Budget Çeviri Fransızca
2,453 parallel translation
Ama onların dünyası, tatilde ne kadar para harcayacaklarından ibarettir ya da, temizlikçi alıp almamayı kafalarına takmışlardır.
Leur vie se résume à choisir le budget des vacances. Qui va bouder, aujourd'hui? Faut-il culpabiliser d'avoir une femme de ménage?
Psikiyatri bölümünün Acil Servis için yeterli bütçesi yok.
La psychiatrie n'a pas le budget des urgences.
Son Savunma kesintilerine bağlı olarak istila ihtimali az diye düşünmüştük.
Lors du dernier budget le risque d'invasion a été jugé faible.
İlk Körfez Savaşı için Baba Bush'tan madalya aldı, ikinciyi ise protesto etti adaylığını koyduğunda eyaletinde denk bütçe ve ülkenin 4. en yüksek eğitim oranı vardı.
Mais il a été décoré par Bush père après la première guerre du Golfe, protesté contre la seconde, laissé un État au budget équilibré qui se situe au quatrième rang en éducation.
Bütçemizde olduğunu bilmiyordum.
Je ne savais pas qu'on avait un tel budget.
Senden derin bir nefes almanı, kaybın şokunu üzerinden atmanı sonra odana dönüp, kaybettiklerimizin yerini elimizdeki parayla nasıl doldurabileceğini düşünmeni rica ediyorum.
Respire un bon coup, oublie les départs, enferme-toi avec tes gars et trouve les remplaçants qui collent à notre budget.
Ek maaş olarak elli milyon dolar.
50 millions pour le budget joueurs.
Sizin fiyat aralığında mı?
Dans ton budget?
Dilemiyorum. Sadece, onlarınki gibi bir bütçeyle ne yapılır onu bilmiyorum. Kimi alırsın?
Je me demande juste ce qu'on peut faire avec le budget des A's. Qui on peut acheter.
Ama biz kazanırsak bütçemiz olmadan, bu takımla bu sporu değiştiririz.
Mais si on gagne, avec notre budget, avec cette équipe, on révolutionne ce sport.
Bütçe her sene yanımda bir asistan götürmeme olanak sağlıyor.
Le budget permet d'emmener un assistant par an.
Sen belirledin ama sen aştın.
Mais on a un budget à pas dépasser.
Şu filmdeki makineli tüfeklere ayrılan bütçeyi merak ettim.
J'aimerais savoir le budget de mitraillette qu'ils ont eu pour ce film.
Babamın şirketi o dönemde NASA'nın muhasebe ve bütçe yönetiminden sorumluydu.
Mais ça fait longtemps, quand il était responsable du budget et de la comptabilité à la NASA.
Bahsettiğimiz fiyat aralığına bağlı.
Faut voir selon votre budget.
Önümüzdeki haftanın menüsü ve bütçeniz burada. Yardım yemeği mi yapacağız?
- Voici votre menu et le budget pour la semaine.
Okul çift katlı tuvalet kağıdı alsın diye sakarinimi kendim getiriyorum.
Du double épaisseur? Sur un budget d'école publique? Moi qui paie mes sucrettes!
Nasıl tepki vereceğini görmek için, Kenneth'in bütçesini patlatmanı istiyoruz.
Vous devez exploser le budget de Kenneth, pour voir comment il réagit.
Vay canına. 7 yıl önce bütçe kesintisi sebebiyle kapattılar.
Ils l'ont fermée il y a sept ans à cause d'un manque de budget.
Karının aile bütçesini yönetmesini ister misin?
Tu serais prêt à accepter que ta femme gère le budget de la famille?
Sağlığa yılda 2.2 trilyon dolar harcıyoruz. Savunma bütçesinin beş katının üstünde.
Chaque année nous dépensons 2200 milliards de dollars en soins médicaux, soit plus de cinq fois le budget consacré à la défense nationale.
Ve elimizde bir planımız bütçemiz ve üç aylık bir süremiz olduğunu gösteren paragraf var.
Aprês, il y a les chapitres "Cahier des charges", "Budget", et "Clôture du concours", qui est dans 3 mois.
Yatırım yapmaları için bazı finans şirketlerinin ilgisini çekmeyi başardık. Şırıngaların, ülkenin tüm hastanelerinde kullanılmasını sağlayacağız.
Nous avons des intérêts dans des institutions financières provenant de packs d'investissement et nous souhaitons les réinjecter dans le budget de chaque hôpital du pays.
