Atıs Çeviri Fransızca
17,593 parallel translation
Ama numarayı takip edemiyorlarmış kullan-at telefonmuş.
Mais ils n'ont pas pu traquer le numéro, c'est un téléphone jetable.
Bu çizimi 4. sınıfta McAllister'dan atıldığında benim için yapmıştın.
Voilà le dessin vous avez fait pour moi quand vous avez été expulsé McAllister en quatrième année.
Atış yapıldı.
Il frappe dans la balle.
Atışı Frontera yapacak.
Frontera devra gagner celui-ci avec son bras.
Bebeğin kalp atış hızı 145.
Fréquence cardiaque du bébé à 145.
Noel Baba için atıştırmalık, Rudolph için havuç hazırlamalısın.
Tu prépares un goûter pour le père Noël et tu dois avoir une carotte pour Rudolph.
Durum kötü. Kalp atışı iyi değil.
Son rythme cardiaque n'est pas bon.
Kalp atış hızı 200.
Rythme à 200.
Kalp atış hızı 180.
Rythme cardiaque à 180.
- Kalp atışı düştü. - 12 kanallı elektrokardiyografi getir hemen.
La fréquence cardiaque descend. Trouve-moi un ECG à 12 dérivations.
Ama aynı zamanda dünyadaki sosyal anlamda en kısıtlayıcı yerlerden de birisi. Bu da ülkeden atılmayı kolay hale getiriyor.
Mais c'est aussi un des endroits les plus socialement restrictifs du monde... ce qui rend d'autant plus simple le fait d'en être éjecté.
- Kullan at telefonlardanmış.
Le téléphone est un jetable.
Elbette uzun menzili ve hassas atışı seviyorsanız.
Sauf bien sûr, vous ne l'aimez longue portée, le tir de précision.
- Tansiyon sınırda. 9'a 6. Kalp atışı 80.
C'était la première blessure de leur tournée.
- Kalp atışım nasıl? - 210.
C'est juste une zone fortement vascularisée.
Kalp krizi öncesi bu kalp atış hızı kardiyak dokuyu stresten dolayı aşırı zorlamış.
Dr Hudson, mon père! Il a commencé à tousser sans raison.
Bay Reddington'un kullan-at telefonundan izi bulunmak istenmiş. Davis Creek dışında bir yerdeler.
La recherche a localisé le téléphone jetable de M. Reddington dans un lieu en bordure de David Creek.
O zaman vücudu buradan aşağıya atılmış.
Donc son corps a été jeté là-bas.
Belki hücreye atılırsan hararet yapmış beynin biraz soğu- -
Laisse-le te tabasser, ça te calmera!
9 mm'lik Beretta mermisi. Tabanca, Queen'deki Honolulu Ateşli Silahlar Atış Alanı'na kayıtlıymış.
J'ai un éclat d'un Beretta 9mm enregistré aux armes à feu de Range sur Queen de Honolulu.
Atış alanına hep giderim.
J'ai tout le temps cette arme à portée de main
Atış alanını kütüphane gibi kullanman hoşuma gitti.
J'aime comment tu utilises le rayon d'armes comme une librairie.
Zarf, posta damgası basılmış halde bu adrese 7 Ekim 1980'de ulaşmış ve sonra atılmış daha sonra da birisi tekrar almış ve çöp alanına göndermiş.
Elle est arrivée à cette adresse timbrée du 7 octobre 1980. Elle a été jetée, puis ramassée, puis amenée à la décharge.
Eddie Ross'un atılmış video oyunlarını araması muhtemelen öncelikler listenizde en alt sıralarda yer alıyordur.
La chasse aux jeux vidéo égarés d'Eddie Ross ne doit pas faire partie de vos priorités.
- Hazır mısın, atıcı?
- T'es prête, pauvre cruche?
Kalp atış hızı 112.
Rythme cardiaque 112.
Demek ki nerede öldürüldüyse oradan arabanın arkasına atılmış ve yakılmak üzere başka bir yere götürülmüş.
Où qu'elle ait été tuée, on l'a jetée à l'arrière de la RAV4 et conduite quelque part pour être brûlée.
Sırf bu yüzden onun kanını temin edip polisler bulsun ve cinayetten suçsuz yere hapse atılsın diye o kanı evine yerleştirecek kadar utanıp öfkelenmiş miydiniz?
Cela vous a-t-il causé assez de gêne et de stress pour cacher du sang sur les lieux du crime et accuser à tort M. Avery de meurtre?
