Berbattı Çeviri Fransızca
1,699 parallel translation
Berbattı, değil mi?
C'était horrible, hein?
Müzik de, ritim de berbattı.
Décevant, un vrai tintamarre.
Berbattı!
C'Ã © tait nul!
Bu berbattı.
C'était nul.
- Evet, ve Cameron'un da maddiyatla arası berbattır, yani...
- Oui et Cameron est si mauvais avec les finances, donc...
Berbattı!
C'était de la merde!
Bu müzik berbattı!
Un gros tas de merde!
Annen yaptı, benimkiler berbattı.
C'est ta mère qui les a faits. Les miens étaient infects.
Kemoterapiden sonra yaşayacağı saç kaybı ve kusmalar berbattır.
La récupération va être assez pénible. Après ça, il va y avoir la chimiothérapie. Vous allez perdre vos cheveux, vous allez vomir sans arrêt.
Dürüst olmak gerekirse, resimleri berbattı.
Franchement, je trouvais ses toiles affreuses.
Sarhoşken ki dansım berbattı.
Mon numéro de danse de beuverie était dépassé.
Çocukluğumun geçtiği yerdeki okullar berbattı.
L'école de mon quartier était nulle.
Makedonya'nın havası... berbattır.
Le temps en Macédoine est... effroyable.
Okul başladığı zamanlarda daha iyi oluyor, yazları burası tüm bu sıcağıyla berbattır, insanları çıldırtır.
Ça s'améliore quand l'école reprend. C'est seulement l'été où ça déconne par ici avec toute cette chaleur. Ça rend les gens fous.
Berbattı Pete!
C'est l'horreur!
- Şartlar berbattı.
La neige était pourrie.
Yaptığım berbattı. " diyordum. Sinizli değildim.
Je ne suis pas énervé, je suis en tort, pourquoi serais-je énervé?
- Dostum, berbattı.
- Elle est horrible.
Birlikteyken berbattık.
Nous deux, c'était un désastre.
Evet, ama hediyelerin berbattı.
Ouais, mais tes cadeaux craignaient.
Berbattı.
Ça craint.
Sadece notta söylenenleri yapmak için burdayım, ayrıca yazının imlâsı berbattı.
Je suis juste là pour faire ce que la lettre me disait, même si il y avait d'horribles fautes d'orthographe.
Wow, Lily, bu berbattı!
Wow, Lily, c'était nul!
Tanrım, berbattı.
Oh mon Dieu, c'était vraiment mauvais.
Baba, berbattı.
Papa, ça craignait.
Valerie Bertinelli "Erkekler Berbattır ve size zarar verirler çünkü bu Lifetime" da
Valerie Bertinelli dans... Les hommes sont épouvantables et vous ferons du mal parce c'est "Lifetime".
Tanrım, seks dışında her şeyde berbattık.
On a foiré tout le reste.
Kusura bakmayın. Trafik berbattı.
Désolé, le trafic était horrible.
İşe yaramaz bir annen varken hayat berbattır.
La vie est pourrie parce que votre mère est une incapable.
Yemek tam anlamıyla berbattı.
bien, ce repas fut un désastre.
Bütün bir Phish albümünü dinledim ve berbattı.
J'ai écouté un album entier des Phish, et c'était nul!
Berbattır o.
Elle est affreuse.
Öz saygım berbattır.
C'est terrible pour mon amour propre.
"Mike" ı hecelemeye çalışıyordum, "m" berbattı ama "ike" lezizdi.
Je voulais écrire "Mike" et le "M" était gluant. - Le "ike" était délicieux.
Berbattı. 15 tekrar?
C'était nul.
Bahse girerim o bir sandviç yaptı ve de berbattı ama o gene de sandviçi yedi.
Je parie qu'elle lui a fait un sandwich pas très bon, mais il l'a quand même mangé.
- Berbattı.
- C'était horrible.
Bütün haftam berbattı.
J'ai passé une semaine affreuse.
benimki berbattı ve tüm gün boyunca kimse beni aramadı.
Pas moi, et personne ne m'a appelé.
- Hadi ama, bizim Balo berbattı.
On devrait y aller. Allez, notre bal était nul.
- Berbattı.
- C'était terrible.
Berbattı.
C'était horrible.
Tadı berbattı.
C'était vraiment dégeulasse.
Amfetamini kesmek berbattır.
La descente des amphés.
Saçlarım berbattı, şişe dibi gibi gözlük takıyordum.
C'était pire pour moi. J'avais une coupe de naze,
Evet, berbattı.
- Ça craint.
Aman Tanrım. Bu gece berbattı..
Oh Dieu, c'était affreux, ce soir.
Şey, bilirsin, kiler berbattı.
Mais ils étaient affreux.
Bir keresinde, onunla kalmamıza izin verdiği için kendini suçlu hissettiğini - biliyorum ama hatırlasana ne kadar berbattı?
Je sais qu'elle nous a hébergées, mais tu te souviens de la vie qu'elle nous a faite?
berbat bi sounddu, berbattı
Le son était horrible...
- İlişkiler berbattır.
- C'est nul, les histoires de coeur.