Asya Çeviri Fransızca
1,415 parallel translation
Sloane'un Asya'daki durumu önemsemediğini biliyoruz.
On sait que Sloane n'a que faire de la stabilité en Asie.
- Ne? Asya bitkisi. Ondan çay yapılır.
Une racine asiatique, on fait du thé avec.
Asya'dan gelen telefonlarla ilgilenirim.
Je rappelle ceux qui m'ont appelé d'Asie.
Asya'da ve Avrupa'daki seyahatleri, Alaska'da balıkçı teknesinde çalışması.
Il avait travaillé sur un bateau en Alaska!
Asya kökenli çetelerin en sevdiği şeylerden biridir. Fark ise, Victor Potts ölümünü hissetmiş.
Sauf que Potts avait eu une prémonition concernant sa mort.
Ve bahsettiğiniz gibi çoğu Asya çeteleriyle bağlantılı.
C'est tout ce que j'ai trouvé.
Donanmayla Güneydoğu Asya'da bulunduğu iki yıl hariç.
Sauf deux ans, quand il était dans la marine en Asie.
Şimdi Güney Asya'nın güvenlik örgütüyle aramızda özel bir anlaşma imzalandı.
J'assure la liaison entre... l'Interpol local et les forces de sécurité d'Asie du Sud-Est.
Arabanın arkasında Asya'lı birisini görmüşsün gibi.
Comme quand tu vois un Asiatique qui conduit.
Garip bir Asya büyüsü.
Un étrange vaudou asiatique.
İşte bu yüzden tüm Asya ülkeleri içinde,... en çok Japonları seviyorum... Çünkü kendimi Budizm'e yakın hissediyorum.
Vous savez, j'imagine c'est Le Japon que j'aime le plus... parmi les pays asiatiques... parce que je me sens vraiment proche du bouddhisme.
Oraya Asya'dan ipek Arabistan'dan baharatlar, Afrika'dan nadide tahtalar getirilirdi.
On y amenait de la soie d'Asie, des épices d'Arabie, des bois rares d'Afrique.
Asya'da ölüm olayı varmış bir adam Shanghai'daki kâğıtların birisiyle seyahat ediyormuş.
- Il y a eu un mort en Asea. Un type voyageait avec des faux papiers de Shanghaï. - Elle attend.
Asya sahası için sigorta edilemiyorsunuz.
Vous n'êtes pas couvert pour l'Asea.
Vize olmadan Asya sahasında olamaz ve uçamazsınız.
Sans papiers, vous ne pouvez pas voler, et vous ne pouvez pas rester en Asea.
Yunanca ile karşılaştırıldığında, gariptir ki Portekizce Brezilya, Afrika, Asya'nın bazı kesimleri Okyanusya ve hatta Kuzey Amerika'da bile yerleşti.
Il me paraît curieux que le portugais, comme langue, si on le compare au grec, fut établi au Brésil, en Afrique, dans certaines parties de l'Asie, en Océanie, et même en Amérique du Nord.
Toksik ot ilacının 50000'den fazla doğum arızasına yolaçtığı bildirildi ve Vietnam sivilleri ve askerlerinde yüzbinlerce kanser vakasına ve Güneydoğu Asya'da görev yapmış eski Amerikan askerlerinde.
L'herbicide toxique a entraîné 50 000 anomalies congénitales et des centaines de milliers de cancers chez les Vietnamiens et dans les troupes américaines basées en Asie du Sud Est.
Yarım saat sonra Asya'ya gidecek bir uçağım var.
Un avion part pour l'Asie dans 30 mn.
Buralarda bulunmaz. Güneydoğu Asya'dan gelir.
Un cobra qui ne vient pas d'ici.
- ve? Bir Vulcan gemisi Orta Asya'ya düşmüş bir kapsul bulmuş.
Un transporteur vulcain a localisé le module en Asie centrale.
Asya salatalı mahi-mahi.
C'est du mahi-mahi avec une salade asiatique.
Neden koridordan geçen tüm Asya kökenliler sana pis pis bakıyor?
Pourquoi tous les Asiatiques qui passent te regardent d'un œil noir?
Bakıyorum ikimiz de Asya silahlarıyla ilgileniyoruz.
Je vois que nous partageons la même passion pour les armes asiatiques.
Orta sınıf Asya'lı kızlar. Günde bir saatten az televizyon seyredenler.
Les filles asiatiques friquées qui ne regardent la télé qu'1 h par jour.
Avrupa ve Asya üzerindeki iki hücre daha da büyük.
Les cellules situées sur l'Europe et l'Asie sont plus grosses.
Ülkemizin doğum gününü kutluyoruz, ama Kızılderili, Afrika ve Asya kökenli Amerikalı göremiyorum.
On fête l'indépendance du pays et il n'y a aucun Afro-Américain, aucun Asiatique, et...
İngiltere, Asya'daki her şeye mi sahip?
L'Angleterre possède-t-elle toute l'Asie?
Bir sonraki parçamız 38 numara. Afrika'dan ayrılıp Güney Asya'ya doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.
Avec notre prochain lot, le n ° 38, nous quittons l'Afrique pour gagner l'Asie du Sud-Est.
Philip`in ölümünün duyurulmasıyla şehir devletlerini birbiri ardına hürriyetine kavuşturarak Asya'nın batısını ve insanların, ona tanrı gibi taptığı ve Mısır'ın Firavunu olarak ilan ettiği, Güney Mısır'ı fethetti.
Pour venger la mort de Philippe, Alexandre libéra toutes les villes de l'Asie occidentale au sud de l'Egypte, où il devint Pharaon d'Egypte et fut acclamé comme un Dieu.
