English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ C ] / Cents

Cents Çeviri Fransızca

4,256 parallel translation
Vestiyer için bahşiş, 50 sent.
Pourboire au vestiaire, 50 cents.
Dolar başına 60 sent fakat ortağın başka bir iş yapmıyoruz dedi!
60 cents le dollar. Mais vous disiez ne pas vous disperser.
Müşterimizle bu dolar başına 60 sent olayının iyi bir fikir olduğunu konuşuyorduk.
Notre client semble aimer l'idée de payer le dollar 60 cents plutôt bonne.
Dolar başına 60 sent hala geçerli.
C'est toujours 60 cents le dollar.
Eğer her bir şişeyi 2 yada 3 dolara, satarsak, herbirinden 50 sent kar ederiz.
En vendant chaque bouteille deux ou trois dollars, le profit est de 50 cents sur chacune. Plus le coût de la commercialisation d'une nouvelle étiquette.
Dan, Tommy'e daha önce söylemiştim adamım Jack bugün Briggs'le buluştu ve Brigss'de dolar başına 55 sent ödemeye hazır olduğunu söyledi.
Alors, j'en parlais à Tommy tout à l'heure, Jack a vu Briggs aujourd'hui, et Briggs est d'accord pour 55 cents par dollar.
Evet elbette. Psikiyatik yardımdan dolayı 5 sent borçlu.
Bien sûr, elle fait payer 5 cents pour un soutien psychologique.
Kimse kıpırdamasın.
12 cents.
- Süper!
Boum! Deux cents?
- 200. - 200 puan. - 200, 200...
Deux cents, deux cents...
Onu değil de, hapishanelerdekilerin saatte 15 sent kazandıklarını biliyorum.
En tout cas, je sais que les détenus se font 15 cents de l'heure.
Ucuz kağıt havlu bu iyi bir kupon.
Un bon de réduction de 50 cents sur le papier toilette. Génial! - C'est marrant.
"Ne alırsan 99 cent" dükkanından.
- Chez Tout à 99 cents.
Havaya atılan demir parada delik açabildiğini duymuştum senin.
On me dit que tu peux trouer une pièce de 10 cents en course.
- git otur - kaybetmedim.
- Je n'ai pas perdu. - Tu as mis les 25 cents.
Hayır. Her 1 dolar için 80 sent öderim.
Non. 80 cents pour un dollar.
Kırkbeş kilometre.
Cinq cents mètres.
Bak göstereyim sana. Çeyrekliğin var mı?
- T'as 25 cents?
Frugal Hoosier'a gitmiştim ve orada, paketi 50 sente şekerler * var.
Au Frugal Hoosier, ils ont des bonbons Ronald Reagan. 50 cents le sac.
Beş kuruşluk bir kurtla kendi balığımı tutabilirim.
Je pourrais avoir un poisson contre un ver à 5 cents.
Muhtemelen artan kırk senti bahşiş sanmıştır.
Elle a dû croire que les 40 cents restants étaient son pourboire.
Her karga vurduğumda babam bana bir çeyreklik verirdi.
Mon père me donnait vingt-cinq cents pour chaque corneille que j'abattais.
Her bir çeşide 50 kuruş aldılar ve mısır şekerleri * harikaydı.
Ils prennent 50 cents pour le nappage et mon maïs caramélisé était génial.
Son iki günde sadece bir çeyreklik harcadım.
J'ai dépensé 25 cents en deux jours.
- 200 gemi görünüyor. Hepsi de büyük.
Soit deux cents navires.
200'den fazla.
Plus de deux cents.
- Ben de var, 37 cent.
- Tiens, 37 cents.
Al. Yirmibeş santim. Yürü!
Tiens 25 cents et dégage.
- 900.
- Neuf cents.
- 910.
- Neuf cents dix.
Bana 25 sent ver, Carlotta.
Maintenant donne-moi 25 cents, Carlotta.
Teşekkür ederim.
75 cents.
Burnundan bozuk parayı çekip ağzından çıkarmaya çalıştığın zamanı hatırlıyor musun?
Tu te souviens quand tu as coincé cette pièce de 10 cents dans ton nez et que tu as essayé de le ressortir par ta bouche?
"Beş yüz sene." Nasıl yani?
"Cinq cents ans." Quoi?
500 sene boyunca dünyayı turladık, acayiplikleri nesilden nesile tanıttık.
On se promène depuis cinq cents ans pour présenter des phénomènes étranges aux multiples générations.
Birkaç yüz sene önce, günün birinde sakallı bir kadınla çıkacağımı söyleseydin senin çatlak olduğunu söylerdim.
Si tu m'avais dit il y a deux cents ans qu'un jour, je fréquenterais une femme à barbe, je t'aurais dit que tu étais fou.
200 sene yalnız yaşadıktan sonra neden birden yalnız hissedeyim ki?
Après deux cents ans de vie solitaire, pourquoi commencerais-je à me sentir seul?
Bana bunu 200 sene sonra tekrarla evlat.
On en reparlera dans deux cents ans, petit.
Ne alırsan, 10 sent.
Le revendeur. Dix cents.
Yirmi dolar, dört sent.
Vingt dollars, quatre cents.
600 askerden bir tanesi bile mi pes edip karşı tarafa katılmayı düşünmedi?
Est-ce qu'au moins un de ses six cents guerrier a réfléchi a abandonné et à rejoindre le camp adverse?
500 dolarım var.
J'ai cinq cents dollars.
300.
Trois cents!
12 kuruş mu?
Douze cents!
Sayın yargıç, mahkemeye delil a'yı sunuyorum.
Et mes 50 cents?
jeton.
- 25 cents.
On binlerce. İngiltere'de 500.
Cinq cents en Angleterre.
Beş yüz dolar!
Cinq cents dollars!
Bir. İki. Üç.
Un... deux... trois... quatre cents... six cents... huit cents... mille!
İşte bir beşlik.
Cinq cents, ça ira?
Yani düşüneceksin, arkada 5, yok yok 10 adamın var, sürekli düşüneceksin, hesaplayacaksın, düşüneceksin.
En plus, vous venez de foutre en l'air une mission d'environ cinq milliards parce qu'il vous manque un tuyau qui vaut 25 cents! Alors vous prévoyez. Ça vous arrive?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]