Alan, artık bağımsız yazar bütçemiz yok denecek kadar az. Ayrıca H-1... Birkaç gün sabret.
On a sabré notre budget pigistes et vu le fiasco du H1...
Affedersiniz Dr. Mears. Bunun parası sizin cebinizden mi çıkacak bizim mi?
Dr Mears... ça sort de votre budget ou du nôtre?
Doğrudur, efendim ancak araba ve banka soygunlarından geçen yıl 6.5 milyon dolar ele geçirdik ve bizim bütçemiz iki milyon dolar.
C'est exact, monsieur, mais les butins retrouvés l'an dernier totalisent plus de 6,5 millions. Notre budget n'est que de 2 millions.
1931'deki kriz zamanında, maliyetler artınca, acımasız müdür bazı harcamaları yok ederek servetini artırmayı düşündü.
En 1931, à cause des restrictions dues à la dépression, l'impitoyable directeur pensait pouvoir tenir son budget en supprimant certains frais généraux :
Günde 18 rulo film yakıyorsunuz bütçenin üstünde harcıyor, ama yeterince drama elde etmiyorsunuz.
Vous consommez 18 pellicules par jour. Vous êtes bien au-delà du budget et il ne se passe rien de croustillant.
Ben de bütçeyi zorlayıp geçici bir personel aldım.
J'ai creusé le budget et pris un intérimaire.
Evine gitmiş, Wendy'ye bağırmış, bütçelerini aştığını söylemiş eşyalarını kırıp dökmüş.
Il s'est pointé chez elle. Il lui criait par la tête. Il a dit qu'elle dépassait le budget.
Bütçemiz bu kadar, Raina.
Un budget est un budget, Raina.
Ona bütçemizin yetmediğini söyle.
- Dis-lui, c'est pas dans le budget.
Bütçemiz yetmiyormuş.
- Ce n'est pas dans le budget.
Bütçemizi aşıyordu zenginliğimi kullanıyordu.
Elle dépassait le budget. Elle profitait de moi.
- Orkideyle mi? - Öyle düşünüyorum. Dr. Brennan'a söylemeyin ama gelinin babası, çiçek bütçesinin aşılmasına sinirlenmişti ve bu oncidium, baya fazla tutar, bebeğim.
- Je suppose, ne le dis pas à Brennan... le père de la mariée était furieux qu'on ait dépassé le budget des fleurs.
Bobby'nin bütçesi bu, tatlım.
T'as le "budget Bobby".
- Balo bütçemiz.
Notre budget pour le bal.
İşe alınan en son bendim. Bütçeyi gözden geçirmişler.
Ils ont crevé le budget.
Bayan voleybol takımı bizim bütçemizin yarısına ortak, ama maçlarına daha çeyrek bilet bile satamıyorlar.
Le volley féminin a la moitié de notre budget mais vend moins de billets. - Tu lis mal.
Niye şampiyona maçları yaklaşırken şimdi oturup bu saçma bütçe sorunlarıyla uğraşıyoruz ki?
On s'occupe du budget alors qu'on a un match!
Bütçe toplantısındaydım. Bütün gün buradaydım.
J'ai passé ma journée à la réunion à propos du budget.
Bu bütçe konusunda olayın kimin lehine sonuçlanacağını biliyorum.
Je sais ce qui va se passer avec cette histoire de budget.
Tesislerin olacak. İstediğin kadar paran olacak.
Tu as les installations et un budget de rêve.
Bence oldukça önemli bir olay bu.
- Manque de budget.
Stüdyomuzu, tüm bütçemizi, sağlık sigortamızı geri almadan hiçbir...
En signant rien si on récupère pas studio, budget et couverture santé.
Bütçeyi ve bat mitzvahları iptal ediyorum.
J'irai mollo sur le budget et les Bat Mitsva.
Ama sonra grupta kalmakla televizyon bütçe hesabı için üniversite bursu almak arasında bir seçim yapmam gerekti.
J'ai dû choisir entre rester dans le groupe ou faire des études de budget télévisuel.
Hayır, bütçen buna...
On a pas le budget.
Eh, bütçemiz sıfırlandı.
Notre budget a été réduit à zéro.
Bütçe mi?
Budget?
Ve evet, karımın aile bütçesini yönetmesine izin verirdim.
Oui, j'accepterais que ma femme s'occupe de gérer le budget si elle est aussi...