Bagels Çeviri Fransızca
370 parallel translation
Evet millet, hatırlatmama izin verin. Geceleri simit yerim.
Laissez-moi vous rappeler, je mange des bagels la nuit...
Valencia bilir, gece simitlerimin hepsini bilir.
Valencia le sait. Elle sait tout de mes bagels nocturnes.
Bilirsiniz, pretzel, çubuk ekmek ve bageller yapanlardan.
Vous savez, les bretzels, les gressins et les bagels.
Benim ihtiyar için. Hep kendi somun dükkanı olsun isterdi.
Mon père rêve d'ouvrir une boutique de bagels.
- Ya ben iki numarayla vurulursam?
- Et si je me fais tuer? - 10000 $, ça en fait, des bagels.
- Adam tam eli çabuklardan.
- Cet homme est un voleur de bagels.
Washington'da adam gibi simit bile bulamazsın.
Et on ne sait pas faire les bagels à Washington!
Hanımların canı fena halde çörek ve dondurma çekmiş.
Les dames ont envie de bagels et de glaces.
Şey... bir düzine çörek, yarım kilo alabalık. Bir de, ne çeşit dondurmanız var?
Je voudrais... douze bagels, une livre de saumon fumé, et qu'avez-vous comme glaces?
Sevdiğin tütsülenmiş mozarella peyniri ve simit aldık.
Cette mozzarella fumée que tu aimes, une demi-douzaine de bagels.
Size iyi fiyat vereceğim, Başkan Koch, "Nasılım ama" diyen çikolatalı gazoz içen, simitle füme somon yiyen, Yahudi g... tü!
Je vous fais bon prix, maire Kochie! "Je m" en sors bien? "Boit son cacao-crème, bagels et saumon fumé, B" nai B " rith, connard de Juif!
Hatta köşedeki fırında yakaladık onları.
En fait, je crois les avoir repérés à la boutique de bagels au coin.
Biraz çörek ve balık söylerim. Hatta biraz da konyak. Sonra da güzel bir sohbet ederiz.
J'enverrai chercher des bagels, du saumon fumé, peut-être du cognac... et on bavardera tous bien gentiment.
Harika. "Küçük Tatlı ekmekler" den getireceğim.
J'amènerai des bagels.
Hayatım boyunce "küçük tatlı ekmek" leri bu şekilde yapan birini görmemiştim.
Je n'ai jamais vu des bagels traités de cette façon.
- Hayır, alelade bir çörek değil, NY çöreği bunlar.
- Non, pas de simples bagels. Des bagels de New York.
2 saat içinde Anchorage'a gidip dönmemin nedeni çörekler miydi yani?
Vous m'avez fait faire un aller-retour de 2 heures à Anchorage pour des bagels?
Belki bir fincan espresso için bir kafeye uğrardınız, New York Times'ın pazar baskısını ve, kahvaltı için taze ve sıcak bagel alırdınız.
Peut-être que vous iriez dans un petit café pour une tasse d'espresso, prendriez l'édition du dimanche du New York Times, et quelques bagels chauds pour le petit-déjeuner du lendemain.
Bageli nereden biliyorsun?
Comment vous connaissez les bagels?
Bu simitler çok güzel. Teşekkür ederim.
Ces bagels sont excellents.
Şey, simitler ve kahve için teşekkür etmek istiyorum.
Merci pour les bagels et le café.
... TV, somonlu sandviçler, ve ikiz mezarımızla?
- Notre télé, saumon et bagels... et nos tombes adjacentes.
Kahvaltı? - Kahvaltı isteyen var mı?
Qui veut des bagels?
Peki, sarkan ipleri ve şalvar kısmını düşünürsek... pantolonumun dikilmesi gerekiyor.
Les bagels et la tension sont savoureux, mais... je vais chez le tailleur.
- Evet, kahve... krem peynir ve çörek var.
- Oui, j'ai... du café, du fromage, des bagels.
Pastırmalı yumurta, çıtır simit, yağ, reçel ve büyük bir bardak kahve istiyorum.
Oeufs sur le plat, bacon croquant, bagels, beurre, confiture, piscine de café. Et que ça saute!
- H H Bagels'da olan.
- H H Bagels.
- Bagels mı? - Evet, bak.
- Des bagels?
- Üzümlü bagel.
Des bagels aux raisins.
- Bageller evde. - Selam.
Des bagels gratuits!
- Hayır, bu bagelleri ben yapmadım.
- J'ai pas fait ces bagels.
Bagel yok. Bagel yok.
Pas de bagels...
Dün gece bagel makinesine sabotaj yaptım.
J'ai saboté la machine à bagels.
Nasıl bagelleri beğendin mi şimdi?
Comment trouvez-vous vos bagels?
Ben ve Charlie bir yere davet edecektik. Ve bagel dükkânına girdik..
Charlie et moi, on voulait vous appeler et on est tombés sur le magasin de bagels.
Kurabiyeler nerede? Çıplak kafalar kurabiyeleri yedi mi yoksa?
Les skinheads ont mangé tous les bagels?
Her gece bir kamyon yakınımdaki fırıncıya çekiyor ve yer altı tanklarına bir ton un pompalıyor.
Tous les soirs, un camion s'arrête devant le magasin de bagels... et envoie de la farine au sous-sol.
Savannah'da bir çörek dükkanına yatırım yapmaya ikna etti beni. Çünkü orada iyi çörek yapılmadığına inanıyordu.
Il m'a fait acheter un magasin de Bagels parce qu'il n'y en avait pas à Savannah.
Soğanlı sandviç yapacak vaktim yok, o yüzden lütfen istemeyin, tamam mı?
Babe? Comme le cochon? Ah, j'ai pas le temps de faire vos bagels aux oignons.
Ekmeklerini yağlanmış ama kızartılmamış sever.
Elle aime ses bagels beurrés, mais pas grillés. - Ca alors!
Simitlerim bayatlamış donutlardan başka bir şey değil.
Nos bagels sont en fait des beignets périmés.
Burada yemekler nasıl?
Les bagels sont bons ici?
Artık yemek yiyemiyor.
Elle ne peut plus manger de bagels.
- "Filk" balığı. Somon balığı ve ekmek.
Saumon et bagels, j'adore.
Bayanlar, baylar bedava kahve, donut ve açma.
Mesdames et messieurs, café, bagels, viennoiseries et doughnuts gratuits pour tous.
Ben alırım!
J'apporte les bagels.
Seni neşelendirmek için halka ekmek getirdim.
Des bagels pour te remonter le moral.
- Çörek?
- Bagels?
- Yine de bagel yapabilir miyiz?
On peut faire des bagels?
Bagel yok, bagel yok, bagel yok, Bagel yok, bagel yok.
Pas de bagels!
- Halka ekmeğin var mı?
Tu as des bagels?