Bedavaya Çeviri Fransızca
1,193 parallel translation
Hepsi ikinci el. Bedavaya geldi sayılır. Getir içeri.
Tout est d'occasion, presque offert.. aide-moi
Bedavaya.
Gratis.
Şu deri pantolonlu 1 5 yaşındaki kız seni bedavaya düzermiş.
Si. La petite de 15 ans m'a dit que pour vous, ça serait gratuit.
Başka zaman belki bedavaya giremeyiz.
Une autre fois, ce sera pas gratuit.
Tüm bu hurdaları bedavaya mı alacağız?
Il nous donne ces saloperies?
O zaman bedavaya yap.
Fais-les gratos!
Onu müzenin hediyelik bölümünden bedavaya aldın.
Tu l'as eu gratuitement à la boutique du musée.
Tanrı'nın bize bedavaya bahşettiği doğa sevgisini de sana ben verdim.
C'est moi qui t'ai appris cet amour pour la nature offerte par Dieu.
Bu ondan, bedavaya hoşlandığıma karar vermeden önceydi.
C'était avant de décider de faire ça gratuitement.
Kulübe bir yıllık üye olsan nasıl olur? - Bedavaya. Para yok
Ca vous dit une année d'inscription au club entièrement gratuite?
Ayakkkabıcı. Ayakkabılarımı bedavaya tamir etmez misin?
Cordonnier Répare mes pompes pour rien?
Caddedeydim öyle tek başıma takılıyordum ve yada yada yada. bedavaya bir masaj ve yüz bakımı yaptırdım.
J'étais sur la 3e Avenue, et yada-yada, j'ai eu un massage et un soin du visage gratis.
Burada bedavaya yaşıyorsun.
Tu es logé ici gratis.
Bedavaya çok fazla seyahat etmiş olmalısın. Bir de bana sor.
Vous faites des voyages à l'oeil?
Bedavaya kimseyle yatmam.
Tu me baiseras pas à l'oeil.
Bedavaya mı?
Gratuitement?
Sana, bedavaya yapacağım. Ya da diğer yandan, savaşmak için buradaysan, ben de savaşabilirim.
Si vous voulez la bagarre, j'ai pas l'intention de me laisser faire.
Şu kaltak insana bunun birazını bedavaya vermeli.
Je parie qu'elle t'offre ça à l'œil.
Bedavaya mı çıplak poz verdin yani?
Tu poses nue pour rien?
Bedavaya yapıyor.
Elle le fait gratuitement.
Baksana, biz bedavaya istemiyorsak sen nasıl oluyor da insanların bunlar için para vereceğini düşünüyorsun?
Si on n'en veut pas, pourquoi les gens l'achèteraient? Les gens sont idiots.
Bir kasa Carlsberg alınca tabloyu bedavaya verdiler.
Je l'ai eu gratuitement avec une caisse de Carlsberg.
Kürkümü bedavaya yakabilecegini söyledi. Tabi bir dahaki sefere yanimda tanidigim ölen birini götürürsem.
Il veut bien incinérer ma fourrure gratuitement... si je lui amène le prochain mort que je connais.
Yani arkadaşının arabasını ne kadar bedavaya kullanabileceğini görmek istiyorsun.
Vous voulez voir jusqu'où on peut aller gratis?
Willie, bak. Bedavaya çikolata
Regarde, Willie, des chocolats gratuits!
Bedavaya veriyorlar.
Ils sont gratuits.
Öyle olsa iyi olur, çünkü bu çöpçüler bedavaya çalışmayacaklardır.
Il vaudrait mieux, car les éboueurs ne travailleront pas gratuitement.
Anlıyormusun, bunu evde de yapabilridi. Bedavaya.
Ca, elle peut le faire à la maison.
Adam odayı bedavaya verdi ve yanında da yuvarlamam için 6'lı bir içki paketi verdi.
Il ne m'a pas fait payer et il m'a donné un pack de bière.
Şu... şu bedavaya olacak.
Eh bien, rien du tout.
Bütün yiyecekler bedavaya!
C'est gratuit ici.
- Bedavaya da alabilirdin.
- Tu pouvais les avoir pour rien.
Jelly bunu bedavaya yapabilir.
Jelly ferait ça gratis.
Bedavaya çalışıyorlar.
Ils travaillent bénévolement.
Umarım bunu bedavaya istediğimi düşünmezsin.
Ne pensez pas que je voulais une séance gratuite.
Makinenin montajını bu eski küçük aletle bedavaya getirdik.
Cette clé m'a suffi à réparer la tondeuse.
Eğer iki tane cheeseburger alırsak, bedavaya patates kızartması veriyorlar.
Si on commande 2 cheeseburgers ils offrent une portion de frites.
Hem de bedavaya.
Cadeau de la maison!
Seninle bedavaya çıkacak, güzel bir kadın buldun.
Une belle poule sort avec toi gratos. Quelle prouesse!
Kapa çeneni. Benden hoşlanıyorlar. Limonatamı hep bedavaya yeniliyorlar.
Ferme la, elles m'aiment bien, elles m'offrent toujours un soda gratuit
Özellikle seni Avrupa'ya bedavaya uçurma ihtimali olanlarla.
Surtout ceux qui t'emmèneront gratos en Europe dans leur propre avion.
Ve bu demek değil ki çikolatalı bisküvi bedavaya geliyor.
Et ça ne veut pas dire qu'on vous donne un gâteau au chocolat gratuit.
Bedavaya size anlatıp, yanında da birer içki içebilecekken neden başkasına para ödeyeyim?
Pourquoi payer quand on peut discuter gratis et boire un verre?
- Bunu doldurursan, bedavaya gidersin.
- Aidez-nous à le remplir et allez-y gratis.
- Kitty, sütü bedavaya aldıklarında ineği kim ne yapsın.
Et alors, qui achètera la vache quand le lait sera gratis?
Hem de bedavaya!
Gratis!
Ana caddeyi bana bedavaya getirin.
- Je veux le centre-ville, gratos.
Chicago Stadyumunda buzu bedavaya getirebilir misiniz?
Tu sais faire couvrir la patinoire gratis au Chicago Stadium?
Ama kimse bedavaya çalışmaz.
Personne ne travaille pour rien.
- Bedavaya. Para yok - Bunu yapabilir misin?
Elaine, je voulais te remercier de m'avoir offert le moka d'Arabie.
- Bedavaya yapabileceğini söyledi.
Elle dit qu'elle le fera pour rien.