English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ C ] / Choses

Choses Çeviri Fransızca

97,399 parallel translation
Şimdi bir kadınla olan sorunlarımı nasıl halledeceğimi bilmediğim yetmiyormuş gibi diğeriyle olan sorunları nasıl çözeceğimi de bilmiyorum.
A la place de ne pas savoir comment arranger les choses avec une femme dans ma vie, J'ignore aussi comment le faire avec l'autre.
Ama görünüşe göre yanıma kar kalmayacak ve sana yine de söylüyorum.
Vu l'état des choses, je ne m'en sortirai pas. Et je vous le dis quand même.
Her şey olduğu gibi kalıyor.
Elle garde les choses exactement comme elles le sont.
Bazılarımız... eski alışkanlıklardan vazgeçmiyoruz.
Certains de nous conservent le goût des vieilles choses.
Bu konudan bahsetmemelisin Ofwarren.
Ne parle pas de ce genre de choses.
- Bir şeyler değişmeli.
- Les choses doivent changer.
Her şeyi zorlaştırma.
Ça rend les choses encore plus difficiles.
- Bazı şeyler yaşlandıkça iyileşiyor.
- L'âge arrange certaines choses.
Ben açık sözlü jüriyim.
Je suis la juge qui dit les choses.
Nihayet dili açılmış bir kadının söz hakkını elinden almak kadar kötüsü yoktur.
Le pire, c'est d'empêcher une femme de s'exprimer si elle a des choses à dire.
Yaptığını söylediğin bütün kötü şeyleri yarın konuşuruz.
On parlera des choses graves que tu dis avoir faites, demain.
Venn diyagramında önem verdiğim şeyler, işte kahve, işte kurabiye,... cennetten gelen kudret helvası beni güç bela sadece güç bela ölümlü belalara bağlı tutuyor.
Dans le diagramme de Venn des choses qui m'importent, il y a le café et le danois. le nectar divin qui me tient à peine attaché au voile de mort.
Orada onaylamadığım bir çok şey vardı.
Il y avait beaucoup de choses avec lesquelles je n'étais pas d'accord.
Ve ailem her zaman kız kardeşime göz kulak olmam için bana güvendiler, bu yüzden birkaç kez kendim için bir şey yaptığımda, kötü son buldu.
Mes parents ont toujours compté sur moi pour surveiller ma sœur, donc les rares fois où j'ai fait les choses pour moi, ça a mal fini.
Çünkü hakkında yanıldığın şeylerin listesi uzun.
Parce que la liste de choses où tu avais tort, - est longue.
Çoğu zaman işlerin içine daha da çok ediyoruz.
La moitié du temps on empire les choses.
Boston'da işlerin farklı yürüdüğü kesin.
C'est nouveau. Les choses sont différentes à Boston.
Sanırım bugün ikimiz de yeni şeyler deniyoruz.
On tente tous deux de nouvelles choses aujourd'hui.
Kutlayacak bir şeyimiz yokmuş gibi göründüğünü biliyorum.
Je sais qu'on dirait qu'on n'a pas de choses à célébrer.
Çünkü şu an hissettiğin
À cause des choses qu'on ressent...
Birazdan bazı şeyleri yeniden yaşayacağım.
Je vais revivre certaines choses.
Senden çaldığımı düşündüğün her şey için beni öldürebilirsin.
Tu pourrais me tuer. Pour toutes les choses que tu penses que je t'ai volé.
Geçen gece olan konuşmamızdan sonra bazı şeylerin garipleştiğini biliyorum.
Donc, je sais que les choses ont été un peu bizarre Depuis cette conversation que nous avons eu l'autre soir.
Cevabını sadece kendimizin bildiği sorular sorarak.
Sur des choses dont nous seuls aurions les réponses.
İsteği ve kapasitesi olan, türünün nefretiyle tanınmak istemeyen Beyaz Marslılar var... fakat doğru şeyi yapmaları için desteğe ihtiyaçları var.