Asya'yı, baştan sona bir hırsız gibi zafer kazanmak için geçmedim Cassander.
Je n'ai pas traversé l'Asie pour voler cette victoire, Cassandre.
Ve Asya iki kralı kaldırmaz!
Et pas plus qu'il n'y a deux soleils, l'Asie ne supportera deux rois.
Ve şimdi gelmiş olduğumuz, Asya'nın bu uzak köşelerinde karşımızda sonu olmayan bir ordu var
Et maintenant, nous voici au plus profond de l'Asie où non loin de nous, Darius a réuni la plus grande armée qui soit.
Darius nefes aldığı sürece Asya'nın meşru Kralı o ve ben de havaların kralıyım.
Aussi longtemps que Darius respire, il reste le roi légitime d'Asie et moi, le roi du vent.
Asya'nın kralı olacak adam değilmişsin, öyle diyorlar.
Ils disent que vous n'auriez pas dû devenir roi d'Asie.
Kadastrocuların dediğine göre, Asya ve Avrupa'nın birleştiği yerlere gelmiştik.
Selon les géomètres, nous étions à la frontière de l'Europe et de l'Asie.
İskender'e göre, Asya tahtında hak talep etmeye kimsenin hakkı yoktu. ... Sogdia ve Bactria da dahil.
Pour Alexandre, personne ne pouvait prétendre au trône d'Asie, qui incluait dorénavant la Sogdiane et la Bactriane.
Ve son olarak, son olarak! Tanrılar bizden bu kadınlar tarafından çocuklarımıza düzgün bir Yunan eğitimi ve bizim korumamız altında Asya'daki krallığımızın gelecekteki askerleri olarak askeri terbiye alarak yetiştirilmelerini istiyorlar.
Et pour finir, les dieux n'exigent pas moins de nous que vos enfants reçoivent une éducation grecque comme il se doit et une formation militaire sous notre protection, pour devenir les nouveaux soldats de notre royaume en Asie.
İşlenmiş suçların cezasını vermek için geldik Asya'ya ve verdik!
Nous sommes en Asie pour les punir de leurs crimes. Nous avons réussi.
Ama Asya'ya arkanda bir veliaht bırakmadan gidersen, her şeyi riske atarsın.
Mais si tu pars en Asie sans avoir de successeur, tu risques tout.
Asya'daki bir yadigârımızın yöneticisi olarak Cleitus, sen anlayamıyor musun ki, konu ettiğin İranlılar, karşımda eğiliyorlar ise, bunu önemli buldukları için yapıyorlar.
En tant que gouverneur d'une des satrapies les plus asiatiques, Cleitos, ne vois-tu pas que si mes sujets perses s'inclinent devant moi, c'est qu'ils y accordent une importance?
Asya'yı tek başına mı fethettin, İskender?
As-tu conquis l'Asie tout seul, Alexandre?
Yani, Asya istilasını kim planladı? Hem de sen daha küçücük bir çocukken.
Qui planifia l'invasion de l'Asie quand tu te faisais fesser par ma sœur Lanice?
Gidip sevdiklerimize kavuşalım ve Asya'nın hazinelerini ve efsanelerini paylaşalım! Ve tarihten silinmeyecek zaferimizin, dünya durdukça tadını çıkaralım.
Pour retrouver nos familles, partager avec elles les grands trésors et grandes histoires d'Asie et savourer notre gloire impérissable jusqu'à la fin des temps.
Ve siz, benim kadar bilmiyor musunuz ki,.. ... seneler geçip, hatıralar bayatladığında ve bütün muhteşem zaferlerinizin, anısı solup gittiğinde hatırlanacak, tek bir şey kalacaktır. ASYA'DA KRALINIZI TERKEDİP KAÇTIĞINIZ!
Vous et moi savons qu'au fur et à mesure que les années passent, que les souvenirs s'étiolent et que vos grandes victoires se fanent, ce qui restera, c'est comment vous avez abandonné votre roi en Asie!
Ve ayrıca, Yunan ordusunun 10 katı kadar da huzursuz bir Asya ordusuna sahipti. Ve birbirlerine pamuk ipliğiyle bağlıydılar.
Et par-dessus tout, une armée indocile, avec 10 Asiatiques pour un Grec, tous réunis par un fil bien mince.
Asya ve Avrupa birleşecek!
L'Asie et l'Europe s'uniront.
Crateros ve Antigonus batı Asya'da.
Cratère et Antigone en Asie occidentale.
Bunca zamandan sonra, hastalıklı suçlamalarıyla hakir gördüğümüz Asya halklarına servetimizi vermek, ırkları karıştırmak ve uyum!
Et après tout ce temps, abandonner nos richesses à ceux que nous méprisions? Le mélange des races, une harmonie?
BitterMoon Bayanlar baylar, şu anda, İstanbul'un başka bir büyük sembolüne yaklaşıyoruz. Avrupa ile Asya'yı birleştiren Boğaziçi Köprüsü.
Mesdames et Messieurs, nous approchons d'un autre symbole d'Istanbul, un des ponts les plus célèbres en Turquie, celui du Bosphore, reliant l'Europe et l'Asie.
Bush'un babası, 2 yıl daha Carlyle'nin Asya yönetiminde danışmanlığa devam etti.
Le père de Bush resta néanmoins consultant... pour la branche Asie de Carlyle pendant encore deux ans.
Amaç ne Avrasya, ne Orta Doğu, ne de Doğu Asya'yı yenmektir. Tek amaç, toplumun mevcut düzenini sürdürmek ve sağlamlaştırmaktır. "
Et son but n'est pas la victoire sur le Moyen-Orient ou l'Asie, mais de garder la structure de la société intacte. "