English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Barré

Barré Çeviri Fransızca

6,358 parallel translation
Öldü.
Elle s'est barré enfoi...
Paralarını verdim ama yine de öldürdüler.
J'ai dis que c'étais qu'une serie, mais elle s'est barré quand même.
O zamanlar bazı sorunları vardı.
Elle s'est barré en me voyant. À toi.
Beni engelledi.
Il m'a barré l'accès.
Şarkı söylemeye başlasan iyi olur, çünkü göte geldin!
Tu devrais avouer maintenant, parce que t'es mal barré!
Bizi baroya şikayet etmekle kalmadı, Adalet Bakanlığı'na gitti.
Il ne s'est pas contenté de nous mettre à la barre. Il est allé au département de justice.
Onu baroya şikayet edeceğim.
Emmerde-le. Je l'envoie à la barre.
Quelling'i baroya şikayet ettim.
J'ai mis Quelling à la barre.
- Tamam. Benim için enerji çubuğu alır mısın Mer?
Mer, tu pourrais m'attraper une barre énergétique?
Duş perdesini tutan demir duvardan çıktı da.
La barre du rideau de douche vient de se casser.
Perde demirini nasıl çıkardın Şerif?
Comment avez-vous... Comment avez-vous cassé la barre du rideau, Shérif?
Yani ya kellelerini uçuracağız, ya da pertlerini çıkaracağız.
Donc, décapitation... ou des coups de barre.
Sakin bir şekilde duşluktaki demiri söktü.
Cool comme tu l'imagines, elle attrape la barre de douche. Bim!
"Ah!" Sadece demir kafasına girmişti.
"Argh!" La barre coincée dans sa tête.
- Dikkat et.
- oui barre toi.
Babanın yanına git.
Barre toi d'ici. Tu me fais pitié, je veux plus te voir.
Kürsüye çağırılmaması için bir neden göremiyorum.
Pourquoi ne pourrait-elle pas être appelée à la barre?
Aynı zamanda kürsüde iki yüzlü gibi göründüm.
Aussi, j'aurais l'air partial à la barre.
Beni duyabiliyor musun? Şarjım tek çubuk. - Annem az önce doğurdu.
J'ai qu'une barre, et ma mère vient d'avoir un bébé!
5 çizgi ama balıkla demişti.
Il a dit que c'était comme une barre de céréales, mais au poisson.
Biliyorum.
- Barre-toi.
Çıtayı pek de yükseltmiyorsun yani.
Tu ne mets pas la barre très haute.
- Saçma sapan bir haber.
C'est de la merde en barre.
Bunlardan da beteri, sahibim Wisconsin'e gitti ve ne kadar süreceği belli olmaksızın beni kuru göt komşusuna bıraktı.
Et le pire dans tout ça, ma propriétaire se barre dans le Wisconsin et me laisse pourrir chez son voisin au cul plat, pendant je ne sais combien de temps.
Daha sınava bile girmeden barodan atılabilirdin.
Vous pourriez être radié avant même de prendre la barre.
Ben siktir olup çıkıyorum dışarı!
Ok? Je me barre d'ici!
Üstlerine bir battaniye attın mı tamam.
On leur fout un drap et on se barre.
Abraham, gidelim buradan hadi.
Abraham, on se barre d'ici.
Lütfen duruşma esnasında komiklik yapma.
S'il te plait ne fais pas ton comique à la barre.
Bir tane iyi tanık bul ve onu kürsüye çıkar.
Trouve un bon témoin et amène-le à la barre.
Georgie tanik kürsüsünde yalan söylemis demek.
Ce vieux Georgie a menti à la barre.
Şarjım bitmek üzere, umarım beni duyarsın.
J'ai qu'une barre, j'espère que tu m'entends.
Bu yüzden son çubuğu ben yükleyeceğim.
C'est pour ça que je vais charger la dernière barre.
Kürsüye çıkaracağımız ilk tanık Max'in kızı olacak.
Donc le premier témoin à la barre sera la fille de Max.
Kürsüde polisleri utandırmayı bırakmamı söylemen için gönderildin.
On t'envoie me demander d'arrêter de mettre dans l'embarras les policiers à la barre.
Bana kürsüde şantaj yaptın. Kendi bölümüme ihanet ettirdin.
Tu m'as fait du chantage à la barre, et m'as forcé à dénoncer mon département.
Kürsüdeki tanığınıza güvenebilir misiniz?
Pouvez-vous faire confiance à votre témoin à la barre?
Max'i kürsüye çıkartalım ve bebek gibi ağlamasını sağlayalım.
Passons Max à la barre et faisons-le pleurer comme un bébé.
Pilates mi yapıyorsun yoksa kardiyo barre mi?
Vous faites de la danse? Ou du Pilates?
Bunu öne sürelim de jürinin Gina'yı mahkum etmesi kesinleşsin.
Vous mettre à la barre pour que le jury ait assez de preuves - Pour condamner Gina?
İlk tanığımızı çağırmak istiyorum.
J'aimerai appelé notre premier témoin à la barre.
- Kürsüde yalan söylettiniz ona.
- Vous l'avez fait mentir à la barre..
- Şurda bir direk var.
Il y a une barre.
Mahkemede sizin duymak istediklerinizi söylediğini iddia edecek. - Bu sorgu da bunu destekliyor.
À la barre, il dira qu'il disait juste ce que vous vouliez entendre, et cet interrogatoire le confirmera.
Bakın,.. beni mahkemeye çıkarırsanız tüm bunları inkar ederim.
Ecoutez... si vous me mettez à la barre, je nierais tout.
Beni engelledi.
Il m'a barré l'accà ¨ s.
Şimdi kaçsak, D'Angelo nereden bilecek?
Si on se barre maintenant, D'Angelo le saura pas. Se barrer où?
İkimiz için yapacağın en hayırlı hareket ; benden uzak durman anasını satayım!
Mais rend nous service à tous les deux et barre toi loin de moi.
En önemli istihbarat birimimizin yöneticisiz olmasına ve o konumda güçlü birinin olmamasına izin veremeyiz.
On ne peut pas laisser notre plus importante agence sans personne à la barre, et donc sans un successeur fort à ce poste...
Sen ve El ulaşılması zor örnekler olacaksınız. Biraz daha ulaşılabilir olsak iyi olur o zaman.
On devra baisser la barre alors.
Dr. Gary Boyd'u şahitlik makamına çağırmak istiyorum.
J'aimerais appeler le Dr Gary Boyd à la barre.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]