Bakanım Çeviri Fransızca
1,907 parallel translation
Bu sabah Savunma Bakanım Ellery Shipley'den Afganistan ve Irak'taki askerlerimiz için aşamalı bir çekilme programı hazırlamasını istedim.
Ce matin, j'ai demandé à mon secrétaire de la Défense, Ellery Shipley, Afin d'établir le calendrier du retrait gradué De nos troupes présentent en Afghanistan et en Iraq
Teşekkürler, bakanım.
Merci, Mme la ministre.
Sizinle çalışmak bir ayrıcalıktı bakanım.
Ce fut un privilège de travailler avec vous.
- Profesör daha iyi sayın bakanım.
- Professeur, c'est parfait, Reichsminister.
Alo, Bakanım, bu sabah ilginç telefonlar aldık.
Bonjour, Madame la Ministre.
Sayın bakanım, Dünya yörüngesindeki DSCS-3 dinleme uydularından biriyle teması kaybettik.
Mme la Secrétaire, on a perdu le contact avec un satellite DSCS-3 en orbite.
Sayın bakanım, yaratıktan alınan numuneleri incelemek üzere birçok uzman getirttik.
Nous avons fait analyser les échantillons par les spécialistes.
Sayın bakanım, bir bilim insanı olarak buna onay veremem.
En tant que scientifiques, nous nous y refusons.
Sakın bakanım, uzaktan kumandalı araçları gönderiyorlar.
Madame la Secrétaire, ils envoient les drones.
Sayın bakanım, General Quinn sizi toplantı odasında bekliyor.
Le général Quinn vous demande en salle de briefing.
- Sayın bakanım, lütfen. Oğlumu son bir kez görmeden burada ölmek istemiyorum.
- Mme la Secrétaire, je vous en prie, je ne veux pas mourir dans cette pièce sans revoir mon fils.
Sayın bakanım, domuzları eğitmeyi başardım...
" Monsieur, j'ai créé une race de supercochons
Sayın bakanım, affedersin, bu harika bir fikir ve bu konuya tekrar döneceğiz ama beni bir saniye dinler misiniz?
M. le Ministre, tout cela me semble très bien, nous y reviendrons, mais si vous voulez bien un instant.
Bakanım?
Monsieur le Ministre?
Hâlâ bir Enerji Bakanımız yok mu?
- On a un nouveau Secrétaire?
Onur konuğumuz Millî Eğitim Bakanımız,
Invités d'honneurs, Honorable Ministre de l'Éducation,
Jersey adasının Başbakan Yardımcısıyım. Ama aynı zamanda Hazine ve Kaynaklar Bakanıyım.
Premier ministre de l'île de Jersey et également ministre des Finances.
Yani hiç bir bakan geri adım atmıyor.
Enfin, ce qu'il en reste.
Bakan, şansımızı zorlamamızı istemiyor.
Il ne veut plus prendre de risques.
O kemirdiği kürdanı alıp bakanın purosuna sokacaktım. - Bu işi istemiyorsun o zaman.
J'aimerais lui prendre son cure-dent et le planter dans le cigare du SecNav.
Arada bir kalabalığın içine girip çıktığımda bana bakan birilerini yakalardım.
Mais parfois, en déambulant dans la foule, je croise un regard
Incheon Bakanının söylediğine göre istihbarat şefi ile görüşmeden önce imzaya ihtiyacımız olacakmış.
Le ministre d'Incheon a dit que nous devions avoir une autorisation... pour pouvoir rencontrer le Chef des Renseignements.
Ah unutmadan, Sayın Bakan'a selamlarımı iletin lütfen.
Mes respects au ministre.
Sanki... Sanki aynaya bakan ben değilim, sanki onlar bana bakıyorlar.
J'ai l'impression que... ce n'est pas moi qui regarde les miroirs mais eux qui m'observent.
Etrafa bakan meraklı gözleri Ansızın beni esir aldı
Mes yeux se promènent mais tu m'as eu par surprise quand tu m'as laissé entrer en toi
Hayır sayın bakan.
Non, M. le ministre.
Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanı'yım.
Secrétaire à la Défense des États-Unis.
