Böre Çeviri Fransızca
50 parallel translation
Annem Yuca dolmasy böre? i hazyrlady.
La mère a préparé des beignets de yuca farcis.
Görünüşe böre doğum günü çocuğu için balon kalmadı.
Plus de ballons pour l'anniversaire.
- İddiaya böre 250 bin dolarlık bir teklif varmış.
Il y aurait une offre à 250 000. Pourquoi elle ne les vend pas?
Sıvı bor içinde, yerçekimi kaldırılmış halde geldi.
C'etait dans du liquide de bore et- -
Bora dinle! Beklesene!
Eh Bore, attends'.!
Altı, Karbon, ve yedi, Nitrojen.
Cinq, du bore. Six, du carbone. Sept, de l'azote.
Bu komik. Bu filin dışkısında çok bor eksikliği var.
C'est bizarre, cet excrément d'éléphant ne contient pas de bore.
Tamam. Kız olursa da Bore olacak, seninki gibi.
D'accord... mais si c'est une fille, ce sera Boré, comme toi.
Bore halayı görmek.
Voir Tante Boré...
Molten Boron size Futurama'yı sunar!
Futurama vous est présenté par le bore en fusion.
Hiç kimse Molten Boron sevmez!
Rien ne vaut le bore en fusion!
- Havadan havaya radar durumu BORE.
- Et le radar sur "ligne de visée". - Pas si vite.
Örnek analizi karbon, bromür, bor ve kalsiyum gösteriyor.
L'analyse indique la présence de carbone, bromure, bore et calcium.
Don't take yourself for granted, without you life is such a bore.
Si tu ne te rends pas compte de ta valeur la vie ne rime à rien.
Dört çeşit bor var.
Il y a quatre types de bore :
Pentahidrat bor, deksahidrat bor...
Pentahydrate de bore, décahydrate de bore, soude anhydre, sulfate de bore...
- Bir çeşit daha var.
Et il y un autre type de bore...
Şirketin ismi IBC, uluslararası bor kimyasalları.
Le nom de la société est "IBC International Bore Chimie".
Çin'e gitmeden önce boru kıyıya nasıl naklediyorlar?
Comment le bore arrive-t-il à la côte avant son départ pour la Chine?
Pekala. 23 soldan sağa "Bor'un atom ağırlığı". Cevabı "on" olacak. - Evet.
Ok. 23 horizontal le nombre atomique du Bore : cinq.
Orası barınak olarak yapıldı. Kübik bor-nitrür çatısı, dinamik vektör koruması var.
Le toit du bâtiment est en nitrure de bore cubique.
Titanyum, magnezyum, tavlı bor tanecikleri, kafatasındaki çatlaklara gömülmüş.
Des particules de titane, de magnésium, de bore sont encastrées dans ces fractures crâniennes.
Boron. Argon.
Le bore, l'argon,
Petrol, altın ve bor madenlerinde yapılan uzun vadeli çok uluslu yatırım ortaklıkları, ülkemizin çıkarına olmuştur.
Les investissements internationaux à long terme pour les minéraux tels que le pétrole, l'or et le bore ont été favorable à l'intérêt de notre pays.
Kaburgasındaki tel tetikleyiciydi, bor manganez ve çelik.
Et le fil dans sa côte était en triple acier de bore et de manganèse.
Çapraz bağıntılı olarak da borik asit kullanıyoruz.
Comme agent de réticulation, on utilise du sel de bore.
Ki bu da "Süperman Dönüyor" filminde Lex Luthor tarafından çalınan kriptonitin kimyasal formülü ile eşleşiyor. Sodyum, lityum, bor, silikat hidroksit.
volée par Lex Luthor dans cet épouvantable film "Le retour de Superman"... sodium, lithium, bore, hydroxyde de silicate.
Bor'un ne olduğunu bilmiyordu.
Elle ne savait pas ce qu'étais le bore.
Elimizde 50 gallon ( 190litre ) endüstriyel borhidrür var, kamyonda yatıyor ve işleyecek yer yok.
On a 190l d'hydrure de bore de niveau industriel à l'arrière d'un camion avec nulle part où le traiter.
Peki söyleyin bana, borhidrür - -
Alors dites moi, l'hydrure de bore...
.5 miligram of bor.
0.5 milligrammes de bore.
Bor...
Bore...
- Evet.
Trifluore de bore?
"Sevgili Yakışıklı, umarım Boreton'da her şey yolundadır."
Cher "beau gosse", j'espère que tout va bien à Boreton *. * Bore = ennui
CO2 lazerle keskinleştirilmiş süper sert bor.
Bore renforcé aiguisé au laser CO2.
Hidrojen, Helyum, Lityum, Berilyum. Bor, Karbon, Nitrojen.
Hydrogène, hélium, lithium, béryllium, bore, carbone...
Hidrojen, Helyum, Lityum, Berilyum, Bor, Karbon, Nitrojen, Oksijen, Fulorin.
Hydrogène, hélium, lithium, béryllium, bore, carbone, azote, oxygène, fluor, néon.
Tam da benim düşüncelerim.
Hydrogène, hélium, lithium, béryllium, bore, carbone, azote, oxygène, fluor. D'accord!
Hidrojen, Helyum, Lityum, Berilyium, Bor, Karbon, Nitrojen, Oksijen, Florin, Neon, Sodyum.
Hydrogène, hélium, lithium, bore, carbone, azote, oxygène, fluor, néon, sodium.
This small town can bore you to death.
Cette petite ville est ennuyeuse à mourir.
Bor miktarındaki fazlalık bu rengi veriyor.
Un excès de bore produit cette couleur.
- Kesinlikle. Ve Jimmy sağ olsun boronumuz da var.
Et grâce à Jimmy, nous avons du bore.
- Boron ise 3.700 derecede erir. - Sigortası vardı değil mi?
Le bore fond à 3 700.
Ayrıca Boron'un beyaz altın üstünde oksitsizleme etkisi de vardır, tüm bunlar birleşince ortaya yeşil bir duman sütunu çıkıyor!
Vous assurez, pas vrai? Le bore a aussi un effet de Desoxydation... Sur l'or blanc,
Yardımcı olabilecek tek şey... barut olarak kullanılan... patlayıcı madde bormuş.
La seule chose qui pourrait être capable de t'aider est que la poudre qui a servi l'élément explosif contient du bore. ( élément chimique )
Ve havai fişekler mayında bulduğumuz... borlu barutları açıklıyor.
Et les feux d'artifice expliqueraient le bore dans la poudre à canon que nous avons trouvé dans la mine.