English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ A ] / Aldık

Aldık Çeviri Fransızca

17,789 parallel translation
Moab için büyük bir silah siparişi aldık.
On a reçu une commande généreuse d'armes pour Moab.
Hakkında bir karar aldık.
Nous avons déterminé un plan d'action.
Parayı aldık mı?
Avons-nous l'argent?
Harlem'den bira aldıktan sonra, Gece 01 : 55'te kesilen bu park cezasına bakarak diyebiliriz ki, Kızı 87.
Donc, après lui avoir acheté une bière à Harlem, il l'a emmenée à la 87e Rue Ouest, d'après l'amende de stationnement établie à 1 h 55.
Bir tane daha... Bir şey daha aldık sana.
La surprise.
- Ne? Çok az örnek aldık.
Notre échantillon était trop petit.
Onu işe biz aldık, desteklememiz gerek.
On l'a embauchée. On doit la soutenir.
- Ama bir şikayet aldık.
- Mais j'ai reçu une plainte.
Söz konusu iki ev sahibini hizmetten aldık.
On a désactivé les hôtes concernés.
MIT de bir polisin vurulduğu ihbari aldık.
Un agent a été abattu près de MIT.
Tekneye nişan aldık. Hat tamamlandı.
Bateau en ligne de mire.
Önemli bir bilgi aldık.
On a eu une information importante.
- Charles. - Kitabı aldık.
On a le livre.
Kitabı aldık!
Nous avons le livre.
Kitabı aldık mı?
Nous avons le livre?
Büyük bir karar aldık.
On a pris une décision.
Kızı aldık. Gidelim.
C'est bon, on s'en va.
Clementine Pennyfeather'ın önceki güncellemesini geri aldık.
On a chargé l'ancienne version de Clementine.
Biz gazımızı aldık bile.
À lundi, mec. Regonflés à bloc!
Bunu kontrol altına aldık.
Tout est sous contrôle.
Dürüst olmak gerekirse, Jon Snow öldüğünde hepimiz iki hafta izin aldık.
À vrai dire, on a tous pris congé quand Jon Snow est mort.
İlgili bir ebeveyn tarafından ihbar aldık.
Un parent inquiet a sonné l'alerte.
Benim olması gerekeni sonunda geri aldık.
On va finalement reprendre ce qui était supposé être à moi.
O yüzden, sana bunu aldık.
Alors, on t'a acheté cette tenue.
Kutuyu aldık.
Nous avons la Boite.
- Numaranı aldık John.
- On a eu votre numéro, John.
Geçenlerde iki dostumu buraya getirdim. Onlara gittiğim yolu gösterdim, top kek aldık. Ne var ki kekler renksiz aşırı şekerli ve taş gibiydi.
Il y a quelques temps, j'ai amené mes deux garçons ici, je leur ai montré mon itinéraire, on s'est arrêté pour un Scrumpet, ils étaient fades, trop sucrés, trop durs.
Roytan analistleri Cross-Co'yu 90'ana yükselttiği an... -... aracıdan, hisse senedini geri istediğine dair mail aldık.
Les analystes de Roytan gonflent Cross-co, cible à 90 $, juste quand arrive l'e-mail pour récupérer les actions.
- Bildiğim kadarıyla Wilkes'ın Isodyne'dan çaldığı her şeyi geri aldık.
Nous avons récupéré tout ce que Wilkes avait volé à Isodyne.
Ona yıl dönümü hediyesi aldım, bir yılı geride bırakmıştık, yani bir yıl...
Je lui ai offert un cadeau pour fêter notre année de papier.
Sağlık görevlileri bir yol açtı, ben de biraz kan aldım.
Ils ont placé une voie et j'ai prélevé sur celle que j'ai posée.
Kıyafetini beğendim, nereden aldın?
J'aime cette robe, où l'avez-vous eu?
Kızın Cruz her isimsiz bahşiş aldığında senin kirli işlerini yaptığımızı bilmediğimi mi sanıyorsun?
Vous croyez que je ne vois pas qu'à chaque fois que Cruz a un appel anonyme, c'est pour faire votre sale boulot?
- İşler karıştık bir hal aldı.
- Ça s'est compliqué.
FBI serverları 1 dakikdan kısa sürede 12.000 e-mail aldı..
Le FBI a reçu 12000 mails en une minute.
Tekneye nişan aldık.
Bateau en ligne de mire.
Bu yarışın en sor kısmı bombanın hayatlarımızı değiştirdiği ve 3 insanın yaşamlarını aldığı yerden geçiyor.
Ça a été le moment le plus dur de la course... car j'ai couru près de l'endroit... où une bombe avait explosé et changé nos vies. Et coûté la vie à trois autres personnes.
Kızı aldı, değil mi?
Il l'a emmenée, n'est-ce pas?
Eski bir çalışan, işe aldığım birisi, danışmanlık yaptığım,
Une ancienne employée, que j'avais engagée, formée,
Sonrasında ne olduğu, ve herkese bunu söyleme kısmı, hayatımda yaşadığım en zor iki şeydi... iş yerindeki ilişkilerim, daha da zor bir hal aldı
Ce qui s'est passé ensuite, et le fait d'en parler publiquement aujourd'hui, sont deux des choses les plus difficiles qu'il m'a été donné de vivre.
Haydi J dayının sana aldığı hediyeyi büyükbabana gösterelim... krallara layık bir tulum.
Tommy, montre à ton grand-père le cadeau de ton oncle Jesse : un body fait pour les kings!
Tost bugün aldığımız tek kıtırlı şey.
On n'aura rien de croustillant.
Çok sıkı çalışma, cesaret, odak ve konsantrasyon aldı.
Ça a représenté beaucoup de travail, de courage, de concentration.
Hamdı, sertti beni ne kadar batık olsa da sizin dünyanıza yaşantınıza aldı götürdü.
C'était sauvage, dur. Ça m'a happé dans votre univers, votre expérience. Aussi tordus qu'ils soient.
Az önce 90 dakikalık bir duş aldım.
Je viens de passer 1 h 30 sous la douche!
İnternette profilini açalı yarım saat oldu ama şimdiden 32 dürtme, 24 göz kırpma, ve San Quentin'li birinden aşk mektubu aldın.
Ton profil est en ligne depuis une demi-heure et tu as déjà 32 pokes, 24 clins d'œil et une lettre d'amour d'un prisonnier.
Kutuyu senin için geri aldık.
Nous avons recupéré cette Boite pour vous.
O kısmı doğru yapmak bir yılımızı aldı.
Il nous a fallu un an pour réussir.
Annen, yaratıcı yazarlık dahil istediğin iki dersi de aldığını söyledi.
Maman dit que tu es inscrite aux cours qui t'intéressaient, y compris le cours d'écriture.
- Üç aylık incelemedeki primi konusunda pislik yaptı. Sonra da gitti başka bir yerden iş teklifi aldı.
Elle a fait la salope à propos de son bonus trimestriel, puis elle a obtenu une meilleure offre ailleurs.
Bombaları aldık.
On a les tiges.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]