Afiş Çeviri Fransızca
352 parallel translation
- Afiş yapıldı, ama üzerinde yüz yok. - Yüz olacak.
- On a le cadre, mais pas la photo.
Şehre gidip ödül avcıları için bir afiş asacağım.
Je vais en ville appâter les chasseurs de primes.
Afiş mi?
Les affiches?
Burayla Rio Bravo arasındaki her ağaca, her kütüğe afiş çakılmış.
Il y en a sur tous les arbres entre ici et le Rio Bravo.
Arkadaki duvarda garip bir afiş var.
Il y a une étrange affiche sur le mur de derrière.
Afiş asılmak için saçma bir yer.
Je le répète, c'est stupide. Un endroit stupide pour mettre une affiche.
En azından afiş doğru.
Au moins l'affiche sonne juste.
Biliyor musun, ben kıza da bir afiş gösterdim.
Tu sais, je lui ai montré cet avis,
- "Afiş Taşıyan Komünist Sapık"!
- sale pervers de communiste!
İnsanlar sizin için resim ve afiş hazırlıyorlar.
Ils font des manifestations.
Oh, Crackers, bu afiş çok komik.
Oh, Crackers, cet article est délirant.
Bazı kurallarda anlaşmıştık. Siyasi afiş yok, reklam yok, hiçbir şey yok...
On avait fixé des règles de base, pas de bannière politique, pas de publicité, rien.
Tepede bu bez afiş varken, karım sahneye çıkmayacak.
- Sauf laquelle? Elle ne se montrera pas si cette bannière reste accroché là.
Bir afiş hazırlatalım diyor orkestrayı... orkestranı temsil edebilecek bir alıntı dışarıya da asarız.
Il a dit que nous devrions prendre la citation la plus élogieuse à propos du... de ton groupe et la publier,
Evet. Asmam için bir afiş verdi. Boş ver.
Non, ton client prend un bain.
Büyük bir afiş bulup yola asacaksınız.
Trouvez un énorme calicot et suspendez-le en travers de la route.
Bir afiş yüzünden, ve Sukarno afişi görmedi bile.
Pour une bannière que Sukarno n'a même pas vue.
- Afiş nerede?
Où est l'affiche?
Ne bu afiş mi?
C'est toi qui t'y colles?
Hatıra yok, sadece afiş.
Pas de souvenirs... Rien que ça!
Kuklanın planı, kuklayı yaptığını ispatlayan fotoğraflar ve afiş için farklı söz.
Des plans de l'objet du délit, des photos de toi certifiées en pleine action et un slogan alternatif pour la banderole.
Kafanızı kaldırın ki beyninizi afiş yapıştırmak için kullanalım. Ateş!
Sortez la tête, on va coller des affiches avec votre cervelle!
O sizin anneniz ya da kızkardeşiniz olabilirdi " diyen bir afiş astılar.
Les miliciens ont placardé une affiche qui dit "Respecte la femme que tu choisis. Elle pourrait être ta soeur ou ta mère."
Boş ver ya. Afiş işte.
Lâche-moi, c'est juste une affiche.
- Bazı dostlar için afiş asıyoruz.
- C'est de la pub pour des potes.
- Harika bir afiş.
- Chouette affiche.
Bunlara emaye afiş denir.
Les affiches publicitaires "émail-diamant"
Afiş.
L'affiche.
Bir badana, birkaç afiş yeterli.
Il faut juste repeindre, mettre des posters.
O afiş 17 bin yıldır asılı.
C'est toi qui dis ça? T'as mis cette annonce y a 10 siècles.
Ve sonra aile içi tacizde afiş olayım Böyle bir şey olmayacak.
Pour finir représentant de l'enfance martyrisée? Ça n'arrivera pas.
Şipşak bir afiş.
Une bannière colorée.
Afiş her şeyi anlatıyor!
La banderole dit tout!
Park yapılan kısma ilerledik ve işte şurada ve burada, Microsoft da burada yapmıştı tanışmayı içkiler ve büyük bir afiş var...
Nous avons défilé autour et en haut du parking là-haut et c'est là que Microsoft avait prévu un accueil pour nous avec boissons et un grand panneau qui disait
Sophie yazan bir bez afiş vardıysa onu kaçırdıktan sonra alışveriş yapmış.
Une banderole à son nom... Il l'a achetée après le rapt.
Duvarda, "Fabrika kapanıyor" diye bir afiş gördüm.
J'ai vu une pancarte qui disait "Fermeture d'usine".
Beyazların ve onun arasındaki tek fark... o NAACCP'de bir sekreterdi... ve o Martin Luther King'i tanıyordu, ve beyazlar onun hakkında bir çok afiş astı.
La seule différence entre eux et elle, c'est qu'elle était la secrétaire du NAACCP, elle connaissait Martin Luther King, et ça leur a fait de la pub.
Üstünde "Baptist" yazan bir sürü afiş var.
Bon d'accord, il y a trop de prospectus avec le mot "baptiste".
( Afiş : Dünaynın en uzun adamı rekor denemesi )
- On prend un verre.
Afiş asmak çok kazandırmaz ki.
Coller ces affiches ne rapporte pas beaucoup.
Afiş asmak için.
Vous collez des affiches, non?
Parmak izine AFIS eşlemesi denedik.
On a identifié l'empreinte digitale.
AFIS saatte 50000 parmak izini kontrol ediyor.
L'AFIS vérifie 50000 empreintes digitales par heure.
Şimdi AFIS'te ona bakıyorum.
Ca avance. Je les passe dans AFIS.
Afiş için üzgünüm.
Désolé.
AFIS'te parmak izleri var.
Ses empreintes sont répertoriées.
Evet, parmak izi sisteminde buldum.
L'AFIS a parlé :
En son AFIS'e bak ama orada çıkacağından şüpheliyim.
Je doute, pour l'AFIS. Le CODIS a rien donné.
Sistem kısmi parmak izlerini pek iyi bulamıyor. O yüzden şöyle yapacağım ;
L'AFIS ne reconnaît pas vraiment les empreintes partielles.
Warner'ınkiyle iki kez karşılaştırdım. AFIS veri tabanında sonuç çıkmadı.
J'ai passé Warner 2 fois à l'afis.
Veri tabanında o izi ara lütfen.
Passe-la à l'afis.