Des martiens blancs qui ont le désir et la capacité de changer, qui ne veulent pas se définir par la haine de notre espèce, mais qui ont juste besoin d'une poussé pour faire de bonnes choses.
O kadın kötü haber demek.
Cette femme n'apporte que des mauvaises choses.
Luthorlar asla berbat şeyler yapmaktan çekinmemişlerdir.
Les Luthor n'ont jamais renoncé à faire des choses horribles.
Birlikte hayal ettiğin her harikayı yapabiliriz.
Et ensemble nous pourrons faire toutes les choses dont tu as jamais rêvées.
Dünya genelindeki kasalar şartları eşitleyip Superman'i kesin olarak yenmesini sağlayacak her şeyle dolu.
Des chambres fortes à travers le monde emplies de toutes les choses qu'il avait collecté sur le terrain pour battre Superman une fois pour toute.
Bu komikti, güçlü görünüyorum ama bu sana yaptıramayacağım birkaç şeyden birisi.
C'est drôle, je suis omnipotent et tout-puissant, mais c'est l'une des choses que je ne peux pas te faire faire.
Tamam Kara, aceleci davranmaya gerek yok.
Ne précipitons pas les choses, Kara.
Durumlar değişmiş.
Les choses ont changé.
Yapmış olmayı istemediğim bazı şeyler gördüm ve yaptım.
J'ai vu et fait des choses que je souhaiterais n'avoir pas fait.
O buradaydı ve bir çok şeyden bahsettiğini duydum.
Mais je... Elle était là, et je l'ai entendue dire plein de choses.
Ebeveyn olana kadar asla anlayamayacağın bazı şeyler var.
Il y a des choses que tu ne comprendras pas avant d'être parent.
Haklı sebepler için yanlış şeyler yapmayı durdurmada anlaşabilir miyiz?
On est d'accord pour arrêter de faire de mauvaises choses pour de bonnes raisons?
Tahmin bile edemezsiniz.
Nous avons tant de choses à nous dire.
Ne yani bunun daha iyi mi hissettirmesi gerek?
Quoi, c'est censé arranger les choses?
- Aptal değilim, bazı şeyleri fark ederim.
- Il y a... - Je suis pas bête, je vois les choses.
Her ne aptalca şey yapmışsa, eminim kendine has sebepleri vardır.
Peu importe les choses idiotes qu'il a fait, je suis sûr... Il a ses raisons.
Seni sonsuza dek kaybetmeden önce birkaç şey söylemek istedim.
Je voulais juste, euh, dire quelques choses... Avant que je te perde pour toujours.
Fakat kahraman olmak ve aşık olmak, bunlar kolay şeyler değildir.
Mais être un héros et tomber amoureux, ne sont pas des choses faciles.
İşler bu defa farklı olacak. Olmayacak.
Les choses seront différentes cette fois.
Bu şeylerin daha fazlasının yerini belirlemenin yolunu bulabilir misin bir bak.
Regardez si vous pouvez trouver un moyen de localiser plus de ces choses.
Ayrıldığımızda, beni oldukça derinden yaralayan bazı şeyler söylemişti.
Quand nous nous sommes séparées, elle m'a dit des choses qui m'ont blessé.
Ve o zamanlar ona söylediğin şeyler... acı verici değil miydi?
Et toutes les choses que tu lui as dit? Ce n'était pas douloureux?
Senin hakkında çok sinir bozucu şeylerden biri.
C'est une des choses les plus embêtantes chez toi.
Çok uzun zaman önceydi, korkunç bir şey yapmıştım.
C'était il y a longtemps. J'ai fait des choses horribles.
Sana bir çok şey söyledim.
Je t'ai dis beaucoup de choses.
Sen ve Mon-El arasında olan bir şeyler var? - Hiç...
Les choses se passent entre toi et Mon-El?
İşlerin kolay olmasını istiyorsun Mon-El.
Tu voulais juste que les choses soient faciles, Mon-El.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]