Afyon Çeviri Fransızca
537 parallel translation
Afyon yutmuşa çevirdin beni bebeğim.
Vous avez retenu toute mon attention.
Kesinlikle, afyon yutmuşa çevirdin.
Oui, vous avez retenu toute mon attention.
Eşyalarınız arasında bulduğumuz belgelere göre afyon ticaretiyle uğraşıyorsunuz.
Ces papiers trouvés dans vos malles prouvent que vous trafiquez de l'opium.
Afyon ticareti yapan bir Çinli'nin cezasının ölüm olduğunu biliyor musunuz?
Savez-vous que c'est la peine de mort pour un Chinois trafiquant d'opium?
Sizi afyon ticareti yaptığınız için değil trende bana karşı yapmış olduğunuz küstahlık yüzünden cezalandırıyorum.
Je ne vous punis pas pour l'opium, mais pour votre insolence dans le train.
Onunla kokain alırız, morfin, eroin, afyon hangi pislikten istersen.
À acheter de la cocaïne, de la morphine, de l'héroïne, de l'opium.
1932'de dünya nüfusunun yüzde birini oluşturan Yahudiler... yüzde otuzdört afyon ticaretinin, yüzde kırkyedi soygun olayının,... yüzde kırkyedi çarpık işlerin, yüzde sekseniki uluslararası suç örgütlerinin,... yüzde doksansekiz kadın ticaretinin sorumlusudur.
Le peuple parasite de Judas est responsable pour une large part du crime international. En 1932, les juifs, bien que ne représentant que 1 % de la population mondiale, comptaient 34 % des trafiquants de drogue dans le monde, 47 % des cambriolages,
Silah mı yoksa afyon mu?
Armes ou opium?
Ağrıyan organlar için afyon.
opium pour les membres souffrants.
- Biraz afyon getir.
- Allez chercher du laudanum.
- Şey... - Nakliyat işinde diyorlar ama bence kurt postlarında afyon ticareti yapıyor.
II est dans le transport maritime, mais je pense qu'il fait passer de l'opium en contrebande.
Doktor, belki daha sonra kullanmam için biraz afyon ruhu verebilirsin.
Pouvez-vous me donner du laudanum, pour tout à l'heure?
Afyon tentüründen bir solüsyon hazırladım. Kafurlu tentür.
J'ai préparé une solution à base de laudanum.
Benim basit zekalı bir afyon yiyici olduğumu düşünüyorsun.
Vous me considérez comme un simple opiomane.
Afyon bağımlılığını teşhis edebilirim ancak. Senin bağımlılığın korkarım daha az bilinen ve daha tehlikeli bir bağımlılık.
Je peux diagnostiquer une dépendance à l'opium, mais votre dépendance est d'un caractère moins familier et bien plus dommageable.
Çantada biraz afyon var. Acısını birkaç dakikalığına kesecektir.
Il ne sentira rien dès que son corps l'aura assimilé.
Pirinç Rakısı, fahişe ve afyon! Her dinden insan..
l'alcool de riz, les religions, et puis les garces, et l'opium.
Bay Quentin, madem gevezelik yapıyoruz.. Çin'de hiç afyon dumanı çektiniz mi?
Dites-moi, M. Quentin, puisqu on en était aux indiscrétions, en Chine, vous fumiez l'opium?
Afyon cennetindeyiz ve afyonumuz yok.
Au pays de l'opium!
- Afyon ile ilgilenmiyorum.
Je ne vends pas d'opium.
Görev mülkünün ücra bir bölümünde afyon yetişiyordu.
De l'opium poussait sur les terres de la mission.
- Shing afyon soktu, bizim olduğunu söyledi.
- Shing a apporté de l'opium à bord.
Afyon tohumundan yapılmıştır.
C'est à base de graines de coquelicot.
Hayatınızda hiç Çin afyon mağarasına girmediniz galiba.
Vous n'êtes jamais venu dans une fumerie d'opium.
Özgürlük, silah ticareti, afyon, haşhaş, kif.
Liberté. Trafic d'armes. Opium.
Yani afyon içiyorsunuz, ha?
Vous buvez donc du Sterno.
Buralarda afyon içilmesine müsaade etmem.
Je vends du whisky. Les fumeurs d'opium, je les vire.
Ve afyon pazarlığı yapacaklar!
Ils lui livreront l'opium.
Artık Afyon ticareti bizim elimizde!
Désormais, nous contrôlons l'opium.
Sanırım içine afyon gibi bir şey koyuyorlar.
Bourrées d'opium, je parie.
Afyon denen bir ilaç.
Un remède appelé "opium".
Afyon mu?
Opium?
Biraz daha bekleyin... Afyon kafası geçer birazdan!
Attendez qu'il soit en manque!
Duyduklarıma göre, Gishiro yabancılarla birlikte, afyon kaçakçılığı yapıyormuş.
Vivant, Gishiro était soupçonné de trafic d'opium avec des étrangers.
Afyon!
De l'opium!
Savaş yaklaşırken en iyi para kazanma yöntemi afyon satışı gibi duruyor.
L'opium et la guerre sont les meilleurs moyens de s'enrichir.
Voodoo diyarı sadece afyon tarlasıymış.
Le pays du vaudou ne cache que du pavot.
Kananga : iyi gizlenmiş dönümlerce tarlada afyon yetiştiren adamı
Kananga : cultivateur de milliers d'hectares de pavots, bien camouflés, et sous la protection vaudou du Baron Samedi.
Afyon çok kuvvetli bir çiçek.
Le pavot est une fleur très rustique.
Rom ile afyon karışımı.
Que me fais-tu boire?
Afyon tentürü.
Laudanum.
Buna laudanum diyorlar, afyon ve alkolden bir solüsyon.
- Pour quoi? - C'est du laudanum. Une solution d'opium et d'alcool.
Afyon, bu bir alışkanlığa sebep olabilir.
Ça peut devenir une habitude.
Swales, Tanrı aşkına sinir krizleri geçiren bu zavallı insanların acısını dindirmek için onlara birazcık afyon ruhu ver.
Swales, pour l'amour de Dieu, donnez du laudanum... à ces pauvres diables pour leur calmer les nerfs.
- Swales, git afyon ruhu getir.
- Apportez du laudanum. - Non!
Kendisine afyon ruhu önerdim.
J'ai prescrit du laudanum.
Afyon ruhu mu?
Du laudanum?
Afyon ruhu?
Du laudanum?
Paragorik bu. Afyon türevi.
- Parégorique, base d'opium.
Afyon ve sınırsız seksin kucağında... yakında bir deri bir kemik kalacaksın.
Vous n'aurez bientôt plus que la peau sur les os.
Marihuana, afyon
Cocaïne Marijuana