Coma Çeviri Fransızca
3,208 parallel translation
Dönüşü olmayan bir komaya girersin ve karaciğerin mahvolur.
Je ne les prends pas? Tu pourrais tomber dans le coma, ou juste provoquer des lésions du foie.
Duydun mu bilmiyorum ama korkunç bir kaza geçirdim ve komadan sonra insanların yüzlerini ve isimlerini hatırlamakta çok zorlanıyorum.
Je ne sais pas si tu sais. J'ai eu un terrible accident de voiture, et depuis le coma, j'ai beaucoup de mal à me souvenir des noms et des visages
Hiç komaya girmedim.
Je ne suis jamais tombé dans le coma.
Üç ortaokuldan atılmış, birinde bir çocuğu döverek komaya soktuğu için.
Viré de trois écoles, une fois pour avoir mis un enfant dans le coma.
Elektrik odasında sızdı.
Un coma éthylique en salle vidéo.
- Tabi doğarsa. Annenin beyni ölmüş.
Sa mère est en coma dépassé.
Peki. Kocası ortalarda yok. Kadın ise bitkisel hayatta.
Donc, le mari n'est plus dans le coup et elle est en coma dépassé.
Şu anda hastanede ve komada.
dans le coma.
- Komada mı? - Evet komada.
- Dans le coma?
Dennis Archer komadan çıkmış.
Dennis Archer est sorti du coma.
- Hayır, şu an komada.
Non. Ils l'ont plongé dans le coma.
Komadan çıkarsa, konuşur. Ve konuşursa...
S'il sort du coma, il parlera, et s'il parle...
Tabii ki bu durum bazen çocuklarda meydana gelir ama senin vücudunda tıptaki son gelişmelere rağmen bu imkânsız.
cela arrive parfois aux patients dans le coma... c'est médicalement impossible.
Komaya girmişim, sersem herif!
J'étais dans le coma, idiot.
İzin ver psikoz ulaşılmaz bir seviyeye gelip seni kalıcı bir komaya sokmadan önce uyanmana yardım edeyim.
Pour que je puisse te guider vers la conscience avec que ta psychose n'empire au point de te plonger dans un coma définitif.
ciddi beyin hasarı olan insanları önemseriz onları koma da vücutlarının normal ritmini bulmasını bekleriz... Bu zamanın cogu beyin icindir zamanla kendini iyileştirir.
Nous placons les victimes de trauma cerebral en coma pour mettre leurs fonctions au repos et laisser au cerveau le temps de cicatriser et de desenfler.
Çocuk, sen onu komaya sokana kadar interneti kasıp kavuruyordu.
Ce gars était prometteur, et tu l'as mis dans le coma.
Son dokuz aydır komadasın.
Vous sortez de 9 mois de coma.
Evet, asla uyanmayacağı bir komaya girmesi gibi.
Comme tomber dans le coma et ne jamais se réveiller.
Tamam, bir sorum daha var. Ben hariç, Soya Sosu'nu kullanan herkes ya öldü, ya da komaya girdi.
Tout ceux qu'ont touché à la Sauce Soya sont morts ou dans le coma, sauf moi.
Bir kaç gün komada kaldım.
J'ai été dans le coma pendant plusieurs jours.
Komaya girmeden önce başsavcılık adaylığımı ona adadığımı söyleme şansı bulmuştum. Sonrasında...
J'ai eu la chance, juste avant son coma, de lui dire que je lui dédiais ma course pour le poste de procureur général.
Bu süre içerisinde 10 günlük bir komadaydı. Bu süre içerisinde tuhaf rüyaları olmuş mu?
elle est restée dans le coma pendant 10 jours c'est rapport à sa condition elle n'en a pas parlé
Komadan sonra... Onu rüyasında hiç görmüş mü?
après le coma... elle a rêvé encore de lui?
