Blog Çeviri Fransızca
1,191 parallel translation
Reed, Claire'in adını kullandığına göre sana bir mesaj gönderiyor olmalı, Mac.
Si Reed utilise le nom de Claire sur son blog, c'est qu'il doit t'envoyer un message, Mac.
James Chameides birkaç saat sonra öldürülünce, katil taksici, Reed'in blog'unun her yerde okunduğundan emin oldu.
Quand James Chameides a été retrouvé mort quelques heures après, le tueur a compris que le blog de Reed était un moyen de s'adresser au monde.
- Blog nereden yayınlanıyor?
D'où est-ce qu'il écrit?
Hiç olmazsa blog'una yazı girdiği sürece sağ olduğunu biliyoruz.
Au moins, tant qu'il continue d'écrire, on sait qu'il est en vie.
O da Reed'in blog'undan ihbarda bulunmaya karar verdi.
Au lieu de cela, il se sert du blog de Reed, pour désigner Jimmy comme le Taxi Tueur.
Kendime ait bir "blog" um var. "New York, 24 / 7 Haberleri"
J'ai mon blog perso maintenant, "New York 24 / 7 News".
Dünkü konuşmamızdan sonra blog'umu güncelledim.
Quand nous avons parlé hier, J'ai remis à jour mon blog.
İnternet günlüğüme girmeni istiyorum.
Je veux que vous soyez dans mon blog.
Çevirmen : m1r4culous Kakashi
"LE BLOG EN CHANSONS DU DR. HORRIBLE" "ACTE UN"
Bu Silver'ın bloğu "Vicious Circle"
C'est le blog de Silver, "le cercle vicieux".
Silver, biz kaç kere senin bu bloğun hakkında konuştuk?
Silver, combien de fois on a parlé de ton blog?
Evet, zaten yapması gereken şey de bu, sorun çıkarmak.
Ce blog est supposé en causer.
Looklt sayfandaki fotoğrafta giydiğin sol cebinin sağ alt tarafı yırtık olan sweatshirtle aynı ve onun üzerinde DNA'nı bulursam, Darren özel koşullarla birlikte birinci derece cinayetten ölüm cezası alacak gibi görünüyorsun.
Tu portes le même pull sur cette photo. Elle vient de ton blog, là tu vois l'accroc de ta poche gauche. Si je trouve ton ADN dessus, Darren, tu es bon pour meurtre au premier degré avec circonstances aggravantes, ce qui conduit à la peine de mort!
Araştırma, blog. Hepsi doğru.
La recherche, les blogs, tout cela est vrai.
Blog yazmaya başladım. Kimsenin benim ne üzerinde çalıştığımı bilip bilmediğini sordum.
J'ai commencé à bloguer, demandant si on connaissait ce avec quoi je travaillais.
Arkadaşım Mary Ann İnternet günlüğümü okumuş ve öfkeden kudurmuş.
Mon amie Mary Ann a lu mon blog et pété un boulon.
- Bana şu İnternet günlüğünden biraz daha bahset.
- Dis-m'en plus sur ce blog.
Bir İnternet günlüğün olduğunu duydum.
Il paraît que tu as un blog.
Haklarında bir sürü blog gönderisi var.
J'ai des dizaines de blogs à leur sujet.
Burada çok şey yok ama birinin blog'unda bir şeyler var.
Il n'y a pas grand chose sauf quelque chose sur le blog de quelqu'un.
Blog'uma, vlog'uma, parfümüme, moda çizgime ne olacak?
Et mon blog, mon vlog,
Yerel sanat blog'u.
Un blog d'art local.
Bence şu blog ilanlarında birisi adamımız olabilir.
Je pense qu'un des blogueurs qui a répondu pourrait être notre homme.
Bunu göreceğiz. Ama bana göre sen, bir seri katili nette yazdıklarınla yüreklendirmişsin.
