Arıyor Çeviri Fransızca
12,443 parallel translation
Manga arka tarafta. Severide da içeride kadını arıyor.
Severide est à l'intérieur
Bir cehennem ekibi onu arıyor olmalı.
Ils le cherchent.
Cebinden kendi kendine mi arıyor yoksa imdat çağrısı için mi arıyorsun?
Vous me rappelez avec votre derrière, ou vous m'envoyez un signal de détresse?
Komutan Gerçekler ya da Sonuçlarına Katlan'ı arıyor.
Commandant à Vérité et Conséquences.
Dünya seni arıyor.
Le monde t'appelle.
Menajerim arıyor.
C'est mon agent.
Bizi arıyor olabilirler, bu yüzden tuzağa düşmüş gibi davranmalıyız.
Ils pourraient nous rechercher et pourquoi nous devons agir comme un leurre.
Dışarıda namlusu kısa pompalıyla bir adam var ve bir arkadaşını arıyor.
Il y a un homme dehors avec un fusil de chasse à canon scié, et il recherche un de ses amis.
Kepner ev arkadaşı arıyor mu?
Tu sais si Kepner cherche une colocataire?
Kahve dükkanında ne arıyor bu herif?
Qu'est-ce qu'il fout dans un café?
Aşk Prensesi arıyor!
Encore Princesse d'amour.
Colin Salmon. FaceTime'dan arıyor.
C'est Colin Salmon.
Arkadaşım Steve arıyor.
C'est mon ami Steve.
Bak biri daha arıyor!
Un autre appel.
O da Mallory'i arıyor.
Il cherche aussi Mallory.
L.A Polisi bu adamı arıyor.
La police recherche cet homme.
Aubrey arıyor. Efendim?
C'est Aubrey.
Haley, baban arıyor.
Ça fait beaucoup de bracelet.
Silah tıpkı termal görüntüleme cihazı gibi çalışıyor. Ama kızılötesi ısı değerleri aramak yerine ultraviyole soğuk değerleri arıyor.
Regarde, l'arme fonctionne comme une image thermique, sauf qu'à la place d'une signature infrarouge chaude, ça ressemble à une signature ultraviolet froide.
Flash arıyor.
C'est... Flash!
Flynn arıyor.
C'est Flynn.
Yaşıyor muyum diye arada bir arıyor.
Elle m'appelle de temps en temps pour voir si je suis toujours vivant.
Güvenlik sınır geçişinde seni arıyor.
La sécurité intérieure te recherche à la frontière.
- Ari arıyor.
C'est Ari.
Özel bir şey arıyor.
Il cherche quelque chose de spécifique.
Bence kendisini arıyor.
Je pense qu'il est à la recherche de lui-même.
O'Connor arıyor yine.
[téléphone portable vibre] O'Connor pour vous, encore une fois.
Nasıl? Herkes yalnızca beni arıyor.
Comment?
Konuşmak için birini arıyor. Görüyor musun?
Tu la vois essayer de trouver quelqu'un à qui parler?
Ryan'ı ayyaşça arıyor.
Elle passe un appel "sous alcool" à Ryan.
- Beyaz Saray arıyor.
C'est la Maison Blanche.
Şu anda tavsiye almak için avukatını arıyor.
et qu ( il est appelle son avocat pour avoir un conseil.
O silahı ateşlesem de ateşlemesem de, hala beni arıyor olabilirler o yüzden çeneni kapalı tut.
Peu importe que j'ai tiré ou pas, il pourrai toujours me chercher, alors ferme la.
Yetkililer bizi arıyor, riske atamayız.
- Non, avec les autorités à nos trousses, on ne peut pas.
Zambia'daki ekip üç aydır onları arıyor tam olarak 86 gündür.
Ça fait trois mois que l'équipe de Zambie a commencé ses recherches,
YTÖE peşine düştüğünden beri izini kaybettirdi ama arada arıyor.
Il a disparu des radars depuis que l'ACTU a essayé de le capturer,
Von Strucker'ı arıyor olmalısın.
Tu es supposé être dehors en train de rechercher Von Strucker.
S.H.I.E.L.D. onu arıyor. Yani sen de onu arıyorsun.
le S.H.I.E.L.D le recherche, ce qui veut dire que vous aussi.
YTÖE tedavi arıyor.
L'ATCU recherche un médicament.
- Yine arıyor yine!
Ah, encore et encore!
Bugün tam olarak ne halt yedin ki üsttekiler beni arıyor?
Qu'est-ce que tu fais comme problème? Les chefs m'ont contacté.
Pennsylvania Bulvarı'ndan üstlerim arıyor.
Hmm. Mes supérieurs sur Pennsylvania Avenue.
Bir çok insan sizi arıyor bay Murphy.
Beaucoup de gens te cherchent, M. Murphy.
Erik arıyor.
C'est Erik.
Polis hâlâ Uppsala'nın merkezindeki caddelerin birinde piskopos Elisabeth Lindgren'i öldüren kimliği belirsiz kişi ya da kişileri arıyor.
La police recherche toujours le ou les criminels qui ont assassiné l'évêque Elisabeth Lindgren dans une rue du centre d'Uppsala.
- Baban mı arıyor?
Je pense qu'il appelle.
Polislerle annem kızları arıyor.
Les policiers les recherchent, maman aussi.
Bir kereye mahsus Rice'ın maskesinde arıza çıkıyor. Ve sen işten kaçtı hükmünü veriyorsun.
Le masque de Rice déconne une fois, et tu décides que c'est un lâche.
- Arındırma yapıyor gibisin.
C'est comme si tu faisais une purge.
Arıyor Yüz Eşleştirme
♪ _
Uçak ciddi bir makine arızası yaşıyor.
L'avion développe des problèmes de moteur catastrophiques.