English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Backgammon

Backgammon Çeviri Fransızca

109 parallel translation
Jerry ve ben tavla oynuyorduk.
Jerry et moi jouions au backgammon.
Ne yapıyor dersin? Kendi kendine tavla mı oynuyor?
Il y joue au backgammon tout seul, ou quoi?
Terry hâlâ aynı mı?
Terry vous bat encore au backgammon?
- Daha önce backgammon oynamış...
– Le backgammon... – Pas le backgammon, le tavli.
- Backgammon değil, tavla. - Ne fark eder?
– Quelle est la différence?
Backgammon.
Backgammon!
- Tavlada bizim için fazla iyisiniz.
KHAN : Vous êtes trop fort pour nous au backgammon.
Tavlada Asya'nın yarısını arkadaşımıza borçlandık.
Nous avons perdu la moitié de l'Asie au profit de notre ami au backgammon.
Karavanınız üzerine tavla oynuyorlar.
Ils jouent votre caravane au backgammon.
Sen vermeseydin bile, yaşlı adam onu tavlada kazanırdı.
Si vous ne l'aviez pas fait, le vieil homme l'aurait gagnée au backgammon.
Tavla oynadım, Scrabble bile oynadım şu çocuklarla...
J'ai joué au backgammon et au Scrabble avec eux.
Tavla oynar mısın, Gillian? Tabi.
- Vous jouez au backgammon?
Sörf yapmaktan, tavladan, ağlamaktan korkmayan erkeklerden hoşlanıyorum.
J'aime le surf, le backgammon et les hommes qui n'ont pas peur de pleurer.
- Akşam otelin gazinosunda tavla oynar.
- Il joue au backgammon à l'hôtel.
- Satranç ya da tavla gibi?
- comme les échecs et le backgammon?
- Bunu mu? Hayır.
Au backgammon?
Yarın uzun bir gün olacak. Bu akşam işten sonra tavla oynamaya gideceğim.
J'ai une longue journée et je joue au backgammon ce soir.
- Bu akşam tavla oynamaya mı?
- C'est ce soir, le backgammon?
- Bu akşam tavla oynuyor.
- II joue au backgammon ce soir.
Yarın akşam Doug'un tavla akşamı.
Demain soir, Doug joue au backgammon.
Tavla akşamın için hazırlanman gerekmiyor mu?
Ne devrais-tu pas te préparer pour ton backgammon?
Tavla oynadık. Hem de çıplak.
On a joué nus au backgammon.
- Mankenlerle çıplak tavla oynadın!
Jouer nu au backgammon avec des mannequins!
Tavla oynar mısınız, babacığım?
Voulez-vous jouer au backgammon, Père?
Wittgenstein'ın tavlada nasıl oyun bitirdiğini tartışıyorduk.
Nous discutions de Wittgenstein en jouant au backgammon.
Tavla oyunundan hemen sonra.
Quand on a joué au backgammon.
- Tavla da mı oynadık?
- On a joué au backgammon?
Tavla oynadık ve ben üç kere kazandım.
On a joué au backgammon, et j'ai gagné trois fois.
Tavla oynadık.
On a joué au backgammon.
Bunun yerine seninle ve Busmalis'le tavla mı oynayayım?
Ce serait mieux si je jouais au backgammon avec toi et Busmalis?
Ben sonra ona "Tavla oynayalım" dedim.
Alors je lui dis : "On joue au backgammon." Oui.
Hayır, işin en sinir yanı tavlada kaybettim.
Non, le plus chiant, c'est que j'ai perdu au backgammon.
Tavla dünyadaki en eski oyundur.
Le backgammon est le jeu le plus vieux du monde.
Bir tavla takımı ve... çapraz bulmaca kitabı aldım.
Je nous ai trouvé un jeu de backgammon et un livre de mots croisés.
Ben tavla sevmem.
Je n'aime pas le backgammon.
Bart, Bayan Krabappel ile tavla atmaya gidiyoruz.
Bart, moi et Mme Krappabelle, nous allons faire une partie de "Backgammon",
- Harika. Tavla oynamak ister misin?
- Cool, tu veux jouer au backgammon?
- Hayır. Ama seyyar tavlamı getirdim.
Non, mais j'ai apporté mon backgammon de voyage.
- Görünüşe göre tavla da var.
Le Backgammon, évidemment. Non.
Hayır. Tavla berbat.
Le Backgammon, c'est nul.
Tavlanın tek güzel bölümünü aldım ; "avla." Gerisini de ait olduğu çöplüğe gönderdim.
J'ai uniquement pris le meilleur du Backgammon, le "gammon", et j'ai laissé le reste dans la poubelle d'où il venait.
Kuş izleme, tavla, dart, küçükler beyzbol takımı yardımcı koçluğu. - Ben sadece...
Les oiseaux, le backgammon, les fléchettes, le poste d'entraîneur adjoint de base-ball?
Justin'e tavla seti aldım.
Un jeu de backgammon.
Atalım mı bir tavla?
Un Backgammon?
Tıpkı tavlada olduğu gibi, Brian.
C'est comme le backgammon, Brian.
Bana tavla oynamayı öğretebilirsin.
Tu pourrais m'apprendre le backgammon.
Yarın da tavla oynamaya başlarız.
On commencera le backgammon demain.
Ne oynamak istersin, tavla oynayalım mı?
- Un backgammon?
Tamam, bir deste kart var, satranç tahtası ve tavla takımı olduğunu sandığım bir şey var.
Bon, on a le jeu de cartes, on a l'échiquier. On a ce qui semble être un backgammon.
Tavla ve sigarasına rağmen denedim.
J'ai enduré le backgammon, les cigares.
- Tavla oynayabiliyor musun? - Tavlada ne?
On fait un backgammon?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]