Bara Çeviri Fransızca
2,794 parallel translation
Bara gidip Kate'i bulacağım.
Je rejoins Kate au pub. - Merde.
Bu akşam benimle bara gelir misin?
Toi, moi, au pub, ce soir?
Yani kesinlikle, bu kola, içmek için... Bara benimle gelmeni gerektiren boktan bir sebep.
Je veux dire, c'est exactement ce genre de conneries qui font penser que tu dois venir au pub, pour une beuverie.
Geçen gün... Benimle bara gelmek isteyen var mı diye sorduğumda... Hiç biriniz umursamadı.
L'autre jour, quand j'ai demandé si quelqu'un voulait aller au pub avec moi, ça n'intéressait personne.
Alttaki bara indim ve seni düşünmeden edemedim.
Et bien, tu sais, J'étais en bas au bar, et je ne pouvais pas m'empêcher de penser à toi.
Baptist bir keşiş kalkmış sikiyle bir bara girmiş...
Un prêtre baptiste avec une érection entre dans un bar.
Öyleyse, nasıl oldu da 14 dakika içinde kendi arabasını çalıp kazara adam öldürdü, tüm eşyalarından kurtuldu ve bara döndü?
Comment aurait-elle volé sa voiture, tué quelqu'un, abandonné sa voiture et regagné le bar en environ 14 minutes?
Peki size göre Gail'in ayrılması ile bara geri dönmesi arasında ne kadar zaman geçti?
Combien de temps s'est écoulé entre le départ de Gail et son retour au bar?
Ve sonra bir bara gidecek ve biz bütün bunları yeni baştan yapmak zorunda kalacağız.
Et puis elle retournera au bar, et tout sera à recommencer.
O bara gidebiliriz.
On pourrait aller dans ce bar.
Bara doğru git. Unutma.
Va au bar.
Bara gideceğiz.
On descend au pub plus tard.
Daha ben biramı bitirmeden O bara gidiyor.
J'ai à peine terminé ma pinte de bière, qu'il va au bar.
Sonra şu bara gitti ve ben de John'a da orada rastladım.
Et alors elle est allée à ce bar, et c'est le même bar où j'ai vu cet homme
Bara gittiğimizde benim yerime sen sipariş veriyorsun.
Tu commandes pour moi dans les bars.
Bara mesaj bıraktım.
J'ai laissé un message au bar.
Eğer benden önce Nolan'ı görürsen ona bara bir uğramasını söyler misin?
Si tu vois Nolan, dis-lui de passer au bar.
Ev arkadaşı seks yaparken kendisine bara gidip senaryosuna bakmasını söylediği bir adam hakkında.
Sur un gars à qui son coloc demande de dégager pendant qu'il s'envoie en l'air.
Penn eyaletinden bir yönetici bara gidiyormuş...
Un administré de Penn State entre dans un bar.
Bara iniyorum ben. Tabii, tabii.
Je vais au bar.
Mutfaktan alabilecekken neden bara gelip kola istiyorsun?
Pourquoi demander ça dans un bar, il y en a à la cuisine.
Bir bara adım atmayalı çok zaman oldu.
Je n'ai pas un pied dans un bar depuis des années.
Bir papaz ve haham bara girer- - hayır, berber- - hayır, postahane- - hayır, iki papaz- - hayır, iki ördek- - hayır, ördek papazın elinde- - ve adam Polonyalı.
Un prêtre et un rabbin entre dans un bar, non, chez un barbier non, à la poste, non, c'est plutôt deux prêtres non, c'est deux canards non, un prêtre tenant un canard et il est polonais.
Bara gidelim!
Allez, on sort!
Berbat bir iş ve berbat bir maaş için her gün dünyanın öteki tarafına gidiyoruz, sonunda bu berbat bara gelip berbat biralarından içiyoruz.
On traverse la Terre pour un boulot de merde, une paie de merde pour se soûler dans ce bar de merde avec de la bière de merde.
Kimse mini bara dokunmasın!
Personne touche au minibar!
Bara geç!
Passe derrière le bar!
Bu gece caz bara gidelim mi?
Tu veux aller au bar de Jazz après?
İyisi mi bir bara koşup her şey yerine hiç bir şeyden konuşayım " mı demek?
"C'est plus facile pour moi d'aller boire avec mes amis " et de parler de rien au lieu de parler de tout. "
Bara giderdim.
- Et je tenais un pub.
Dün bara gitmeden önce.
Avant d'aller au bar, hier soir.
- Ben bara gidiyorum.
Je vais aller au bar.
" rue de l'Homme Armé'" daki bara gideceğiz! orası korunaklı.
Nous allons aller à l'arrière du café dans la "rue de l'Homme-Armé", c'est sans danger là-bas
Yolun aşağısındaki küçük bir bara gittiler. - Ama istemiyorsan, seninle...
Ils ont eu l'idée d'aller à l'autre bout de la rue pour une petite nocturne, mais si t'es pas partante, on peut...
Dave ve Tony'i arıyoruz ve kimse de bara bakmıyor?
Moi non plus. On cherche Dave et Tony, et personne ne pense au bar?
Kocam koca memeli bir kaltakla bara gitmiş olsa neden beni ödemeli arasın?
Si mon mari était au bar avec une traînée, pourquoi m'appellerait-il en PCV?
Bara gidiyordu.
Il allait au Dark Side.
Sınıftan bir kaç kişi dışarı çıkalım dedi, o yüzden bara geldik.
Hum, des gens de ma classe ont décidé de sortir alors on est dans un bar.
Bara?
Au bar?
Köşedeki bara.
Au bar qui est au coin.
Benimle bara gelmez miydiniz?
Pendant ce temps allons boire un verre au bar, voulez-vous?
Bara gidip bir şeyler içelim ta ki sen, bilirsin işte mükemmel olduğunu hatırlayana kadar.
Allons au bar prendre quelques verres, Jusqu'à se que, tu sais, Tu te souviennes que tu es génial et tout.
- Önce bir bara gidelim.
- Allons d'abord au café alors?
Venice'de bir bara gitmiş.
Elle est allée dans un bar à Venice.
Otel çalisani onun 61. otoyol üstündeki bir bara gittigini söyledi.
Le type du motel lui avait indiqué un bar sur la 61.
Aşağı bara inip temizlikçilerden birini kap ve böylece sabah sabah iyi hissedersin.
Va au bar. Choppe-toi une petite poulette. Ça ira mieux demain.
Bara oturup doğru rolün gelmesini bekledi ama asla gelmedi.
Il attendait le rôle de sa vie dans un bar. Mais il n'est jamais arrivé.
* Ben de bara gideceğim bu gece galiba *
Santana Lopez.
Geç saatte bara gittim.
Je suis revenu au bar la nuit dernière.
acılı sosislilerimiz. - Ah, Önemli değil. Bara gidelim.
On va se prendre une cuite?
Tabii, bir bara gideriz ve...
Allons boire.