Canaan Çeviri Fransızca
94 parallel translation
New Canaan'da daha da kötü.
C'est encore pire à New Canaan.
Hititleri dağıtan, Emurları silip süpüren, Canaan'ı aşıp dünyanın merkezini bile fetheden ordumuz bir eşeğin çene kemiğiyle yeniliyor!
Nos armées, qui ont fait fuir les Hittites, balayé les Amorrites avant eux à travers le pays Canaan pour conquérir jusqu'au cercle de la Terre, vaincues par une mâchoire d'âne!
Evet, Babil'de, Kenan'da ve Truva'daki kralların kahkahaları... çünkü Mısır, kölelerin tanrısına boyun eğiyor!
Oui, le rire des rois de Babylone, de Canaan, de Troie... de voir l'Égypte capituler devant le dieu des esclaves!
Ari Ben Canaan!
Ari Ben Canaan!
Bay Mandria, bu Ari Ben Canaan.
- M. Mandria, voici Ari Ben Canaan.
- Ben Canaan.
- Ben Canaan?
Bu adam Ben Canaan bizimle savaştığını söylerken yalan söylemiyordu.
Ce Ben Canaan ne mentait pas en disant avoir combattu avec nous.
Başından bu saçmalığa kalkışmıyacaklardı, o Ben Canaan başlarına silah dayamasaydı.
Ils n'auraient jamais commencé ces bêtises si Ben Canaan ne les y avait contraints.
Bay Ben Canaan, bölünme ve özgür Yahudi kararı çıkarsa Araplar asla buna izin vermez.
M. Ben Canaan, même si vous obtenez une partition et un état juif libre, Ies Arabes vous empêcheront de le garder.
Sizinle görüşmemizi istediler, Bay Ben Canaan.
On nous a envoyées vous parler.
Bende bulunmaktan, Bay Ben Canaan.
Et moi d'y être.
Bay Ben Canaan'ı gördünüz mü?
- Merci. Avez-vous vu M. Ben Canaan?
Sizlere Bay Barak Ben Canaan'ı takdim etmek isterim. Filistin için Yahudi İdari Birliği Komite Üyesi.
J'ai l'honneur de vous présenter M. Barak Ben Canaan, membre du Comité exécutif de l'Agence juive pour la Palestine.
Teşekkür ederim, Barak Ben Canaan.
Merci, Barak Ben Canaan. Président du village, Dr Ernst Lieberman.
Ve Barak Ben Canaan baban ve ona müftüye güvendiğimiz kadar güveniyoruz.
Et Barak Ben Canaan ton père. On lui fait autant confiance qu'au Grand Mufti.
Manzarasını seviyor musunuz?
La vue vous plaît-elle? M. Ben Canaan.
Bay Ben Canaan. - İkimiz de yalnız mıyız?
- Sommes-nous seuls tous les deux?
- Yaklaştın. "Ari Ben Canaan Yolundakiler."
Ils ont dit : " Envoyons Ari Ben Canaan.
- Shalom, Bay Ben Canaan.
Shalom, M. Ben Canaan.
Hoşça kalın, Bayan Ben Canaan.
Au revoir, Mme Ben Canaan.
Onunla Ari Ben Canaan âşıklarmış.
Ari Ben Canaan et elle étaient amoureux.
- Merhaba, Bay Ben Canaan.
- Bonjour. - Bonjour.
Kudüs Askeri Mehkemesi Akiva Ben Canaan, Benno Bronstein ve Ludwig Zimmer'i 1946 kanunları 85.bölüme göre suçlu buldu.
Le tribunal militaire de Jérusalem déclare Akiva Ben Canaan, Benno Bronstein et Ludwig Zimmer, coupables en vertu de la section 58 des mesures d'exception de 1946.
Akiva Ben Canaan?
Akiva Ben Canaan. Une visite.
Karşılıklı konuşmak için ısrar etti. Akiva ve Ari Ben Canaan'dan emir aldım. İstediğin an bizi görebilir.
