Cicim Çeviri Fransızca
167 parallel translation
Şunu hisset cicim.
- Touche, mon chou.
Ben Dr. Vollin'e sordum, cicim.
Je m'adresse au Dr Vollin, mon chou.
Yapma ama cicim.
Enfin, mon chou.
Cicim, bana köpekler hakkında çok önemli tavsiyelerde bulundu.
Mais il m'a donné de très bons conseils au sujet de mes chiens.
Uykum geldi cicim.
- J'ai sommeil, mon chou.
Ne oldu cicim?
Qu'y a-t-il, mon chou?
Canım Nanine, cicim Nanine, acele et.
Bonne Nanine! Parfaite Nanine!
Sen ve ben, cicim, revü yapacağız.
Toi et moi, on va trouver une revue.
Freddi, cicim, yatağa yarım ılık su torbasıyla gitmek durumundasın.
Freddi, tu devras te contenter d'eau tiède.
Versene, cicim.
Aboule, mon petit!
Yanılıyorsun, cicim.
Tu m'as mal regardée, mon garçon.
Yok canım, seninle alay etmiyorum, cicim.
Non, je me moque pas de toi, ma poulette.
"Tatlı kız" lafı sanki "Lolita cicim" dermiş gibi.
"Psyché-arrêté", c'est comme "Lolita-voilà"?
Boşa nefes harcama cicim. İkimiz de aynı şeyin peşindeyiz.
Te fatigue pas, Totoche, on est du même monde.
Doğru, artık canım cicim yok.
- Eh oui, finies les caresses.
Sana bir ek bina satar, yine cebime papelleri koyardım, cicim.
Je vendrais un placard, si ça devait me mettre un dollar dans la poche.
Ama canım cicim ayları bitince, canavar ortaya çıkar.
Mais une fois le masque tombé, la bête surgit.
Onlar mutlu günlerdi, Toyduk ve cicim aylarımızdı. Ve Ed'in bir sonraki haklı isteği canlı bir yaratığa sahip olmaktı.
C'était les jours heureux, les jours d'insouciance, comme on dit, et pour Ed, la suite logique était d'avoir un marmot.
Fakat bir daha asla cicim aylarına dönemeyecektik.
Mais je le pressentais... c'était la fin de l'insouciance.
canım, cicim bitanecik tatlı, ayışım benim.
Allez, viens, pudding. Mon petit nounours.
- Benden nefret etme cicim.
- Ne me hais point, mon chou.
Biraz canım cicim, Küçük Jack azmış!
Balader le chauve? - Le scoubidou?
- Masanızı ayırmıştık. - Cicim.
Vous avez fait un vœu au temple?
- Cicim, Lütfen.
Je t'en prie.
Ne yemek istersin, cicim?
- Décide. Murong Bai.
2 tanecik daha cicim.
- Sers-nous deux autres.
Çok çalışır para için Hem de çok, cicim
Elle bosse dur pour s'faire du blé
Uzmanlık alanın ne cicim?
Dans quoi tu es spécialisé?
Beni dinle, cicim.
Ecoute-moi un peu.
Önden buyurun, cicim.
Après toi, mon cœur.
Kimmiş bu tüylüş? İşte benim cicim bu.
C'est toi, le plus mignon!
Ah- - acıttım mı cicim?
Ah, je ne t'ai pas fait mal ma chère?
Sonunda gelebildin cicim.
Te voilà, patapouf.
- Tanrı aşkına! - Cicim ayları bitmiş.
La vache, la Lune de Miel est finie.
Vur bana! Bana canım-cicim de!
Je suis un petit polisson.
Devamlı bizde, ve hâlâ cicim aylarındalar.
Il est toujours là et ils n'arrêtent pas de se faire des mamours.
Sen ortalıkta olmadığından beri Andrew günlerdir saatlerce Linda'yı arıyor ve Brown Üniversitesi'ndeki cicim gecelerini canlandırmaya çalışıyor.
Puisque tu n'es plus en course... Andrew fait du harcèlement téléphonique... pour raviver les nuits enflammées de la fac.
Balayı bittiyse, cicim ayı bitmiştir.
Ouais, ben devinez quoi... Maintenant que la lune de miel est terminée... c'est fini, la lune de miel.
Yok, cicim Dr. Hook, yetmez.
Non, mon cher Dr. Hook, ce n'est pas fini.
Ne var cicim? Cicim mi?
Un problème, ma gerbille?
Cicim mi? Sen evlisin ve birlikte çalıştığım bir kızla.
Vous êtes marié... et avec une collègue!
İyi misin sen? Sen de makyaj yapsaydın senin de olurdu cicim.
Tu saurais ce que c'est si tu te maquillais!
Ama mükemmel erkek tam karşında duruyor cicim.
Mais l'homme idéal est ici, devant sa mignonne.
- Biliyorum, hastane kuralları, cicim oturun. - Bu çok saçma.
- Pas de scanner ou d'IRM...
Menüde olmayan siparişlerde kaşlar çatarılır cicim.
On.. n'aime pas les commandes hors menu, beauté
Pekâlâ cicim, dön de bir bakalım!
Bien, tourne-toi un peu, ma chérie.
İşinde başarılı olmuşsan, olanlar budur, cicim.
C'est ce qui arrive quand ça marche au boulot, chérie.
- Bu çok doğal cicim.
Ma meilleure table.
- Selam, cicim.
- Cet endroit est épouventable.
İşte benim cicim bu. — Vali Hanım, biz Çevre Bakanlığındanız.
Nos sommes de l'Environnement.
Yeni bir ilişkiye girince, cicim ayları oluyor.
Au début, on passe tout son temps avec l'autre.