Açılmıyor Çeviri Fransızca
484 parallel translation
Acelen ne? Gemi yarından önce denize açılmıyor.
Rien ne presse, il n'appareille que demain.
Perdelerim hep açılmıyor mu?
Si c'était cent fois plus, je réglerais.
Burada gizli bir kapı bile var, hiçbir yere açılmıyor ama.
Il y a même une trappe qui mène on ne sait où.
- Pat, pencereler açılmıyor.
- Les fenêtres ne s'ouvrent pas.
Pencere. Açılmıyor!
La fenêtre ne s'ouvre pas!
Barlar sabah 8'den önce açılmıyor.
Les bars n'ouvrent qu'à 8 heures.
Oh, Janet, açılmıyor
Seigneur Dieu! Je peux l'ouvrir de ce côté?
Açılmıyor.
Impossible de l'ouvrir.
Bu kapı neden açılmıyor?
Difficile à ouvrir.
Açılmıyor mu? - Çıkamıyor musun?
Vous ne pouvez pas sortir?
Açılmıyor!
- Ca ne s'ouvre pas!
- Açılmıyor.
- Ça s'ouvre pas.
- Lanet şey açılmıyor.
- Ca ouvre pas.
Lindsey, çamaşır odasındayım! Kapı açılmıyor!
La porte de la buanderie est coincée.
Açılmıyor!
- Elle ne s'ouvre pas!
Paraşütü açılmıyor dostum.
Son parachute ne s'ouvre pas.
Kancası açılmıyor.
Il ne peut pas baisser son crochet.
Otobüs kalabalık ve pencereler açılmıyor.
Le bus est bondé, et les fenêtres ne s'ouvrent pas.
Kapım açılmıyor.
Ma porte ne s'ouvre pas.
Kapı açılmıyor.
Pas de réponse.
Bu kapı neden açılmıyor?
Pourquoi cette porte est-elle bloquée?
Yeni arabalarda ön cam açılmıyor.
Les pare-brise ne s'ouvrent plus
Açılmıyor.
Elle ne peut pas être ouverte.
Babanın paraşütü açılmıyor galiba.
Le parachute n'a pas l'air de s'ouvrir.
Ne sebeple şu şey açılmıyor?
Pour quelle raison ne l'a-t-on pas ouvert?
David, kapı açılmıyor.
David, la porte est coincée.
Işık açılmıyor!
- Ça ne marche pas.
Ama açılmıyor.
Elle ne s'ouvre pas.
Kahrolasıca şey açılmıyor.
Cette merde s'ouvre pas!
Motoru iyi ama kapıların yarısı açılmıyor.
Le moteur est O.K., mais la moitié des portes ne s'ouvrent pas.
- Açılmıyor!
- Ça s'ouvre pas!
Açılmıyor.
Ça ne s'ouvre pas.
Açılmıyor, Jim.
Ça ne veut pas s'ouvrir, Jim.
Açılmıyor.
ca ne veut pas s'ouvrir.
- Açılmıyor.
- ca s'ouvre pas.
Bastırılmış öfke ve kederim açığa çıkmaya başlıyor.
Construit de colère et de chagrin.
Neden açılmıyor bu?
le verrou!
Şimdiye kadar yapılmış en büyük gemiye binmek için 1.000 dolar ödüyorum ve sonra birileri gemide bir delik açıyor.
1 000 dollars pour être à bord, et quelqu'un fait un trou dedans.
Trenin pencereleri açılmıyor ki.
Fenêtres closes?
Kabaca anlatılmış, ama nedenini açıklıyor.
Un peu approximatif bien sûr, mais ça résume la chose.
Maçı sarışın, hafif tepesi açılmış Charlton başlatıyor.
C'est le blond Charlton qui engage.
Lanet olası kapı açılmıyor!
Cette porte ne s'ouvre pas!
Bunu duyduğunda bir şalter açılmış gibi oluyor ve onların istediği her şeyi ya yapıyor ya da söylüyorsun.
Quand tu l'entends, la mécanique s'enclenche. Tu fais ce qu'ils veulent.
Açılmıyor.
- Ça ne s'ouvre pas.
Birkaç gündür orada öylece yatıyor olmalı, diğer kızlar gıbı yaralanmış, boynunda açılmış yarıklar.
Elle doit être étendue là depuis quelques jours.. mutilée comme les autres.. avec des plaies béantes au cou.
Bütün gece Ibsen'de aç aç oturmak insanı öldürebilir. Bahar Bayramı'na katıldık diye ailemiz bize darılmıştı, hatırlıyor musun?
Tu te souviens de la colère de nos parents après notre défilé du 1er mai?
Yeni buluşlar onlara açıklanmıyor ve yayılmıyordu
Les découvertes ne font l'objet d'aucune vulgarisation.
Sen şimdiye kadar yazılmış en üstün programsın. - İnatçı ve acımasızsın. Hatırlıyor musun?
- Tu es le meilleur programme conçu.
Bence Sam, kalpsiz, düşüncesiz, ağzı açık aptalın biri ve o buna katılmıyor. Eninde sonunda yola gelecektir.
Je pense que c'est un abruti sans cœur et un dégonflé, et il n'est pas d'accord.
- Açılmıyor Tracy.
- Ça ne bouge pas.
Salon 10 : 00'a kadar açılmıyor.
- Le gymnase n'ouvre... qu'à 10h.