Burger Çeviri Fransızca
1,677 parallel translation
Şu köşedekiler de bana bir paket Lucky Strike'ım veya boşta burgerim var mı diye sordular.
Ces types, dans le coin, me demandaient si j'avais un paquet de Lucky Strikes ou un burger.
İki peynirli burger. Biri orta, biri iyi pişmiş.
Un sandwich viande, deux cheeseburgers, un à point, un bien cuit.
Başında şu altın rengi karton taçlardan vardı,
Il porte une couronne en papier doré, comme chez Burger King.
O aslında burger satıyordu, bu içki işine başlamadan önce.
Il fait pitié. Il s'est lancé trop vieux.
Aşk yatağa girerken makyaj yapmak ve tuvaleti kullanmak için alt kattaki Burger King'e gitmektir. Parfüm şişelerinde parfüm saklamaktır.
Se maquiller pour aller au lit, descendre au Mc Do pour faire caca, et cacher l'alcool dans les bouteilles de parfum.
Aslında harika burger yapıyorlar.
En fait, ils font un très bon hamburger.
Bu köfte kuru.
Ce burger est sec.
Gidip burger yemek ister misin?
On pourrait aller manger un hamburger
- Çok acıktım ve, o ufaklıktan, bir burger almak için yardım istedim.
- Où étais-tu passé? - Je crevais de faim, alors je lui ai demandé de m'acheter un hamburger.
O hamburgeri bitirecek misin?
Tu finiras ce burger?
iki tavuk burger, iki patates kizartmasi, bir mangolu yogurt, bir kola.
Deux chicken burgers, deux frites, un coca light, un coca!
Arabaya biner ve hamburgeri ne kadar sevdiğini anlatır kız.
Elle est montée dans la voiture en parlant de manger un burger, elle avait fait son choix...
Chubby Burger'de bıraktım.
Je l'ai laissée au Chubby's burgers.
Adı ne? - Burger King?
Hippopotamus?
Kare burgeri kim yapar?
Qui fait le burger carré?
Wendy's mi, Burger King mi yoksa McDonald's mı?
Wendy's, Burger King ou McDonald?
Burger King.
Burger King.
Kare burgeri Wendy's yapar.
Wendy's fait le burger carré.
Burger King Whopper'ın yeridir. Ve McDonald's çeyrek librelik peynirle ünlüdür ya da...
Burger King est la maison du Whopper, et McDonald est célèbre pour son Quarter Pounder, avec ou...
- Sadece bir kaç sarhoş beyaz hepsi bu. - Hamburgerimde bir sorun mu var?
- Il y a un problème avec mon burger?
- Şey dedi... hamburger...
Il a dit - que le burger...
Bu hamburger AIDS kapmış olabilir dedi.
Il a dit que le burger avait le SIDA.
Yine de bana AIDS'li hamburger yediremezsin.
Tu me feras toujours pas manger un burger qui a le SIDA.
Eğer bir şeyler hatırlarsan, içeride bir hambuger yiyiyor olacağız.
Si vous vous souvenez d'autre chose, on viendra manger un burger.
- Hamburger yiyebilirim değil mi?
- C'est à moi le burger, non?
- Paul, bana bir hamburger verir misin? - Bir hamburger. - Bana da.
Un hanga-burger, Paul!
Burger...
- Le menu avec l'énorme hamburger.
Oturup yetişkin bir burgerin ağlamasını izleyemiyorum.
Je ne supporte pas de voir un burger adulte pleurer.
İşleme tesisine gidiyorsa, bu, tart, burger ve börekler dahil her şeye girecek demektir.
Après traitement ça donne des pâtés, des burgers...
Oraya gelirken burger alabilirdim.
J'aurais pu prendre un hamburger avant de venir.
Senin ki yedi öğün ahlaki kararsızlık yemeği gibi benim ki de problem hamburgeri gibi.
Tu as ça, comme si t'avais sept sacs de viande d'embarras. Et moi juste un petit burger de problème.
- Getiririm. - Öyle mi?
Un burger, tu veux?
Bir hindi burger alacağım, sen ister misin?
Je vais acheter un petit truc à grignoter. Tu veux quelque chose?
Cennette AIDS burgeri...
Sida Burger au paradis
AIDS burgeri hiçte güzel değil...
Sida Burger, c'est pas très sympa
Cennette tedavi burgeri, tedavi burgeri orda, iki kez söyledim...
Remède Burger au paradis Remède Burger Je l'ai dit deux fois
- Hindi burger.
- Des burgers de dinde.
- Hindi burger, gerçekten mi?
- Vraiment?
Sana maçtan önce kızarmış tavuk burger vermemi ister misin?
Un petit sandwich pour le match?
Uyuyamadım. Hamburger almaya geldim.
- Je suis allé me chercher un burger.
Belki insan-burger demem anlamana yardım eder.
- De la carne. Vous savez, vous avez déjà dû penser à un petit hommburger.
Sorun annemin beni öldüreceği, bir hamburgercide yemek yiyeceğimizi düşünürken dahi izin vermiyordu.
Le problème, c'est que ma mère va me tuer, parce qu'elle n'était pas très chaude pour me laisser y aller. Elle pense qu'on mange au Astro Burger.
Benden, seni her düşündüğünde, canının mega-burger çektiğini söylememi istedi.
Il dit avoir envie de manger un Mega Burger, a chaque fois qu'il pense a toi.
Zorlu bir günden sonra, bir kız babasına burger getiremez mi?
On peut pas servir son père après une dure journée?
Hamburger, patates, kızarmış soğan halkaları.
un burger, des frites, et des rondelles d'oignons.
Burger King'deki, "Whopper Jr." gibi deriz, onların sattığından.
On l'appelle Whopper Jr. parce qu'on en vend au Burger King.
"Burger King."
Burger King.
Burger alacaktım.
J'allais prendre un hamburger.
Burger King'dekilerden.
Bref.
Paulie'yi yerleştirmeye gideceğim. Sen burger istemiyor musun?
Tu veux pas un burger?
Bir Burger King'i.
Un Burger King.