Eh bien, c'est ce qu'on va voir mais d'après moi, vous avez encouragé un tueur en série à tuer sur votre blog.
Katil, senin bloguna şehirdeki farklı IP adreslerinden mesaj atıyor.
Le tueur a posté sur votre blog à partir de différentes adresses IP dans toute la ville.
Şu bilgisayarın başına geçip, bloguna girip, Bay Anonim'e bir yanıt daha vereceksin.
Alors, vous allez prendre cet ordinateur, aller sur votre blog et poster une autre réponse à M. Anonyme.
Aslında blog'umda sapık profesör hakkında bir şeyler yazmam lazım, ama belki başka bir zaman.
En fait, je dois aller mettre mon blog à jour sur le prof pervers, tu sais, mais...
Şu ana kadar yaptığım en iyi blog başlığı... ve okuyucularım bana hatırlatınca, bu çok hoşuma gidiyor.
- Je pense que c'est mon meilleur blog. Et j'adore quand mes lecteurs me citent en retour.
Bir anlık mazoşizm sonucunda... Silver'ın blog'unu okudum.
Dans un moment de masochisme extrême, j'ai été sur le blog de Silver.
Pardon. Sitemi kontrol ediyordum.
Je vérifiais mon blog.
Yemeğin hakkında canlı bir blog mu yapıyorsun? Evet.
- Tu fais un blog en direct sur le repas?
- Merhaba. - Yeni blogumu gördün mü?
- Tu as vu mon nouveau blog?
Galiba yeni bir bloga başlamam lazım.
Je dois ouvrir un nouveau blog.
Bunu blog'a yazamazsın tamam mı? Çünkü filme gerçekten zarar verir.
Qu'est-ce vous avez tous à délirer là?
Kendisi geçenlerde transseksüel olmakla ilgili bir blog yazdı ve bu bazılarınızı kızdırdı. Ben de hoş olmayan şeyler söyledim.
Il a récemment écrit un article sur sa vie de transsexuel, ce qui n'a pas plu à certaines d'entre vous, et j'ai dit des choses pas très sympa.
Ben de bir blog yazabilirim.
Je peux écrire un blog.
Sitelerin en güzel yanı da bu işte.
C'est l'avantage du blog :
Peki blog ne hakkında olacak?
Sur quoi je pourrais écrire?
Her şey bir yana. Bir blog yazmak günlük dertlerden kurtulmamı sağlar.
Et puis le but d'un blog, c'est de s'évader du quotidien.
O halde yemek pişirmek hakkında yazarsın.
Fais un blog sur la cuisine.
Bu konuda yazabilirim.
Et en faire un blog.
Öyleyse, Julia Child'ın kitabını kullanarak kendi yöntemimle pişireceğim ve bu konuda bir blog yazacağım.
Donc, je vais cuisiner tout le livre de Julia Child et en faire un blog.
- Tamam, bu blog uygun mu? - Evet.
Ça te va, le modèle Z?
Senin bir işin ve bir kocan var,... ve bu iş yüzünden hasta olacaksın.
Tu as un métier à plein temps, un mari, et tu vas te rendre malade avec ce blog.
Kim okuyor bublogu?
Qui le lit, ce blog?
Bu bana Annabelle'in Blogunu hatırlattı. Bu aralar hiç okudun mu?
Et le blog d'Annabelle, tu l'as lu, récemment?
Ama blogun ne olduğunu sanıyorsun? Ben, her gün biraz daha ben oluyor.
Mais un blog, c'est moi moi moi tous les jours!
Durmayın, kaçın, Dr. Korkunç'tu deyin arkadaşlarınıza ve dünyaya tüm hikayeyi anlatın fotoğraf çekin, blog oluşturun.
Dis que c'était horrible Parles-en Raconte l'histoire
Bir "İnternet Günlüğü".
Un blog.
Çok kısa olur.
Un mini-blog.
- Blog.
Blog.