Hazır Steven Avery ile ilgili yazdığınız raporlardan bahsetmişken şu telefon, hani başka bir emniyet teşkilatından bir dedektifin arayıp size yanlış adamın hapse atılmış olabileceğini söylediği telefon görüşmesi?
Puisqu'on parle de Steven Avery et des rapports de police... ce fameux appel téléphonique où le détective d'un autre comté vous a dit que vous teniez la mauvaise personne... Celui-là... Oui?
Kaç defa yanlış kişinin hapse atıldığını öne süren başka bir polis memurundan telefon aldınız?
Combien d'appels avez-vous reçus d'un autre agent de police suggérant que vous tenez le mauvais coupable?
Hürriyetten yoksun kılma suçlaması, Brendan Dassey tarafından ortaya atılan ve televizyonu açık olan herkesin, devletin savcılarının ağzından dinlediği dayanaksız, yanlış ve ispatlanamamış iddialardan geriye kalan son kalıntı.
La séquestration est le dernier vestige des accusations infondées, inexactes, non corroborées de Brendan Dassey diffusées par l'accusation à tous ceux qui ont allumé la télé ce soir-là, mettant en péril le droit de Steven à un procès juste,
Yapılan başvuruların ve savcılık dosyasının nüshaları elimize geçtiğinde yer yer çok yanlış adımlar atıldığını fark ettik.
Quand le procureur nous a envoyé des copies des motions et des dossiers, nous nous sommes rendu compte qu'il y avait de gros manquements. AVOCATS DE BRENDAN
- Görünen o ki, harika bir atış yapmışsın.
- On dirait que vous tirez plutôt bien.
Sadece bir göz atın. Doğru bir formül.
S'il-vous-plaît, regardez-la, Monsieur, elle est correcte.
- Kahrolası bir yarış atı değil ki.
Oui, sauf qu'il n'est pas un cheval de course.
- Duşu, banyoya tercih ettiğin, süper kahraman olmasa bile favori kahramanının Pac-Man olduğu, hem miyop hem hipermetrop olduğun, sırtüstü yattığın, mehtabı gün batımına yeğlediğin, rakunlardan korktuğun, kadın basketbolunu sevdiğin, donunu ütülediğin, baro sınavında 3. olduğun, Amerikan peyniri yiyip, çedarı sevdiğin, beyzbolda atıcı kuralına karşı olduğun, ahirete inandığın ve 19 yaşına kadar keman çaldığın bilgileri dışında.
Tu préfères les douches aux bains, Pac-Man est ton non-superhéros préféré, hypermétrope et myope, supinateur, pleine lune, peur des ratons laveurs, basket féminin, boxers repassés, juriste, t'aimes le cheddar, anti-batteur désigné, pro-réincarnation, et violon jusqu'à 19 ans.
Ve bölgesel raketbol şampiyonusun. Solaksın, iyi atıcısın.
Et champion de racquetball, gaucher, bon serveur.
- Atışınız gerçekten iyi, efendim.
- Très belles passes.
Savurma atışı!
Un lancer frappé!
- İki yıl önce birkaç darp nedeniyle ordudan atılmış.
- Il y a deux ans, on l'a renvoyé pour violences.
Pekala. Atış serbest!
D'accord.
- İyi atıcısın.
- Vous êtes bon.
Otelin tamamı geri dönüşümlüdür ve kullanılmış insan atıklarından oluşmaktadır.
L'hôtel est biodégradable, construit en excréments recyclés.
Bana şu güzel Magnum bakışını at.
Montre-moi ton look sublime.
Aslında durumu iyi sayılır. Mugatu biraz atıştırmalık ayarlamış. Önünde domuz yağına benzer bir şey ve peynirli pasta falan var.
C'est plutôt sympa, Mugatu a prévu des en-cas, il y a... une fontaine à saindoux, des gâteaux, et aussi des pâtes.
Yarın ağzına naneli şeker atıver de kokudan ölmeyeyim.
S'il te plaît, demain prends un Tic Tac.
Çok fazla atış yapamayız, bu yüzden isabet ettirin.
On ne va pas pouvoir tirer beaucoup de coups, donc utilisez-les bien.
Ablamın atı kaybolur.
Le cheval de ma sœur disparaît.
Bana şu bakışı at.
{ \ 1cH00ffff } Fais voir tes yeux.
Ben... 1943'te üstünüze bir bomba atılmış.
Je ne... Une bombe est tombée sur vous en 1943.
Bebeğinizin kalp atışı.
Le cœur de votre bébé.