English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Brûlée

Brûlée Çeviri Fransızca

1,369 parallel translation
Bütün bunlar, başka bir intihar bombacısı kendini havaya uçurduktan sonra tamamen dolu bir halk otobüsünden, geriye kalanlar.
Cette carcasse brûlée est tout ce qui reste d'un bus plein de voyageurs, après l'attentat d'aujourd'hui.
Barbara yangında kötü yandı. Bu onun torunu. Onu bakımevinde bulduğumuzdan beri burda.
Barbara... a été gravement brûlée dans un incendie.
Yanmış Barbara.
Barbara Brûlée.
Biliyormusun anneannesine yangından sonra o baktı? Her yeri yandı mı?
Tu sais qu'elle s'est occupée de mamie après l'incendie, toute brûlée?
Evim yandı, kölelerim terk etti, okul... ve otuz yıllık emek yok edildi.
Ma villa a été brûlée, l'école et 30 ans de travail ont été détruits.
Benim ve Führer'le aranda geçen tüm mektuplaşmaları yakmalısın.
Toute la correspondance avec le Führer doit être brûlée.
O zaman bir de kör olacaksın ve yanıyor olacaksın hem de diri diri gömülmüşken.
Et là tu seras aveugle, brûlée, Et enterrée vivante.
- Evlerimiz yakıldı.
Notre maison a été brûlée.
Kendini ateşe mi vermiş?
C'est elle qui s'est brûlée?
O yakılarak öldürüldü.
Elle a été brûlée vive.
Kasabalılar evi yaktıkları sırada Chun Hee evdeydi.
Chun-hee était à l'intérieur de sa maison, quand les villageois l'ont brûlée entièrement.
Yanmamıştı bile.
Elle n'était pas brûlée.
Ablan kurşunsuz benzinle yakılmıştı.
Votre soeur a été brûlée avec du sans plomb.
Bu yanmış.
Cette photo a été brûlée.
Grissom, bu gece kulübünde yanan polaroid mi?
Grissom, c'est la photo brûlée de la boîte de nuit?
Alexx, derisi öyle fena yanmış ki... -... kemikleri incelememiz gerek.
Sa peau est trop brûlée, on doit analyser l'os.
- Yanıp kovana yapışmış insan derisi.
C'est de la peau brûlée.
Yanmış ve kısmen yanmış mısır unu karışımı. - Hamur mayası ve mısır unu.
Brûlée et partiellement brûlée.
Mısır unu granülleri bir sebepten yakılmış.
La semoule a été brûlée pour une raison.
Eline ne oldu? - Yaktım. Fırınların etrafında çalışıyorum.
Qu'est-ce qui s'est passé? Je me suis brûlée... avec le four.
Kız arkadaşına kayıtlı silahın kurbanın yanmış arabasında bulunduğunu biliyoruz.
L'arme de la fiancée était dans la voiture brûlée.
Yangında yaralandı.
Elle a été brûlée dans cet incendie.
- Çocuk biraz asabiydi.
- Ce gamin était une tête brûlée.
İmgelemimde.. .. elim yanıyordu.
- Ma main était brûlée... dans ma vision.
Belki sana yardım edebilirim.. görmen gereken şeyi daha acısız şekilde görmen için..
Katy va mourir brûlée.
İyice ovalarsak yepyeni olabilir.
Si tu enlèves la partie brûlée, il sera comme neuf.
- Ne? Yani fileto yandı.
Alors tu as une échine brûlée...
- Yanmış filetoyu inceden göremedim.
Je n'avais pas prévu ton échine brûlée
Burası asitle yaktıkları yer.
Ils m'ont brûlée ici avec de l'acide.
Gömleğim yanmıştı. Sen gördün.
Ma chemise a été brûlée.
Kulübeden geldi.
Ouais, ça vient de la cabane brûlée.
Üçüncü derece yanık oluştu.
J'ai été brûlée au troisième degré.
Biz de onu, yaktık.
Alors on l'a en quelque sorte brûlée.
Yaktınız demek.
Brûlée, wow...
Onu kazara fırında yaktım, o da ayılıverdi.
Je l'ai poussée contre la chaudière, elle s'est brûlée. Le charme a été rompu.
Şehit gibi gömülmüş ama cadı diye yakılmış.
Elle a été enterrée comme une martyre mais... elle fut brûlée comme sorcière.
Ve yanıklar ikinci derece olduğu için doku nakline falan ihtiyacın yok.
Tu n'es brûlée qu'au second degré, tu n'auras pas besoin de greffe de la peau.
Benim kabadayı, aksiyon karakteri kızım birazcık kandan korkuyor.
Ma tête brûlée de fille a peur de se piquer le doigt!
- Yüzde kaç yanığı vardı?
Elle était brûlée à 9 %, non?
Diğer kadın. Bütün vücudunda yanıklar vardı.
Et l'autre femme, elle a été brûlée sur tout le corps.
Tanırsın onu. Her zaman dik kafalıydı.
Tu le connais : une tête brûlée.
Değirmencinin karısı, büyücülük suçundan yakıldı ve küllerini dereye attılar.
La femme du meunier fut brûlée pour sorcellerie. Ils jetèrent ses os calcinés dans la rivière.
Çok fevri olabilir... ama Carl Denham ilginç filmlere imza attı.
C'est une tête brûlée, mais il a fait des films intéressants.
Sigara içerken uyuyakaldı ve yanarak öldü, tamam mı?
Elle s'est évanouie avec une clope. Brûlée vive, il y a longtemps.
Jean bir gün sigara içerken uyuyakalacaksın ve yanarak öleceksin.
Jean... vous allez vous évanouir un jour, en fumant une cigarette, et mourir brûlée.
Trillian ellerinde, seni yarım beyinli aptal!
Trillian! Ils détiennent Trillian, espèce de demi-cervelle brûlée!
- Kazıkta yakılmış!
Brûlée et empalée.
Azize Zoe. Fırında yakılmış.
Sainte Zoe, brûlée vive.
Yanarak ölmek gibi bir isteğim yok, seni orospu.
Je ne compte pas mourir brûlée, salope.
- Krem karamel, croque monaieur.
Crème brûlée et croque-monsieur.
Evet, sen gerçekten şanslı bir pilotsun.
Vous avez du pot, tête brûlée!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]