Cenevre Çeviri Fransızca
499 parallel translation
Bunun dışında... Renée ile yaz tatili için, İsviçre'de Cenevre Gölü üzerindeki Montreux'de yaz için bir villa kiraladım.
D'ailleurs... j'ai loué une villa avec Renée pour l'été... à Montreux, sur le bord du lac de Genève en Suisse.
Cenevre'de işler nasıl?
On parle de quoi à Genève?
Bu arada Cenevre'ye gidiyorum.
Je dois partir pour Genève.
Cenevre uçağı Paris'te sadece 20 dakika bekliyor.
L'avion ne s'arrête que 20 minutes à Paris.
Çarşamba günü olmalı. Siz Cenevre'deydiniz.
Mercredi dernier vous étiez à Genève.
Cenevre'ye ne zaman gidiyorsun?
Tu pars quand pour Genève?
Öyle mi? Cenevre'ye mi?
Vous partez pour Genève?
Yani Paris'te kaldığını mı söylüyorsun? Cenevre'deki konferansı kaçırdın mı yani?
Tu es resté à Paris au risque de manquer ta conférence?
- Peki sen neden sordun? Cenevre'ye gidip konferanslara girdiğinde, kurul, alt kurul toplantılarına girdiğinde benim ne yaptığımı hiç sordun mu?
Est-ce que tu me demandes jamais ce que je fais quand tu vas à Genève, à Locarno pour tes conférences, tes commissions?
Cenevre'nin hemen dışında yaşıyor.
Il vit juste à l'extérieur de Genève.
O zaman, Cenevre'den bıktığınızda, Bay Leyden nasıl derler, bir taşla iki kuş vurmanızı isterim.
Eh bien, alors, M. Leyden, quand vous vous serez fatigué de Genève, Je veux que vous, comment vous dites, Fassiez d'une pierre deux coups
Cenevre'de öğrenciydim. Bir kız vardı.
J'étais étudiant à Genève, il y avait une fille.
Cenevre Anlaşmasının verdiği haklara göre bunu istemek hakkım!
Va me chercher un médecin, espèce de clown!
Cenevre Konvansiyonuna göre ölü mahkumlar adabına göre gömülmelidirler. Elbette.
- Selon la Convention de Genève, les prisonniers ont droit à un enterrement décent.
Beyler, yarın sabah Cenevre'den gelen adam kampa uluslararası konvansiyona uyup uymadığımızı görmeye gelecek.
Le délégué de Genève vient inspecter le camp et s'assurer que les conventions sont respectées.
Bulduğunda Cenevre'ye göndeririz.
Quand vous l'aurez trouvé, on l'enverra à Genève.
Cenevre Konvansiyonu bu yüzden var. Savaş mahkumlarının haklarını korumak için.
La Convention de Genève a pour mission de protéger les prisonniers.
Cenevre Konvansiyonu önüne geleni vuramazsın demiyor mu?
On ne fusille pas un homme comme ça!
Cenevre Konvansiyonuna göre...
Selon la Convention de Genève...
Cenevre Konvansiyonunda uyumama izin veren bir madde var mı?
Permet-elle à un homme d'aller dormir?
Meseleyi Cenevre Konvansiyonu üzerinden sorgulamaya götürebilirsiniz.
Je suppose que vous connaissez les clauses de la Convention de Genève.
- Cenevre Sözleşmesi...
- La Convention de Genève...
Cenevre Anlaşması gereği, subayların, işçi olarak çalıştırılmasının kesinlikle yasak olduğu gözünüzden kaçmış olabilir.
Mais vous oubliez que faire travailler des officiers... est défendu par la Convention de Genève.
Binbaşı Saito, size Cenevre Anlaşmasının 27. Maddesini hatırlatmak isterim.
J'attire votre attention sur la Convention de Genève, article 27.
- Cenevre Anlaşması'nı ezbere biliyorum. - Ne hoş.
Je connais la Convention de Genève par cœur!
Yaralı da olsa asiler, Cenevre Sözleşmesiyle korunmuyor ve kötü muamele görüyor.
