Beyaz Çeviri Fransızca
26,052 parallel translation
Postacı gibi görünen beyaz herif mi?
Le Blanc qui ressemble à un facteur?
Beyaz olması yetmiyormuş gibi, bir de sonradan görme.
En plus d'être blanche, elle est arriviste.
Sanırım zenci kızlar ve beyaz kızlar bir şeyde anlaşamıyorlar.
Les Noires et les Blanches se cherchent.
Kel, beyaz, ırkçı kaltaklar herkesin eğlencesini batırdı.
Les pétasses chauves et racistes ont tout gâché.
Yaka çiçeği olarak beyaz bir gül istiyorum.
Une rose blanche pour ma boutonnière.
Tom adında yaşça büyük beyaz bir adam olduğunu.
Juste son nom Tom et que c'était un vieux mec blanc.
Beyaz yakalıların gönderildiği, televizyonlu ve spor salonlu yerlerden biri olsun.
L'un des lieux où ils envoient les cols-blancs, avec télé et salle de sport.
Çoğu köpek balığı soğukkanlıdır ama büyük beyaz köpekbalığı tıpkı buradaki dostumuz gibi, yarı sıcakkanlıdır.
Beaucoup de requins ont le sang froid, mais le grand requin blanc, comme notre ami ici, a le sang chaud.
Yoksa o kadın beyaz mı giyinmişti?
Dites-moi, est-ce que cette femme était en blanc?
Sakinleş bakalım beyaz çocuk.
Du calme, Snowden.
" Siyah Beyaz ve Tamamen Ölü, Bir Balina Cinayeti
Vous êtes le suspect n ° 1 dans cette affaire que j'ai nommée
Hayalet varsa lütfen çığlık atmasın, kuru kafa suratlı olmasın veya yırtık beyaz saten çarşaf giymesin.
Si un fantôme est là, veuillez ne pas crier ni avoir une tête de mort ni porter un drap blanc déchiré.
Siyah beyaz ve seksi olan şey nedir?
Qu'est-ce qui est noir et blanc, sexy de la tête aux pieds?
Yabanmersini, kurt üzümü, keten tohumu, chia çekirdeği, köpekbalığı yüzgeci ve beyaz gergedan boynuzu.
Myrtille, baie de goji, graines de lin, graines de chia, nageoire de requin et corne de rhinocéros blanc.
Karşımda şans eseri, birçok insanın 5 ömür boyunca göremeyeceği kadar parayı kazanmış iki sapasağlam beyaz erkek görüyorum.
je vois deux jeunes hommes blancs, ayant des droits, en bonne santé qui ont eu par chance plus d'argent que la plupart des gens ne voyent dans toute leur vies, et qui, s'ils ne s'étaient pas fait voler leurs millions,
En başta beyaz sayfalara "Erlich Blachman" olarak yazılmışım.
Je suis référencé... J'étais référencé dans les Pages Blanches sous Erlich Blachman.
Pahalı bisiklet beyaz çocuk.
Vélo de marque... Un jeune blanc.
Çikolata beyaz önlüğe ne yapar biliyor musun?
Tu as une idée de ce que le chocolat ferait à ton canapé blanc?
Beyaz körlükte saniyeler içinde yönünüzü kaybedersiniz.
Un voile blanc te désorienterait en quelques secondes.
Scorpion / Sezon 2, Bölüm 13 "Beyaz Körlük"
♪ Scorpion 2x13 ♪ White Out Original Air Date on January 4, 2016
Heather, Josh'ı biliyorsun. Ve bu Valencia ve Beyaz Josh.
Heather, tu connais Josh, et voici Valencia et Josh blanc.
Onun adı Beyaz Josh.
Attend, tu le connais?
Beyaz insanlar işte.
Les blancs.
Açıkça görülüyor ki yaptığımız iş epeyce ilgi çekiyor ve gelecek ay Beyaz Saray'a davet edildik.
Apparemment, le travail qu'on fait attire l'attention, et... on a été invités à la Maison Blanche le mois prochain.
- Beyaz Saray'dan bahsediyoruz.
- C'est la Maison Blanche.
Beyaz Saray'a davet edildim.
J'ai été invitée à la Maison Blanche.
CROUISE'U KAYBETMEK : GÖREVIMIZ ÜZÜLMEK Beyaz perdenin unutulmaz isimlerinden biri bugün toprağa verilirken dünyanın her yerinde Üzüntü...
Le monde exprime son chagrin alors qu'un géant du 7e art est enterré à Hollywood.
Çin beyazı olsun siyah güzellikler olsun kırmızılar, maviler hele afyona ayrı bir zaafı var.
