English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ A ] / Aşkım

Aşkım Çeviri Fransızca

14,133 parallel translation
Oh, aşkım benim.
Mon amour.
Yıldönümün kutlu olsun aşkım.
Joyeux anniversaire mon amour.
İyiyim aşkım, iyiyim.
Ça va, mon amour. Je vais bien.
Ona ilk aşkım Greta ismini vereceğim.
Je vais l'appeler Greta, comme mon premier amour.
Bu yüzük de aşkımız gibi paha biçilemez ve sonsuza kadar kalacak.
Cette bague est inestimable et éternelle, comme notre amour.
Ama sonunda aşkımızda, o mektup gibi kül oldu gitti.
Mais, au final, notre amour, comme la lettre, est tombé en ruines.
Aşkımızı saklamamıza gerek kalmayacağını biliyorum babamdan, ağabeyimden, hiç kimseden.
je sais que nous n'aurions plus à cacher notre amour... Plus à mon père, mon frère, plus à personne.
Merhaba, aşkım.
Bonjour, mon amour.
Yakında uyanacaksın aşkım.
Tu te réveilleras bientôt, mon amour.
Aşkım.
Mon amour.
- Bana gel aşkım.
- Viens à moi, mon amour!
Artık Lord Trash'in kalbini sen çalıştıramaz mısın aşkım?
Et là, mon amour, ne pourrais-tu pas faire battre le cœur de Lord Trash?
Merhaba, aşkım.
Bonjour, mon tendre amour.
Ama endişelenme, aşkım.
Mais ne t'inquiète pas, mon amour.
Yani endişelenme, aşkım.
Alors ne t'inquiète pas, mon amour.
Sen git, aşkım.
Vas-y, chérie.
Saçma, aşkım.
Absurde, mon amour.
Etki altında bir asrı kaybettik, aşkım... ve bazılarımız daha fazlasını kaybetti.
Nous avons perdu un siècle avec cette contrainte, mon amour, et certains d'entre nous ont perdu beaucoup plus.
- Eminim çok güzelsindir aşkım.
Je suis sûre que tu es belle, mon amour.
Dışarıda hayat kötü aşkım.
Ça se présente mal, ma belle.
Ona göre ona olan aşkım gözümü kör etmiş, onun kusurlarını göremiyormuşum.
Selon elle je suis trop aveuglée par ses charmes pour voir ses défauts.
Bence muhteşem bir sürpriz için buradalar, değil mi aşkım?
Je les pense partantes pour une magnifique surprise, - pas toi, mon amour?
Bu bizim aşkımızı temsil etmiyor Julian'ın bizi manipule etme yeteneğini yansıtıyor.
Ça ne représente pas notre amour, mais le talent de Julian à nous manipuler.
Sen benim hayatımın mutlak aşkısın Lena Elizabeth Adams Foster.
Tu es l'amour de ma vie, Lena Elizabeth Adams Foster.
Peki ya inaç, sanat, aşk? Bunlar sadece birer rakam mı?
Mais qu'en est-il de la foi, de l'art, de l'amour?
- Siz ikiniz aşk kuşları mısınız bakalım?
Les deux tourtereaux sont en rencard?
Parçalandığın anın, ailenden ve aşkından vaz geçtiğin an olduğunu falan mı sanıyorsun. Önemli olan tek şey bu mu?
C'est ce qu'on fait quand on est brisé, quand on n'a plus ni famille ni amour, les seules choses qui comptent.
Yani oturup evimin her köşesini aşk notlarıyla doldurmasını mı beklemeliyim?
Je devrais attendre qu'elle laisse ses petites cartes dans ma maison?
Çocuklarımız için birlikteymişiz gibi davranmaktan bıktım artık. Seninle evlendim çünkü sen hayatımın aşkısın.
je suis marié avec toi car tu es l'amour de ma vie.
Robert, Tanrı aşkına bir şey yapmamız lazım.
Robert, nous devons faire quelque chose, bon sang.
Tanrı aşkına yardım et!
Par pitié. Aidez-moi!
Aşkına ihtiyacım var.
J'ai... besoin... de ton amour.
