...
İlgi.
L'affection.
İlgilenmek.
L'affection.
ve sana olan sevgime dayanarak seni uyarıyorum.
Fils, comprend-moi bien. D'après mon expérience, et avec toute l'affection que j'ai pour toi, je te met en garde.
Sakın korkma, ona sevgiyle şefkatle yaklaşmaya çalış. Onu geri çağır.
N'aie pas peur, parle-lui avec toute ton affection et ton amour.
Kyle, görünüşe göre sen dün okula gelemedin... ama bana çok ciddi bir ruhsal hastalık teşhisi kondu.
Kyle, apparemment tu as loupé la réunion d'hier, mais on m'a diagnostiqué une grave affection mentale.
Lütfen bunları, Majestelerinin sevgisini hak eden birine verin.
Offrez-les, je vous en prie, à une dame méritant plus l'affection de Votre Majesté.
Kalbinde bir yer kazanmayı arzuluyorum... ve ateşli sevgini.
"que je désire trouver place dans votre cœur, et que vous me témoigniez une profonde affection."
Ateşli sevgini?
Profonde affection?
Yalvarırım sana, bir yer belirleyelim ve buluşalım. Sana olan sevgimin bunun ötesinde olduğunu göstermek istiyorum.
Je vous en prie, choisissez le lieu et le moment où l'on pourrait se rencontrer, où je pourrais vous montrer sincèrement mon affection, laquelle est loin d'être ordinaire.
Sevginizi göstermek için verdiğiniz yadigarlar beni korkuttu.
Que vos gages et vos signes d'affection m'effraient.