Opiacés, amphétamines, barbituriques, analgésiques, c'est son petit péché mignon.
Beyaz çitler falan? Eve ne zaman gelir?
Vous installer en banlieue?
Cennet'i aramak için adamın birinin elini kullanalım ve bırakalım sakallı bir beyaz adam karar versin!
Utilisons une main pour appeler le paradis au téléphone et laissons un blanc à barbe décider. On ne sait pas s'il est blanc.
Beyaz olup olmadığını bilmiyoruz. Olsa iyi olur yoksa daha da çok şey açıklaması gerekir!
Il a intérêt à l'être, ou alors il aura encore plus d'explications à donner!
Sana beyaz olduğunu söylemiştim.
Je t'avais dit qu'il était blanc.
Beyaz Marslıları, Coluanları ve Kryptonluları yendim ben.
J'ai battu des Martiens Blancs, des Coluans, des Kryptoniens.
- Beyaz Marslı dışındaki herkes.
Tous sauf le Martien Blanc.
Her şeye siyah veya beyaz olarak yaklaştıkça sürekli aynı kini ve nefreti kusuyorsun bu da Kryptonluların bizi bugün yok etmesine olanak sağlıyor.
Tant que tu continues de considérer que tout est noir ou blanc, tu continueras à reproduire le même type de haine et ressentiment qui a permi aux Kryptoniens d'essayer de nous détruire aujourd'hui.
Annem beni Dünya'ya aşık olmak çocuk yapmak, beyaz çitli evlerde yaşamak için göndermedi.
Mais ma mère ne m'a pas envoyée sur Terre pour tomber amoureuse d'un humain, avoir un enfant, vivre dans une maison avec une clôture blanche.
Cesetler beyaz kile batırılmış, alınlarına kazık çakılmış ve dilleri kesilmiş.
Les corps sont couverts par de l'argile blanche, un pic planté dans le front, les langues tranchées.
Madiba gerekeni yapıp beyaz şeytanı yok etmiş olsaydı halkıma çok şey kalacaktı.
Si Madiba avait fait le nécessaire en exterminant le diable blanc, mon peuple serait à l'abri du besoin.
İlginç olma sebebi 1993'e kadar tüm beyaz erkekler için askerliğin zorunlu olması.
Ce qui est intéressant, le service militaire était obligatoire pour tout homme blanc, jusqu'en 1993.
Beyazın siyah, siyahın beyaz olduğu bir ortamda.
Où le blanc est noir, et le noir est blanc.
Yaşlı beyaz bir adam için bu söz yüzüğüdür.
Pour les vieux blancs, c'est aussi bien qu'une bague de fiancaille.
Beni dinlemezler. Beyaz saçlı yaşlı adamlar, bıyıklılar mı?
Ces vieux hommes grisonnants ne m'écouteront pas.
İlkel Afrikalılarla çevrili küçük bir beyaz topluluk daha büyük bir refah getirme umudu vadeden genç ve büyüyen bir ülkeye dönüştü.
Une toute petite communauté blanche entourée d'Africains primitifs s'est développée en une jeune nation florissante, avec la promesse réjouissante d'une prospérité accrue.
Bu beyaz şapkanın çimen lekesi olmasını ister misin?
Tu veux une tache d'herbe sur ta casquette blanche? !
Babamın şirketini devralmamın en güzel kısmı artık güçlü, beyaz bir erkek olmam.
La meilleure partie de la prise en charge de la société de mon père - Je suis maintenant un puissant homme de race blanche, et je l'aime.
Olamaz, gerçekten de güçlü ve beyaz bir erkek olmuşum.
Oh, mon dieu, je suis vraiment un puissant homme blanc!
Onlar koyu ve açık mavi, dayanıklı, beyaz etiketli, küçük kutulara mükemmel bir şekilde paketlenmiş.
Elles sont dans une belle boîte, elles sont solides Des petites boîtes bleues claires et bleues foncées avec une étiquette blanche où sont écrits des mots en forme de mégaphone
Ve siyah beyaz giyebilirim. Kendi ayırt edici tarzımı geliştirebilirim.
Tammy Wynette ou Patsy Cline... et je pourrais porter des tenues noires et blanches et avoir mon propre style.
Siyah beyaz olmasına bayıldım.
J'ai bien aimé, mais c'était en noir et blanc.
Evet, uzun zamandır siyah beyaz bir film görmedim.
Ouais, ça faisait un moment que j'en n'avais pas vu un.
Beyaz Saray aradı.
C'était la Maison Blanche.