Gerçek aşk için yaptığın, yaptığın fedakârlıklar, - sırtını döndüğün para... - Tanrım.
Ce que tu as fait par amour, le vrai amour, les sacrifices, tout l'argent que tu as abandonné...
Yüzyıllar boyunca seni hayal ettim karanlık okyanustaki parlak ışığım umutsuzluğu benimkine benzeyen bir soy ve aşkı hayatımın hiç bir döneminde hissetmediğim bir neşe veren kişi.
Au cours des longs siècles, Je rêvais de toi ma lumière dans un océan d'obscurité, un vampire dont le désespoir reflétait le mien et dont l'amour me faisait ressentir une joie que j'ai pas ressenti depuis.
O benim hayatımın aşkı, canım.
Elle est l'amour de ma vie, ma chérie.
Ben Stefan'ın ilk aşkıydım.
J'ai été le premier amour de Stefan.
Hayatımın aşkıydı.
C'était l'amour de ma vie.
Valerie bana aşkınızdan bahsetmedi.
Valerie ne m'a jamais parlé de votre romance.
Bak, Jo hayatımın aşkı. Eğer % 1 işe yarama şansı bile varsa denemek zorundayım. Ne kadar delice ya da tehlikeli olduğu önemli değil.
Jo était l'amour de ma vie, et s'il n'y a même qu'1 % de chance que ceci fonctionne, je dois essayer, peu importe combien c'est fou ou dangereux parce que si je n'essaye pas, je vais passer le reste de ma vie
Ben Stefan'ın ilk aşkıydım.
J'ai été son premier amour.
Daha şimdi erkek arkadaşımı gününü ilk aşkıyla geçirmesi için yolladım.
J'ai envoyé mon petit-ami passer la journée avec son premier amour.
Ben söylemedim. Ama aşk hayatım hakkında endişelenmen çok şeker.
Non, mais c'est gentil de ta part de te préoccuper de ma vie amoureuse.
Bu adam benim hayatımın aşkı hak ettiğimi düşünmediğim adam uğruna savaştığım, beklediğim adam uğruna değişebileceğimi düşündüğüm adam.
C'est l'homme de ma vie, celui que je ne pensais pas mériter, celui pour qui je me suis battue, que j'ai attendu, celui pour qui j'ai pensé changer.
Ben Stefan'ın ilk aşkıydım.
Je fus le premier amour de la vie de Stefan.
Seninle hayatımın aşkı Julian arasında bir seçim yapmamı istiyorsun.
Vous me demandez de choisir entre vous et Julian. l'amour de ma vie.
Bütün planlarımı askıya aldım sırf o adam solucan saysın diye tabii sen yemek pişirmekle meşgulsen başka.
Vous savez, je suis parti tout mon calendrier afin que nous puissions faire que les vers de comptage de type... Sauf si vous êtes trop occupé à la cuisson.
Sonra da soğukkanlılıkla ailemden birini öldürmeye çalıştı sonra da hayatımın aşkını yakıp kül etmeye çalıştı.
Puis elle a essayé de tuer un membre de ma famille de sang-froid et a tenté de l'incinérer amour de ma vie.
Benim aşk, ben yine ayaklarımın üzerinde olması gerekir.
Mon amour, je besoin d'être sur mes pieds.
Ben de, o annemin hayatımın aşkı olduğunu biliyorum Elena'nın hayatı bağlantı Kai ikna Anne, Bonnie ile bu yüzden mutsuz olacağını Aşağıdaki 6 artı on yıllardır.
Maman, qui a convaincu Kai pour lier la vie d'Elena avec Bonnie donc je serais malheureux pour les prochaines décennies 6-plus.
- Hayatımın aşkıydı.
- C'était l'amour de ma vie.
"Fakat gençlik sürebilirdi ve aşk hala çoğalabilir, eğlencenin zamanı olmazdı hiç, yaşı da, o zaman bu sevinçleri taşıyabilirdi aklım seninle yaşamak ve senin aşkın olmak için."
"Que puisse la jeunesse durer et l'amour s'élever, " joie sans fin, vieillesse clémente, "puis ces délices de mon esprit puissent s'émouvoir pour vivre avec vous et être votre amour."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]