Il a insisté pour te parler, et j'ai reçu un ordre de Akiva, Ari Ben Canaan est autorisé à nous voir chaque fois qu'il le veut.
Akiva, Ben Canaan'nın kanından.
Akiva est du même sang que Ben Canaan. Ce n'est pas un piège.
- Jordana Ben Canaan.
- Jordana Ben Canaan.
İbraniler kırık parçaları bir sandığa koymuşlardı ve Kenan'a yerleştiklerinde,
 leur arrivée à Canaan, les Hébreux déposèrent les morceaux dans l'Arche,
10,000'den fazla kişi mutluluklarını Elzeard Bouffier'e borçluydu. Fiziksel ve manevi kaynaklarından başka bir şeyi olmayan tek bir adamın bu çölü cennete çevirdiğini düşününce, her şeye rağmen insan olmanın hayran olunacak bir şey olduğunu düşünüyorum.
Quand je pense qu'un homme seul, réduit à ses simples ressources, a suffi pour faire surgir du désert ce pays de Canaan, je trouve que malgré tout, la condition humaine est admirable.
Bir sonraki durağımız New Canaan, Connecticut.
Prochain arrêt, New Canaan! New Canaan, Connecticut!
Bir sonraki durağımız New Canaan, Connecticut.
New York est de nouveau en service. Prochain arrêt, New Canaan, Connecticut!
Annenden aylık haberler gelmiş.
C'est soit l'un des onze frères Black de New Canaan, Connecticut
Büyük bir kuraklık yaşayan Kenan ülkesinden 12 İsrail kabilesi.
C'était les 12 tribus d'Israël, qui avaient fui la sécheresse de Canaan.
Eski zaman İsraillileri gibi. Stars Hollow Askerleri de 40 yıldır çölde sefil oldu Ama bu gece vaat edilmiş topraklar yoktu. Yalnızca Batı Hartford Vahşi Kedileri'ne 5-1 gibi utanç verici bir skorla yenilmemiz vardı.
Mesdames et messieurs, tout comme le peuple d'Israël, les hockeyeurs de Stars Hollow ont erré dans le désert 40 ans, mais, ce soir, pas de Terre Promise ou de pays de Canaan, juste une défaite écrasante, 5 à 1 pour les Wildcats de West Hartford.
Lanetli Noé'nin çocuklarından olan Ham onun küçük oğlu Canaan...
Noé maudit la descendance de son fils Ham dont son petit-fils Canaan :
Canaan lanetli olsa kardeşlerinin kölelerinin kölesi olurdu.
"Maudit soit Canaan Qu'il soit l'esclave de ses frères"
New Canaan'da herkesin ortak bir noktası vardır.
Dans le nouveau de pays de Canaan, nous avons une chose en commun.
Burası benim Kenan Ülke'm olacak.
Ceci sera mon nouveau pays de Canaan.
- New Canaan'a gidiyoruz.
- On va au nouveau pays de Canaan.
- New Canaan mı? Orayı hiç duymadım.
- Jamais entendu parler.
New Canaan'da mı?
Au nouveau pays de Canaan?
New Canaan'a gitmeliyiz.
On doit aller au nouveau pays de Canaan.
- New Canaan.
- New Canaan.
Onu tanıdığımı bilmiyordur. Canaan, Vermont.
Elle ne sait pas que je le connais.
Böylece sevilirsin.
Canaan a enseigné cinq choses à ses fils :
Kendine Barak Ben Canaan, dedi, "Barak Kenan oğlu".
Il s'est nommé Barak Ben Canaan.
Ve bu vadi bir kez daha Yahudilerin oldu.
Barak, fils de Canaan, et cette vallée est redevenue terre juive.
Bekleyin. Barak Ben Canaan.
Barak Ben Canaan.
- Hangi rüzgar seni buraya attı?
Clair, George Clair, vous, à New Canaan?
2x12
NEW CANAAN, CA
2x11
OUTSIDE NEW CANAAN