Break Çeviri Fransızca
1,207 parallel translation
Haftalardır ilk kez istirahat ve iyileşme fırsatı yakaladım.
C'est mon 1er break depuis des semaines :
- Gel, Kırılma Noktası.
- Viens, Point Break.
Kırılma Noktası soyadı.
Point Break c'est son nom de famille.
Dışarı çıkmanı istiyorum, orada bir tane station wagon var.
Je veux que tu sortes. Il y a un break, dehors.
Kırmızı bir station wagon, ön tarafta, hemen bulursun.
C'est un break rouge garé devant, tu ne peux pas le manquer.
No one's gonna bend or break me
- No one s gonna bend or break me - Personne ne me fera plier ou me brisera
Point Break!
Extrême limite!
Bu sohbet ilerlemeye devam ederse teklifimi geri alırım. - Geri geleceğim. - Güle güle canım.
À moins que l'on considère notre break comme une pause indispensable.
Belki de bir kaç dakika kafanızı sıranın üstüne koyup dinlenmelisiniz, ne dersiniz?
Félicitations. Nous devrions faire un petit break.
Onun için gidiyoruz, gerçekten bir tatile ihtiyacı var.
C'est surtout pour lui. Il a besoin d'un break.
O halde, burada durup seni, tatile ihtiyacını olan asıl kişinin, sizin için her şeyi yapıp hiçbir karşılık beklemeyen, sevgili kardeşiniz olduğuna dair ikna etmeye çalışmayacağım.
Dois-je te décrire à quel point j'ai besoin d'un break, moi, ta sœur qui demande si peu et donne tant?
Yarıyıl tatili gibi.
- Un petit break pour le printemps.
Eğer şansımız varsa, arada sırada kendi rahatına bakmanın sorun olmadığını anlayacaktır.
Et si on a beaucoup de chance, elle comprendra qu'on a le droit de faire un break de temps en temps, pas vrai?
Yeni modeli denememi istiyor. İlgilenmiyorum, ama nazikti.
Je n'ai pas envie d'essayer le nouveau break... mais elle a été sympa l'autre jour.
Bir yıl daha kullanmalıyım. Sence?
Je garde le break encore un an, non?
Biliyorsunuz büyük break dance kapışması bu cumartesi olacak.
Le concours de breakdance a lieu samedi.
Bu bir şans yoncası başarılı olmana yardım etmesi için, hatta break dance yaparken bile.
pour que tu réussisses, même en breakdance.
# Yoksa sen de bırakıp gidecek misin
{ C : $ 00FFFF } They can t break me { C : $ 00FFFF } As long as know who I am
Evet, kullanıyorum. Ama durmak için bir araba veya çalı gerekiyor.
Oui, j'en fais... mais il faut un break ou un buisson pour m'arrêter.
Evet, mola ver.
Faites un break.
Mola veriyordum.
Je faisais un break...
Dinlenmelisin. Biraz yas tutmalısın.
Vous avez besoin de faire un break, de faire votre deuil.
İzinlerini kullan.
Faites un break.
Break dans mı yapıyor?
C'est du hip-hop?
Bir sonraki es'te.
Au prochain break.
- Brek, ne?
- Break, quoi?
"break and hook" demelisin...
Tu dois crier, "Break and hook."
Bağırman da lazım.
Break and hook. Compris.
THE OTHER SIDE OF THE BED... I break your heart.
DE L'AUTRE CÔTÉ DU LIT... Je brise ton coeur.
Benim molaya ihtiyacım var.
Démerdez-vous. Je fais un break.
Ben bir İngilizce Edebiyat son sınıf öğrencisiyim ve şu anda ara verdim.
Je suis étudiant en littérature anglaise, et je fais un break.
Müdürün steyşın arabasını vinçle spor salonunun çatısına çıkardım.
J'avais mis le break du directeur sur le toit.
( Kimse beni engelleyemeyecek, durduramayacak )
- No one s gonna bend or break me - Personne ne me fera plier ou me brisera
( Bütün yıldızlara uzanabilirim )
- No one s gonna bend or break me - Personne ne me fera plier ou me brisera
Why did you break up with that guy?
Pourquoi t'as cassé avec ce type?
- Daha fazla bilgi depolayamayacağım.
- Fais un break - J'ai pas le temps
- Geceyarısı gibi, arkası uzun, kahverengi bir arabayla yaşlı bir kadın gelip onu almış.
- Après minuit... on a vu une dame âgée venir le chercher dans un break.
Ara verme zamanı.
T-Break maintenant. "
Hepsine ara vereceğim.
Je vais faire un break.
- Dinlenmeliyim.
- J'ai besoin d'un break.
Beni o fast break'te gördün, değil mi?
T'avais remarqué mon break sur le terrain?
Bir şeyler olacağını anlamadın mı?
Tu ne crois pas qu'on avait besoin d'un break?
Küçük bir J-break alalım mı, huh?
On ne s'en fumerait pas un?
Bazen rahatlamak yada dinlenmek istersin.
Parfois vous voulez juste résoudre les problèmes et faire un break de temps en temps.
Tina, Spring Break gösterisinden beri hiç bu kadar ıslanmamıştı.
Tina n'a pas été aussi mouillée depuis les vacances de printemps.
Daha az önce ara verdin.
Tu viens de faire un break il y a peu.
Çok eğleneceğiz. Bahar Tatili başladı.
On décroche, cest Spring Break!
Bu, Tatildeki Bebekler için.
Vous êtes sur Babes on Break.
Bahar Tatili'ne hoş geldin.
Bienvenue à Spring Break.
Burada dinleneceğiz.
On fait un break.
Etiket fiyatının çok altından bir steyşın verebilirim.
Je peux vous avoir un break.