Aında Çeviri Fransızca
107,526 parallel translation
Ama ondan birkaç yıl sonra... Billy Koenig adında cesur bir ajan bana buranın konumunu verebilmek için canından oldu.
Mais il y a deux ans, un agent courageux appelé Billy Koenig a donné sa vie pour m'en révéler l'emplacement.
Deniz kenarında cenaze töreni yaptık.
On l'a enterré près de la mer.
Rus'un, Baltık denizindeki bir sondaj kulesinin altında üssü var.
Le Russe a une base sous une plateforme de forage, dans la mer Baltique.
Orada yazanlara çok aldırış etmesen iyi olur aslında.
Franchement, tu ne devrais vraiment pas prêter trop attention à ce qu'il y a là-dedans.
Bu taş yığının altında bir çocuk var.
Il y a un gosse enterré sous cette pile de rochers.
Burada sen sadece Aida'nın Fitz'in etrafında dönmen için yazdığı bir koddan ibaretsin.
Ici vous êtes un simple codage qu'Aida a légèrement modifié pour que vous restiez près de Fitz.
Vatansever adında bir nainsanın sivilleri öldürdüğünü söyledi.
On vous a dit qu'un Inhumain surnommé le Patriote avait tué des civils.
Radcliffe arka kapının meydan çeşmesinde olduğunu söylemişti. Ürkütücü bir çelik fabrikasında değil.
Radcliffe a dit que le portail se trouvait dans une fontaine, pas dans une aciérie désaffectée.
Burada birkaç tane komik satır varmış aslında.
En fait, il y a quelques passages marrants là-dedans.
Evet ama orada 10 yaşında.
Oui, mais là-dedans, elle a 10 ans.
Bunu bir balığa bakarak mı söyledin yoksa S.H.I.E.L.D. brifingi sırasında mı öğrendin?
Tu le déduis du poisson qu'on a vu, ou tu l'as appris dans un briefing du S.H.I.E.L.D.?
Bu toprağın altında petrol var. Ben de onu çıkartacağım. Gerekirse üçümüz kazma kürekle girişip Hades'i görene kadar kazacağız.
Il y a du pétrole dans ce sol, et j'ai bien l'intention de le puiser, même si pour cela nous devons creuser par nous-mêmes avec une pioche et une pelle, comprenez-le!
Sınırın kenarında karanlıkta ayrıldık.
On a été séparés dans l'obscurité, de ce côté de la frontière.
Aslında sizinle daha önce tanıştık.
En fait, on a déjà fait connaissance.
Deniz kitabında öyle yazıyor.
C'est œ que Deniz a écrit dans son livre.
Deniz kitabında senin öldüğünü yazmış.
Deniz a écrit dans son livre que tu étais mon.
Şehrin semalarında dalgalanan bayrağımızda artık sadece iki yıldız var.
Et le drapeau qui flotte sur cette ville n'a plus que deux étoiles.
Ardında hiçbir şey bırakmadı.
Elle n'a rien laissé derrière elle.
Angela kahvaltısını tamamladığında onu kucağıma almaya çalışırken o kız, o nankör kız elimi kapıverdi.
Angela avait fini son repas, j'ai voulu la prendre. Et cette fille, cette ingrate, m'a mordue.
Elbisemin yakasında ruj izi kalmış.
Elle a laissé du maquillage sur le col de ma cape.
Sağ kolunda kırmızı doğum izi var. Dirseğinin hemen altında.
" Il a une tâche de naissance, juste sous le coude droit.
Bu konu üzerinde düşüneceğini söyledi. Ama sonrasında bir şey söylemedi ve söyleyeceğinden de şüpheliyim.
Il m'a dit qu'il y penserait, mais il ne m'a encore rien dit et je ne sais pas si je l'aurai.
Donna yönetimde bir koltuk istedi, ben de ona bir tane verdim. Çünkü benim için çalışırken, arkamı kolladı, ve bana karşı gelen herkesi öldürürdü. Senin için çalıştığında da aynı şeyi senin için yaptı.
Donna a demandé un siège au conseil, et j'ai dit oui car, quand elle bossait pour moi, elle protégeait mes arrières, et massacrait tous ceux qui s'en prenaient à moi, et quand elle bossait pour toi, elle faisait la même chose.
Sana verilen bu büyük şansın farkında mısın?
Vous ne voyez pas l'opportunité qu'on vous a offerte?
Ama sonrasında aynı teklif tekrar söz konusu oldu.
Mais mon accord a été remis sur la table.
Şimdiye dek kimsenin kendisini uzaklaştıran kişinin karşısında mülakat vermek zorunda kalmamış olmasındandır belki.
Car aucun candidat n'a jamais eu à se défendre devant la personne qui l'a exclu.
Ayrıca senin yaptığı anlaşma hakkında konuşma yetkin yok.
Et vous n'êtes pas qualifié pour parler du marché qu'il a passé.
Düne kadar birlikte elli saat geçirdik ve tamamında senin hakkında konuştuk.