Les rebelles ne sont pas protégés par la convention de Genève... et sont traités durement.
Gece 1'de dönmüş olmam lazım. Cenevre'den bir telefon gelecek.
Allez, viens. il faut que je sois rentrée à 1h00, j'attends un coup de fil de Genève.
Aşkım, Cenevre'de telefon gelebilir. Otel'e haber vereyim.
Dis donc, chéri, je devrais quand même, prévenir l'hôtel, si on m'appelais de Genève.
Cenevre'ye mi gelsem? Başımda şapka, barış için mi yalvarsam?
Dois-je venir à Genève, chapeau bas, mendier une trêve?
British United Hava Yolları ile Cenevre'ye gidecek olan VF400 uçağı için son çağrı.
Le vol VF400 pour Genève va partir.
Bay Bond! Sonraki Cenevre uçağında yeriniz hazır, yarım saat sonra kalkacak.
J'ai retenu votre place dans le prochain avion, dans 30 minutes.
Cenevre'den özel bir jetle gelmiş. Eski dostumuz Aurik Goldfinger adına kayıtlı.
Il arrive de Genève, en jet privé appartenant à Auric Goldfinger.
Adamlarımın Cenevre Sözleşmesi dahilinde savaş esiri olarak korunacaklarına dair imzalı bir emir istiyorum.
Je veux que vous signez l'ordre que mes hommes auront droit à la protection garantie aux prisonniers de guerre par la Convention de Genève.
Eşler Cenevre'deki bir bilgisayar tarafından rasgele şekilde seçilir.
Chaque couple chasseur-victime est choisi par un ordinateur à Genève.
CENEVRE
GENEVE
- Cenevre Anlaşmasına göre...
- D'après la Convention de Genève...
Cenevre ye ve onun dağlarına şarkı söyledi.
On a chanté Genève et ses montagnes
- Cenevre'de mi doğdun? - Hayır.
- Vous êtes né à Genève?
Cenevre'deki Discount Bankası'ndan haftada 300 dolar alıyor.
Elle reçoit 300 dollars par semaine d'une banque de Genève.
General dileğim mahkûm kamplarının Cenevre Antlaşmasına göre yönetimi.
Général, je demande que dans les camps de prisonniers politiques, la Convention de Genêve soit respectée.
Ayrıca tüm Fransız mahkûmlarına, Cenevre Anlaşmasının savaş kurallarına göre davranmayı kabul ediyor.
De plus, ils acceptent de traiter les prisonniers en accord avec les lois de la Convention de Genève.
İsimlerimizi Cenevre'ye gönderdik.
Nous avons envoyé nos noms à Genève.
Cenevre'ye gelmeden onlarla tanışmalıyım.
Je dois les rencontrer, n'est-ce pas? Avant de venir à Genève?
Yarın Dünya Sağlık Örgütü için Cenevre'ye uçacak.
Puis demain soir, il s'envole pour Genève... pour travailler pendant trois mois pour l'Organisation Mondiale de la Santé.
Ben de haftaya Cenevre'ye gideceğim ve evleneceğiz.
Et je m'envole pour Genéve la semaine prochaine, pour qu'on puisse se marier.
Evet ve Joey'de Cenevre'ye gitmek ve ve birkaç hafta içinde evlenmek istiyor.
Oui, et ce que veut Joey- - Ce qu'elle propose- - C'est d'aller à Genève, afin qu'ils puissent se marier... dans les deux prochaines semaines.
Cenevre yolculuğunu da konuşun. John ve ben sizi düğünümüze bekliyoruz.
- Si vous voulez parlez de vol... vous pourriez parler de vol vers Genéve... parce que John et moi espérons tous vous persuader... de venir là-bas pour notre mariage.
Cenevre'ye yakın bir yerdedir.
Il vit près de Genève.
Cenevre Konvansiyonu'nun farkındayım.
Bien sûr.
Onlara Cenevre'de bir villa aldım. Göl manzaralı ve havadar!
Et quel air, mon vieux!
Cenevre'den geliyor.
La lettre vient de Genève.