English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ C ] / Canyon

Canyon Çeviri Fransızca

1,128 parallel translation
- Yarın birlikte o kanyona girdiğimizde...
- On va dans le canyon demain...
Kanyonu bana gösterirsen tutarım.
Montrez-moi le canyon et je la tiendrai.
Sabah kanyonu görebileceğimizi söyledin.
Vous avez dit qu'on pourrait voir le canyon.
Sanırım yaklaşık bir dakika içinde o kanyonu göreceksin.
Je crois que vous allez voir ce canyon dans une minute.
- Kanyonu görmeden olmaz.
- Pas tant que je n'ai pas vu le canyon.
Biz de Büyük Kanyon'da pusu kurduk.
On a fait un détour par le canyon mais on l'avait toujours au cul!
Makineleri kanyonun sonuna saklarız.
On cachera les autos au fond du canyon.
- Kanyona düştü.
- Elle s'est écrasée dans le canyon.
Ölüsünü bulmuşlar.
Dans un ravin à Malibu Canyon. Elle est morte.
Söyleyeceğim şeylerin Grand Canyon'dan daha derin... çukurlar açacağının farkındayım.
Ce que j'ai à vous dire risque de porter un sérieux coup à ma crédibilité.
Bir buçuk km boyunca ne bir dere... -... ne de bir kanyon var.
Pas un ruisseau ou un canyon à moins de 150 km.
Doktor, herkesi kanyona götür.
Doc, emmène-les par là-bas, dans le canyon.
Değişmedim.
- Non. Canyon City est une ville fantôme?
Canyon City'den sonra, Tombstone'na gitmiştim.
Après Canyon City, il y a eu Tombstone.
Claremont, Canyon City San Acoma.
A Claremont, Canyon City, San Acoma.
Bu kanyondan başka çıkış yolu yok, o zaman üstten giderek zaman kazanabiliriz.
Il n'y a pas d'autre chemin hors de ce canyon, donc on peux gagner du temps en traversant tout en haut.
Normalde Büyük Kanyon'a gidecektik ama hep kafası dumanlı olduğundan yol kenarına çekip duruyordu.
On devait aller au Grand Canyon, mais il s'arrêtait tout le temps pour fumer.
Şey, hafif araç uçuruma uçmuş olan araçtır.
Le plus petit véhicule est tombé dans le canyon.
Middlecross Road civarında bir uçurumda.
Dans un canyon, à côté de Middlecross Road.
Şey, bana öyle geliyor ki, eğer... biri içeri girip karıma arabamı uçurumun dibinde bir mermi deliği ile birlikte bulduğunu söyleseydi, bilirsiniz ya, sanırım arabada olup olmadığımı, yaralı olup olmadığımı, yaşayıp yaşamadığımı sorardı...
Il me semble que si quelqu'un annonçait à ma femme qu'on a trouvé ma voiture au fond d'un canyon, avec un trou de balle dedans, elle demanderait si j'étais dans la voiture, si j'étais blessé, vivant, ou mort.
Artık Büyük Kanyon'a bacaklarımı Çaprazlamadan bakamıyorum bile. Saçmalık.
Moi, dès que je vois le Grand Canyon, je croise les jambes!
Tanrının işi, Grand Canyon gibi.
Un don du ciel.
Tüm trafik, Stone Canyon'a yönlendirilecek.
Toute la circulation sera déviée vers Stone Canyon.
Dog Canyon'dan geçiyoruz, değil mi?
Nous passons par le Dog Canyon, non?
Hani Kanyondaki mi?
Près du canyon?
- İşte, Laurel Canyon'a geldik.
- On y est, Laurel Canyon.
Burada bir evi var, bir tane de Canyon'da.
Elle a aussi une maison ici dans le canyon.
Los Angeles merkez, Columbia 409 Uçuş seviyesi 350 Bryce Kanyon'u üstündeyiz. ( 10,688 metre )
Los Angeles, Columbia 409, survolons Bryce Canyon, niveau de vol 350.
Lou, 1972 Canyon Drive'da bulusalm.
Retrouve-moi au1972 Canyon Drive.
Cehennem Kanyonu.
Dans Hell's Canyon.
Habib'le buluşup, onu öldürmek için bu şekilde Canyon Road'a ulaşabildiniz.
Voilà comment vous avez rejoint Habib pour le tuer.
Bu sabah Pinyon Kanyonu'nun doğu yakasında çalışacağım, eğer ajanstan ararlarsa söylersin.
Je travaille à l'est de Pinyon Canyon, ce matin, au cas où mon imprésario me convoquerait d'urgence.
Değişimi, vadinin dibindeki bariyerlerde yapacağız.
On fait l'échange à la barrière en haut du canyon
Kanyon boyunca kuzey devam edin.
Ils suivent le canyon vers le Nord.
- Kanyona çıktılar.
- Ils ont gravi le canyon.
Bu dağlar derin vadiye doğru 50 kilometre uzanır. Büyük Kanyon'a.
Ces montagnes s'étirent sur 30 miles jusqu'au Grand Canyon.
Peki, Amos kanyona ulaştı mı?
Amos est arrivé au canyon?
Kanyona doğru ilerliyor!
Il va vers le canyon.
Siz kanyona gidin hemen!
Monte en haut du canyon.
Belki de vadiye yakın bir yerde.
Peut-être près du canyon.
Belki Kanyona yakın, hı?
Près du canyon...
Hazır oradayken, bak bakalım üzerinde bornozdan başka bir şey olmayan bir kadının kanyona gitmesi ve bir güzel havaya uçurması mantıklı geliyor muymuş. Cevap vermek bir dakikadan az sürer.
Qu'ils tentent de savoir pourquoi une ménagère part seule en plein canyon habillée avec une robe de chambre, et anéantit la zone... en moins d'une minute.
Büyük Kanyon üzerinden hızla uçuyor, diğeri de öyle.
Il file au-dessus du Grand Canyon. L'autre aussi.
Burasıydı. Balayına bu kanyona gelmiştiniz.
Attendez, le canyon de votre lune de miel...
Neyse, Rim Rock Kanyonu'na falan gitmiyorum.
En tout cas, je vais pas à Rim Rock Canyon.
Rim Rock Kanyonu denen yere bir kamera ekibi göndermeni istiyorum. Utah'ta.
Qu'une équipe me rejoigne à Rim Rock Canyon, dans l'Utah.
-... gitmek ne kadar sürer?
Il faut combien de temps pour aller à Rim Rock Canyon?
Chelly Kanyonu'ndaki tarım bu dönemi yansıtıyor.
L'agriculture dans le canyon de Chelly reflète ce retard.
Chelly Kanyonu, kültürlerin mikrokozmosu gibi.
Le Canyon de Chelly est un genre de microcosme des cultures.
Laurel Canyon.
Laurel Canyon.
Isterseniz, Oak Pass veya Stone Canyon Rezervuarlarna bir ugrayn.
Essayez Oak Pass ou Stone Canyon.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]