Onun tıbbi kayıtlarını istedim ve dokuz gündür komadaymış.
c'est une faveur d'un confrère son dossier médicale... elle a fait 9 jours de coma
3 yıl önce beyin anevrizmasına yakalandı ve komaya girdi. Doktorlar 1 ayı olduğunu söylemişti. Geri döndüğünde ve 3 yıl boyunca yaşarken hayat doluydu.
ya trois ans, elle eu un anévrisme qui l'a jetée dans le coma les médecins lui donnaient un mois à son réveil elle était vibrante, elle a vécu 3 belles années elle a fait de grandes choses avec sa vie grâce à ton inspiration
Beynindeki şişmenin inmesi için komada tutuyorlar.
On l'a mis en coma artificiel, pour décongestionner le cerveau.
Komadan mı?
Du coma?
Sonra uykuya dalar gibi yavaşça komaya girerler.
Tu entres alors lentement dans le coma, comme si tu t'endormais.
Arabanın çarptığı bir adam, şu an komada.
Un type renversé, dans le coma.
Şu an Sacred Heart'da komada.
Il est actuellement dans le coma, au Sacré Coeur.
Yoğun bakımda kendinde değilmiş.
Il est dans le coma à l'UCl.
Sigara içemeye çıktım. Güvenlik görevlisi hâlâ baygın.
Je suis allée fumer, le vigile est toujours dans le coma.
Güvenlik görevlisi kendine gelmiş.
Le vigile est sorti du coma.
Shama komaya girmişti.
[Nasir :] Shama était entré dans le coma.
Onu komaya girdiğini söylemeye ikna ettiğini duydum.
Une conversation qui l'aurait mené au coma?
Komada Olduğunu ve Beş Yıl Sonra Komadan Çıktğını Düşünürsek.
À cause de son coma, et son réveil, cinq ans plus tard.
Henüz Ne Olduğunu Açıklayamıyorum, Sanırım Bu Beş Yıldır
- C'est incompréhensible. Je pense que c'est un effet secondaire dû à tes cinq années de coma.
Genelde, filmleri berbat olan yönetmenlerle çalışıyorum. Film çıktığında ülke dışındaymış veya komadaymış gibi davranıyorum.
Ceux avec qui je bosse font des films si nazes que je dois faire semblant d'être parti ou dans le coma quand ils sortent.
- Ve o hala koma halinde.
- Et elle est toujours dans le coma.
- Komaya girdi.
Il est dans le coma.
O üç saat öncesine kadar... komadaydı.
- Pendant trois heures, il était dans le coma.
Ama komada.
Mais elle est dans le coma.
Ha? Kafayı yemek üzereydim çünkü en yakın arkadaşım dört haftadır komadaydı ve kimse beni arama zahmetine girmedi. ... bana uyandığını ve ülkeyi terk ettiğini söylemedi.
Je me fais un sang d'encre, car mon amie est dans le coma, et personne ne m'appelle alors qu'elle s'est réveillée et a quitté le pays.
Yoksa komaya girebilir.
Sinon il risque le coma.
Coma.
Coma.
Yaşamıyorum sanki.
Plutôt un coma.
Todd Kramer, beyaz, 20'li yaşlarda. Yüksek hızda araç kullanırken, aracının kontrolünü kaybederek hendeğe yuvarlanmış, şu an komada.
Todd Kramer, caucasien, la vingtaine, conduisait trop vite, a perdu le contrôle de son véhicule, s'est retourné dans le ravin, et est maintenant dans le coma.
Sekiz.
huit donc si tes rêves correspondent à son coma, il te reste... - encore un jour
- Bu 9 gün ediyor. - Komaya girdiğiden beri 10 gün oldu
patiente : rachel arai dans le coma du 21 février au 1er mars profession : auteur compositeur symptôme : rupture d'anévrisme ça fait 9 jours elle est restée 10 jours dans le coma
- Komadaydın.
- Vous étiez dans le coma.