Bot Çeviri Fransızca
1,266 parallel translation
Ekibimle birlikte bir bot bırak, ben komutanı beklerim.
Laisse-nous un canot, j'attends le chef.
Ekibinle 3 bot al ve Las Vegas'ın göndereceği yeni koordinatları bekle.
Prenez trois canots, attendez coordonnées de Las Vegas.
Bayım, üzgünüm bu bot o kadar uzağa gitmiyor.
J'ai peur que ce bateau n'aille pas aussi loin.
Bot geliyor efendim!
Le vaisseau descend.
Usta
- Pied-bot!
Yee...
- Maître... - Pied-bot!
Bakın, Ben bunlar olurken Doktor Sol ve seven ile beraberdim
Dr So et Pied-bot étaient avec moi.
Benimle aynı fikirde olan herkes, yani bot hırsızı Raymond'ın... başkasının şemsiyesini alacağını düşünenler, lütfen ellerini kaldırsın.
Que ceux qui comme moi pensent que Raymond le voleur de bottes prendrait un parapluie qui ne lui appartient pas, lèvent la main.
Bot aldım ve denizde geziyorum.
Que j'ai acheté un bateau, et que je suis parti en mer.
Birkaç kulübe gittik, yabancılarla konuştuk sonra da limana gidip şu bot olayıyla ilgilendik.
On est allés dans des bars, on a parlé à des inconnus... et on va aller sur le port s'occuper du bateau.
- Lastik bot.
- Des bottes en caoutchouc.
Üç tane iz vardı... sürücünün giydikleriyle eşleşen bir çift bot bir çift kovboy botu ve bir çift de düz tabanlı bir şeydi.
On a trois sortes de traces : Des bottes correspondant à celles du chauffeur, des bottes de cow-boy et d'autres avec une semelle plus plate, très usée.
- Ayak izleri aşınmıştı. - Sally Dumont ona saldıranın bot giydiğini söylemişti.
- Notre tueur portait des bottes.
Çünkü ev sahipliği, bot sahipliği ve eğlence yerlerinde bulunmak gibi hayallerinizi, ödenmemiş bir kredi kartı faturasıyla mahvetmeyecek kadar olgun ve sorumlu biri gibi görünüyorsunuz.
Vous semblez être une personne sensée et responsable qui ne voudrait pas que son compte ne ruine tous ses rêves futurs, tels que posséder une maison, un bateau, passer à la télé.
Bu saat, bir öğün, bir hypospray veya bir çift bot anlamına geliyor.
Cette montre représente un repas, une seringue ou une paire de bottes.
Ama ben kıçımı yüzeye çıkaracağım Dua edelim de bot hala orada olsun ve o şeyler etrafında yüzüyor olmasın O zaman buradan toz olacağım
Moi, je me tire à la surface en priant que mon bateau soit là sans ces trucs dedans et là, je me tire.
- Bir bot... - Cankurtaran.
- C'est un radeau de sauvetage.
Sanırım bir bot çıkardığını gördüm.
Une godasse lui est sortie de la bouche.
- "Cesur İskoçya" - " Skye bot şarkısı.
"Scotland the Brave"...
Bugün bot tamir etmiyor musunuz?
Tu ne répares pas les bateaux, aujourd'hui?
Bayım, alkol etkisindeyken bot kullanamazsınız.
Vous ne pouvez pas naviguer si vous buvez, monsieur.
Bilyorum, Mukavvadan bir bot yapıp onu tekneye benzetebiliriz.
Mais dans une boîte en carton on peut faire une croisière pour de faux.
Bilmiyorum, Will. Bir çok taraftan, İyi bir yaşamım var. Şehirde bir ev, Taşrada bir ev, bir bot, mücevherler, resimler, arabalar, aşçıbaşı, antrenör,
je ne sais pas, mais... j'ai quand même la bonne vie, une maison à la ville, une à la campagne, un yatch, des bijoux, des voitures, un cuisinier, des fringues de rêve..
Tam bot ( Pokerde elinde bir çift ve üç aynı kart olması )... - Şavaş lordları kahramanların üzerinde.
Un full... aux seigneurs de la guerre.
- Şimdi bana güzel bir çift bot borçlusun. - Evet.
Tu me dois une paire de bottes.
Teselya'ya vardığımız zaman... hala bana bir çift yeni bot borçlu olacaksın.
Quand on arrivera en Thessalie, tu me dois encore des bottes neuves.
Mayday, mayday, mayday. Cevap verin, lütfen. - Bot için 3-4 günlük kumanyamız var.
SOS, SOS... 3 ou 4 jours de vivres.
Takımı bozulmasın diye yeni bir bot alman gibi.
Une nouvelle saucière pour compléter le service.
- Bakın, benim fikrimi sorarsan ki eskiden burada soranlar olurdu. Her eline eldiven geçirip ayağına bot takan kişiyi üyeliğe almamamız gerek.
A mon avis, qui était autrefois pris en compte, on ne devrait pas prendre comme membre des types qui ont des gants et des bottes assortis.
Cesede 50 yarda mesafedeki tüm bot izlerini tespit ettirt ve kalıplarını çıkarttır.
Je bosse avec lui. Protège une zone autour du corps.
Elli tane bot izi var.
Au moins 50 empreintes de pas.
Şimdi yeni gömleğe ve ayakkabı ya ihtiyacın var. bot değil.
Mais il te faut une nouvelle chemise. Et des souliers, pas des brodequins.
Sen şirkete dön, son örneklemelerle ilgilen.
BOT-MITZVAH DE BEN "DISTRIBUTEUR" RODRIGUEZ
10 bine yat alamazsın. 2 portorikolu pislikle bir bot alırsın.
Pour 10000 $, t'as qu'une barque avec deux boudins porto-ricains.
Ne güzel bir bot!
[Skipped item nr. 511]
Kutudaki bot, video kaset.
La botte et puis la cassette vidéo.
Wonder if club-footed midgets get justice in heaven.
Les nains avec un pied bot sont-ils vengés au paradis?
Ve mücevherlerle kaplı bir çift bot!
Et des bottes de marque, incrustées de diamants!
- İşte bir Fahişe-bot 5000.
- C'est une pute 5 000.
Ama sana bot istediğimi yazmıştım çünkü bu boklar canımı yakıyor.
Dans ma lettre, je te demandais des pompes. Les miennes me tuent les pieds.
Bu yanlış bot, değil mi tatlım?
C'est pas la bonne botte, mon chou.
Ama her zaman daha fazla Katil-bot yapabiliriz!
Mais on peut en construire d'autres!
Dört kayıp bot ve üç açıklanamayan boğulma olayı.
Quatre bateaux disparus, trois noyades inexpliquées.
Seven!
Pied-bot!
Seven, arabayı hazırla Nasıl?
Pied-bot, prépare la voiture.
Seven...
Pied-bot...
Öyleyse bot neden harekete geçirmedi?
Et pourquoi la botte ne l'a pas déclanché?
Bot canlı değil.
La botte n'est pas vivante.
- Lastik bot.
- En caoutchouc.
Bot-Mitzvah var!
{ \ pos ( 192,210 ) } de l'histoire de Planète Express!
baba bana havwaii'de olta alır mısın tabii alırım sen annen ben byük bi bot alırız bütün gün balık tutarız önce havaalanına bir gidelim büyük bir uçağa binelim
Tu m'emmèneras pêcher à Hawaï? Bien sûr. Maman, toi et moi, on ira pêcher.