Jusqu'à hier nous avions passé 50 heures ensemble, et on a passé la plupart du temps à parler de toi.
Tony Randall ilk kez yetmiş yedi yaşında baba olmuştu.
Tony Randall a eu son premier enfant a 77 ans.
- O halde neden kayıt sırasında yalan bilgi verdiğini düşünüyorlar?
Pourquoi pensent-ils qu'elle a menti dans sa déclaration?
Çünkü henüz duyurulmadı ama şu anda karşında Pearson Specter Litt'in yeni kıdemli ortağı var.
C'est parce que cela n'a pas encore été annoncé, mais tu es en face du nouvel associé senior de Pearson Specter Litt.
Hayır Bay Ross, önceliğimiz yaptığımız sözleşmelere göre hareket etmek. Başvuruda yalan söylemiş bir kişiye bile ödemesini yapacak olsak sonrasında elimizde çalışacak şirket falan kalmazdı.
Notre politique est de respecter à la lettre nos contrats, et si nous laissons une personne qui a menti sur sa déclaration s'en sortir, on aurait fait faillite.
- Davanın iptali talebiniz reddedilmiştir Bay Ackerman. Ancak geçmişinizin davayla ilişkili olduğunu düşünüyorum Bay Ross. Yani karşı taraf duruşma sırasında bundan bahsederse engellemeyeceğim.
- Votre demande de renvoi est rejetée, mais je suis disposé a accepté que votre passé est pertinent dans ce dossier, ce qui signifie que s'il veut aller jusqu'au procès, je ne l'en empêcherai pas.
Biliyorum, fakat hakim onun tarafında ve jüriyi de kendi tarafına çekmeye çalışacak.
Je sais, mais il a mis le juge dans sa poche, et il fera pareil avec le jury, Même mon client me fait à peine confiance.
- Artık değilim çünkü bana getirdiği son gizemli adam anlaşmamız hakkında hiç bir bilginin açığa çıkmayacağını söyledi.
- Plus maintenant... Parce que le dernier homme mystère qu'elle m'a amené a dit que notre arrangement resterait privé.
39 yaşında üç çocuk annesi bir kadın, bir araba kazasında hayatını kaybetti.
Une mère de 3 enfants a été tuée dans un accident de voiture, et elle avait 39 ans.
Offred de... seçimini takdir ettiğimizin farkında.
Defred connaît notre gratitude pour le choix qu'elle a fait.
Burasıyla sınır arasında bir sürü devriye var.
Il y a plein de patrouilles jusqu'à la frontière.
Jigolon Reg'in mesajında sana iyi bakıldığı yazıyordu.
On a vu un texto de ton gigolo, Reg, disant qu'on s'occupait de toi.
Ayrıca babam 63 yaşında ve epilasyon yapıyor.
Et il a 63 ans et se rase les parties.
" D Bloğu'ndan Mahkum Rosado vücudunun % 80'inde yüzeysel yanıklarla akan duşun altında cansız bulundu.
" Le détenu Rosado du dortoir D a été découvert inconscient sous la douche avec 80 % du corps brûlé au 3e degré.
Neyse, The Big Bust-Out 5'te Sapphire adında acayip seksi bir siyahi hatun var.
Bref, dans le film, il y a une Black super canon qui s'appelle Sapphire.
Aslında Supergirl'ün geçen gece durdurduğu... mücevher soygununa içerden bir bakış.
C'est en fait un regard intérieur sur les cambriolages de bijoux que Supergirl a stoppé la nuit dernière.
O çok iyi iş çıkarıyor ve ben... yanılıyor muyum yoksa hırsızları yakalayan aslında Guardian değil miydi?
Ai-je tord ou le Gardien n'a t'il pas en fait attrapé les voleurs?
Venn diyagramında önem verdiğim şeyler, işte kahve, işte kurabiye,... cennetten gelen kudret helvası beni güç bela sadece güç bela ölümlü belalara bağlı tutuyor.
Dans le diagramme de Venn des choses qui m'importent, il y a le café et le danois. le nectar divin qui me tient à peine attaché au voile de mort.
Listendeki insanlar arasında bir bağlantı var.
Il y a un lien entre les personnes sur la liste.
Aslında, bir arkadaşım bize bundan bahsetti.
C'est une amie à moi qui m'en a parlé.
Nasıl doğru bir seçenek olmadığında bile doğru seçimi yapıyorsun?
Comment fais-tu le bon choix même quand il n'y en a pas?
- Doctor Mid-Nite'ı 3000 yılında bulduk.
On a trouvé Dr Mid-Nite en 3000.
Obsidian, JSA'nın 1956 yılında Leipzig'e yaptığı bir yolculuktan sonra ortadan kaybolduğunu söylemişti.
Obsidian m'a dit que la SJA a disparu après un voyage à Leipzig en 1956.
Camelot, sizi ihtiyaç anında çağırıyor.
Camelot a besoin de vous.