Bitmiş Çeviri Fransızca
3,753 parallel translation
Yardım et! Senin işin bitmiş artık! Deliğe girmişsin bir kere!
Trop tard, t'es dans le trou.
Görünüşe göre şans tılsımlarınız bitmiş.
On dirait que la chance a tourné.
Yiyecek olmayan market, benzini bitmiş benzin istasyonları
Si ce n'est pas la nourriture, aller au magasin,... stations vendent rapidement,... les gens rencontrent d'autres.
Gemi ölmüş efendim. İşi bitmiş.
Le vaisseau est fichu.
Maç bitmiş gibi görünüyordu.
La partie semble être terminée.
Kepekli kek bitmiş, o yüzden yabanmersinli aldım.
- Je t'ai pris un muffin aux myrtilles.
Dansla sonları kötü bitmiş.
Une triste fin pour un bon athlète.
Sanki bitmiş gibi.
- Ah oui? Ça t'avance à rien.
Dövüş artık bitmiş olabilir.
Serait-ce la fin du combat?
Galiba hava sahan bitmiş, Crophopper.
On dirait que tu manques d'espace, Crophopper.
Hayal gücün bitmiş senin çocuğum.
Tu laisses jamais libre cours à ton imagination.
Bitmiş olabilir ama çok güzeldi ve gerçekti.
Et c'est peut-être terminé, mais c'était magnifique, et c'était vrai.
Bana bitmiş gibi gelmedi.
Ça n'a pas l'air achevé.
Meslek hayatın bitmiş sayılır.
Ta carrière touche à sa fin.
Yükseklik ölçerin işi bitmiş.
Mon altimètre est grillé.
Yarış rotası 849 mil yani 1366 kilometre uzunluğundaymış ve La Paz, Baja California Sur'da bitmiş.
La course s'étendait sur 1 366 kilomètres pour se terminer à La Paz, Baja California Sur.
Kuyuda su bitmiş. Sen de ister misin?
Le puits est à sec.
Her şey bitmiş olacak.
On n'en parlera bientôt plus.
Hepsi bitmiş.
Toutes vides.
... yoksa çoktan bitmiş bir ilişkiden kurtulmak için midir bilinmez Lindsay, kaderi saydığı bir hayata işte o zaman yelken açtı.
... ou pour se sortir d'une relation qui était finie depuis longtemps, mais Lindsay a sautillé vers une vie qu'elle sentait être son destin.
Her şey bitmiş gibi davranıyorsun ama bu sadece başlangıç!
Tu fais comme si tout était fini, mais c'est que le début!
Hayır, ben sadece işi bitmiş bir sabıkalıyım.
Non, je suis juste un vieux repris de justice.
Crunch, hayatım, buzumuz bitmiş.
Chéri, y a plus de glace.
Görünüşe göre domuzcuğun işi bitmiş.
On dirait que piggy est fait pour.
Bitmiş gibi durmuyor.
Ça ne semble pas fini.
Bay Voinescu'nun işi bitmiş.
Monsieur Voinescu est fatigué.
Deterjan bitmiş.
Il n'y a plus de Pulitutto.
Ancak, bunların hespi vizyonunuzla alâkalıdır. Vücudunuzu, bitmiş bir ürün gibi gözünüzde canlandırsınız. ve sonra da bunu nasıl başaracağınızı.
Mais il est tout au sujet quelle est votre vision sur la façon dont vous devriez regarder comme un produit fini et comment voulez-vous y.
Efendim, bu işi benim açımdan bu şekilde bitmiş say.
Bien sir, considérez ceci au-dessus de ma fin ainsi.
Az sonra izleyeceğiniz yapımın neredeyse bitmiş hali.
Ce que vous allez voir est la production presque finit.
Ama bu bitmiş krallığa gerçek adaleti göstereceğiz.
Nous montrerons à ce royaume pourri la vraie justice.
O zaman buradaki işim bitmiş gibi.
Bon, on dirait que ce sera tout.
Ben bir şeyi bitirdim mi, bitmiş demektir.
Quand je mets un terme à quelque chose, c'est définitif.
Bu neredeyse bitmiş.
Il n'en reste presque plus.
Stevie, el sabunun bitmiş.
Stevie, tu n'as, hum, plus de savon pour les mains.
Boğazı sol tarafından kesilmeye başlanmış, sağ tarafında da bitmiş.
L'entaille à la gorge commençant à gauche, se terminant à droite.
Bitmiş bir ilişkinin yasını tutmanın daha kötü yolları da var.
Oui, y a pire que ça pour faire le deuil d'une relation amoureuse.
Ama Fransız diplomatın problemleri bitmiş değil.
Mais tout n'est pas fini pour autant pour le diplomate français.
Buradaki işim belli ki, bitmiş.
Il est clair que mon travail ici, comme ils disent, est fini.
Vanilyalı soya sütümüz bitmiş.
On n'a plus de lait de soja.
Çünkü vanilyalı soya sütün bitmiş. "Soya" diyorlar.
Elle prononce "soja" d'une drôle de manière.
- Börekleri bitmiş demek.
Ça veut dire quoi? - Qu'elle a manqué de nems.
Bitmiş mi?
Peut-être.
Ayrıca, henüz bitmiş sayılmaz çünkü- -
Et puis, c'est pas fini jusqu'à ce que...
Ben senin işini yapacağım ve sabah 8'e kadar bitmiş olacak.
Si tu me laisse te voir dans cette chose
Sarmamız bitmiş.
Ouais, on est a court de joints.
Ama James Hunt icin yaris henuz bitmis degil.
Hunt a encore de la route à faire.
Bu olaganustu sezon, henuz bitmis degil.
Cette saison époustouflante n'est pas encore terminée.
- Buradaki akü bitmiş.
- La batterie est morte ici.
Daha Kanji kardeşimizin yası tam olarak bitmiş değil.
Même la période de deuil pour Kanjibhai n'est pas encore terminée...
Kahvemiz bitmiş.
Nous sommes à court de café.