Aç değilim Çeviri Fransızca
2,239 parallel translation
Aç değilim.
Je n'ai pas faim.
Aç değilim.
J'ai pas faim.
- Aç değilim.
- Je n'ai pas faim.
Aç değilim.
Euh, je n'ai pas faim.
- Aç değilim.
- J'ai pas faim.
- Ben pek aç değilim aslında.
- Vous savez, je n'ai pas très faim.
Çok aç değilim.
Je n'ai pas très faim.
Hayatımda ilk kez aç değilim.
C'est la première fois de ma vie que je n'ai pas faim.
- İstemem, aç değilim.
- Non, je n'ai pas faim.
Aç değilim.
- Je n'ai pas faim.
Cidden hiç aç değilim..
Je n'ai pas du tout faim.
Aç değilim. Başka ilaca da ihtiyacım yok Beni rahat bırakın.
Je n'ai pas faim, ni besoin de médicaments.
Aç değilim.
Oui, mais j'ai pas faim.
Aç değilim. Pekala beni yakaladın.
- Okay, je suis prise.
Aç değilim. Hoşça kal.
J'ai pas faim!
- Evet, daha fazla aç değilim.
- Yeah, je n'ai plus faim maintenant.
Hayır henüz aç değilim...
Non, j'ai pas encore faim.
Sadece aç değilim.
J'ai pas faim, c'est tout.
Sana aç değilim, dedim.
J'ai dit que j'avais pas faim.
- Çok aç değilim bugün.
- J'ai pas trop faim aujourd'hui.
Teşekkürler, ama aç değilim.
Merci, mais je n'ai pas faim.
Biliyor musun, aç değilim sanırım.
Je vais m'en passer. Je suis fatiguée.
Ama aç değilim. Hadi ama.
- Je n'ai pas vraiment faim.
O kadar aç değilim.
Tu n'as rien mangé.
Hiç kimseye karşı açık yürekli değilim.
Je ne m'ouvre pas à qui que ce soit.
Ben acının büyük bir hayranı değilim.
Je ne suis pas fou du piquant.
Çok gülümseyen bir insan değilim. Bu aralar da gülmeye çalışınca acıyor.
Je ne souris pas souvent, et récemment quand j'essaye, ça fait mal.
Aç da kulağını dinle : Ben kimsenin oyuncağı değilim!
Je suis ici pour te dire que je ne suis pas une femme jouet.
Yine de bu açılmaya neyin sebep olduğunu anlamış değilim.
Je comprends pas comment ça a pu se rouvrir.
Hiç aç değilim, çocuklar yesin.
Je n'ai pas faim. Donne aux enfants.
Bak, sana açıklama yapmak zorunda değilim.
Je n'ai pas à me justifier devant vous, vous savez.
Ve ne yaparım bilemiyorum. Açıkçası bunun bir çaresinin olup olmadığına emin değilim.
Et je ne sais pas quoi faire, je ne suis pas sûr qu'il y ait une solution.
Oldukça açık bir şekilde bununla mücadele edeceğime emin değilim.
Et franchement, je ne pense pas m'y opposer.
Burada oturup kadının kendini ona acındırmasını seyredecek değilim.
Je peux pas le voir se faire embobiner sans rien faire.
Annen olabilmem için teknik açısından yeterince yaşlı olabilirim ama ben "Bayan" değilim.
J'aurais pu être ta mère... mais il faut pas exagérer.
Açıkçası ben bir aziz değilim.
Écoutez, honnêtement, je n'ai pas été un saint.
- Sana açıklama yapmak zorunda değilim Kyle.
- Je n'ai pas à me justifier, Kyle.
Ama şu konuya açıklık getirelim, onu âşık değilim tamam mı?
Mais soyons clair. Je ne l'aime pas. OK?
Açıkça görülüyorki, ben herkesin yoluna çıkıp saçmalayan birinden daha fazlası değilim. Buyur, devam et.
Je ne suis qu'une petite vieille, qui empêche les autres de s'amuser.
Aç değilim ama yine de teşekkürler.
J'ai pas faim.
Hala aç değilim.
Toujours pas faim.
Dünya çok acımasız. Yeter derecede cesur değilim.
Le monde est dur, j'ai pas le courage.
Lee acımasız olduğumu düşünüyor. Ama değilim, burada değil, yüreğimde değil.
Lee me trouve cruel, mais c'est faux, mon cœur ne l'est pas.
Ben aç değilim.
J'ai pas faim.
Belki de yeteri kaçar açık değilim.
Peut-être ne suis-je pas assez clair.
Aç bile değilim.
Je n'ai même plus faim.
- Ben aç değilim.
- Non.
Sanırım seni bu açıdan görmeye alışkın değilim.
Je dois juste ne pas être habituée à te voir de ce point de vue.
Açık konuşayım, kararlarımın eleştirilmesine alışık değilim.
Je vais être honnête. Je ne suis pas habitué à être supervisé.
Bunların hiçbirisi değilim. Belki biraz aç olabilirim.
Peut être affamée.
acınacak birisi değilim.
Je ne suis pas pathétique.