Caesar Çeviri Fransızca
851 parallel translation
Julius Caesar.
"Jules César."
- Lütfen. - Çok isterdim, ama... Şunlar Caesar ile karısı değil mi?
- J'en serais ravi, mais, euh... n'est-ce pas Caesar et sa femme?
Ya siz Bayan Caesar, sizde ne var ne yok?
Et vous, madame Caesar. Comment allez-vous?
Emir subayı Caesar, lejyona katılmadan önce... -... Alman Hava Kuvvetlerinde yüzbaşıydı.
L'adjudant Caesar était capitaine du service aérien allemand... avant d'entrer dans la Légion.
Yoksa bu Bayan Caesar değil mi!
Eh bien, si ce n'est pas madame Caesar.
Caesar'ın karısından şüphe edilmez. Öyle mi?
La femme de Caesar est au-dessus de tout soupçon.
Kendini kaybetme.
Attention, Caesar. Ne vous mettez pas en colère.
Emir subayı Caesar'ı, düşman olarak fazla kafama takmazdım.
Personnellement, je ne souhaiterais pas me faire un ennemi de l'adjudant Caesar.
Caesar üzerinde bir etkim vardır.
Vous savez, j'ai de l'influence auprès de Caesar.
- Caesar'a gitmediğimi söyle.
- Dites à Caesar que je ne pars pas.
Caesar bu sefer rıza gösteriyor.
Caesar est du voyage, cette fois.
Caesar öldürülmüş.
Caesar a été tué.
" Caesar Enrico Bandello.
" César Enrico Bandello.
Caesar Enrico Bandello.
César Enrico Bandello.
Little Caesar, değil mi?
Petit César, hein?
Little Caesar.
Petit César.
Dinleyin. " Little Caesar bulunamadı.
Ecoutez... " Petit César n'a jamais été retrouvé.
Cinayet masasından teğmen Thomas Flaherty'nin bildirisine göre Little Caesar, bir zamanların kibirli yer altı dünyası kabadayısı gerçek korkuyu hissedince sıvışıp dünyaya korkaklığını gösterdi.
Selon le Lieutenant Flaherty, de la Criminelle, Petit César, le gangster autrefois hâbleur et fanfaron, a paniqué devant le danger et montré à tous sa couardise.
Flaherty, ayrıca, Little Caesar'ın sıklıkla kullandığı istediğini söyle ama kaldıracaksan sözünü yalanlamış olduğunu söyledi. " Evet.
Flaherty a ajouté que Petit César, contrairement à sa vantardise souvent répétée, n'a pas su frapper et encaisser.
Yani, Little Caesar!
Petit César en personne!
- Çek bakalım, Caesar.
- Arrête-toi, César!
Caesar hostem aggressus devicit.
Caesar hostem adgressus devicit.
Bu gece Julius Caesar ile içtiniz.
A la vôtre, les amis. Ce soir, vous trinquez avec Jules César!
Caesar, hadi. Sevgilime yemeğe gelmeyeceğimi söyle!
Que ma blonde dîne sans moi!
Caesar ve Cleopatra.
César et Cléopâtre.
- Şu Black Caesar Kayası mı?
C'est le Rocher de César?
Bir tek onun varlığı korkutuyor gözümü. Yanında kafam siniveriyor sanki ; Antonius da Caesar'ın yanında öyle olurmuş.
Il est le seul dont je redoute l'existence, et devant lui mon génie est intimidé comme, dit-on, celui de Marc-Antoine par César.
- Burada Caesar'ı gömmek için toplandık. - Hayır!
Nous venons ensevelir César.
- Sid Caesar sırasında bebek öksürdü durdu.
- Elle a toussé pendant Sid Caesar.
Neredeyse Sid Caesar'ı kaçırıyordum.
- Je vais aller la voir. J'ai failli rater Sid Caesar.
Sid Caesar'ı kaçırmak hoşuma gitmiyor.
- Bonsoir. Je n'aime pas rater Sid Caesar.
Cleopatra'nın Caesar'a gösterdiği kadar bile bir direniş görmedik.
Ils se sont rendus sans se battre, comme César à Cléopatre.
Ve... onun yokluğunda geçici olarak garnizona... Caius Julius Caesar'ın komuta etmesini öneriyorum.
Et... pour le commandement temporaire de la garnison en son absence... je propose Caius Julius César.
- Caesar'ın.
- Sous César.
Caesar'ın garnizon komutanı olarak aslen atanmasını onaylamak... ve Spartacus'u Metapontum şehrinde yakalayıp yok etmek üzere... iki lejyonu görevlendirmek!
Confier à César le commandement permanent de la garnison... et envoyer deux légions... pour intercepter et détruire Spartacus devant la ville de Métaponte!
Caesar!
César!
Caesar.
César.
- Evet, sevgili Caesar.
- Oui, mon cher César.
Hannibal, Julius Caesar, Napoleon gibi.
Comme Hannibal, Jules César, Napoléon...
- Shakespeare, Julius Caesar.
Shakespeare, Julius Caesar.
- Julius Caesar'a ne demeli?
- Et Jules César?
Julius Caesar.
Un Italien.
Julius Caesar, her çeşit beyaz adamı köle yaptı.
Il réduisait tous les blancs en esclavage.
Benim gibi Afrikalılarınsa, Julius Caesar şu kadar umurunda değil.
Et nous, les Africains, on s'en souciait comme d'une guigne.
Bakalım karnını doyurabiliyor musun, Julius Caesar?
Voyons voir si tu sais te nourrir, Jules César.
Şimdi olmaz, Julius Caesar.
Pas maintenant.
Hadi, Julius Caesar. Dövüş onunla.
Allez, bats-toi.
Ne oldu, Julius Caesar?
Qu'est-ce qu'il y a?
Julius Caesar ya da başkası.
Jules César ou un autre.
Kalk, Julius Caesar!
Tu verras.
Julius Caesar, çok iyi bir dansçısın ama kesinlikle dövüşemiyorsun. Atların yanındaki nöbetçiyi görüyor musun?
T'es un sacré danseur mais tu sais vraiment pas te battre.