Eğer Baltimore'un bir sokağında, ölü halde yatıyor olsaydım başımda durup dosyaya bakanın o olmasını isterdim.
Si j'étais étalé mort dans un coin de rue de Baltimore, j'aimerais que ce soit toi au-dessus de moi, en charge de l'enquête.
Walbrook Junction'dan işine bakan bir politikacıyım. Bu dünyadan diğerine yolunu bulmaya çalışan biriyim.
Un simple homme politique de Walbrook Junction, essayant de faire son chemin entre ce monde et le suivant.
Senden savunma bakanına iletmeni istediğim bir mesajım var.
Apporte ce message au Secrétaire de la Défense.
Resim galerisinde karşılaştığımızda, sen o müthiş resime bakan heykel gibiydin.
Tu étais dans cette galerie, immobile, telle une statue, contemplant une superbe croûte.
Spor Bakanına söyler misin lütfen Yeni Zelanda takımı hakkında tam rapor istiyorum.
Dites au ministre des Sports que je veux un rapport détaillé sur les All Blacks.
Bize bakan başgarson beni evime kadar bıraktı.
- Le maître d'hôtel m'a pris en stop.
Eğer bunu anlayamıyorsan, anlayabilen bir dışişleri bakanı bulacağım!
Et si vous ne pouvez pas soutenir ce qu'on fait, je trouverais un secrétaire d'état qui le pourra.
- Başkan hanım. Dışişleri Bakanı Stevens sizi görmek istiyor.
- Madame le Président, le secrétaire d'état Stevens est là pour vous voir.
Enerji Bakanı'nı henüz bulamadınız mı?
- Vous avez votre ministre de l'Énergie?
Evine haber verdin mi? Ona bakan birileri var mıymış?
T'as appelé les parents?
Çok güçlü bir cadı, bana bakan herkesin başka birini gördüğünü sanması için bir büyü yaptı.
Une puissante sorcière m'a ensorcelé, tous ceux qui me regardaient voyaient quelqu'un d'autre.
Bakan mı?
C'est le ministre?
- Bakan bey.
M. le ministre?
Ben bir kabine bakanıyım.
Je suis ministre d'État.
Sen, yaz şunu, eğer BBC bir bakanı savaşla ilgili sürpriz bir soruyla sıkıştıracak olursa, üstlerine bomba atacağım.
Toi, fais passer l'info que si la BBC piège de nouveau un ministre sur la guerre, - je les bombarde.
- Bakan bey? - Birkaç kelime, efendim?
M. le ministre, juste un mot!
Sanırım hükümetin bir bakanıyım ve storlarımın kontrolüne sahip değilim.
Je suis ministre au gouvernement et je ne peux même pas tirer mes stores.
Bakan Bey. Desteğinizden dolayı çok teşekkürler, minnettarız.
M. le ministre, merci infiniment pour votre soutien.
Sanırım sipariş penceresine bakan taraf adamın koltuğudur.
La façon dont ça penche à bâbord nous éclaire.
Bakan Paulson hazinenin anahtarını alıyor. Amerikan halkı adına 700 milyar dolarlık belki de daha fazla bir borçlanmayı başlatıyor.
M. Paulson se fait remettre la clé du Trésor et emprunte 700 milliards au nom du peuple américain, dans un premier temps.
Bu soruyu Bakan Paulson'a sormanız gerekir.
Posez la question à M. Paulson.
Kafatasımın içerisine bakan her psikiyatrist sebebin bilmediğim bir şey olduğunu söyledi.
Tous les psys qui ont visité mon cerveau ont dit que j'ai oublié pour une raison.
Bakanın bir saat içinde televizyonda bu saçmalığın artık bittiğini söylemesini istiyoruz, tamam mı?
Nous voulons voir le Ministre à la télévision dans une heure, qu'il dise que toute cette merde c'est terminé, compris?
Tıpkı benim baktığım gibi, Chaz'a bakan astronot olamayacak ama Chaz'dan ilham alan yüzlerce çocuk vardı.
Des centaines d'enfants qui admiraient Chaz, comme moi. Ils n'étaient peut-être pas devenus astronautes mais Chaz les avait inspirés.