English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ C ] / Commercial

Commercial Çeviri Fransızca

2,778 parallel translation
Beni bir yolcu uçağına yerleştirdiler.
Vol commercial.
Bu en kötü satış aramam bile değildi.
C'est pas mon pire appel commercial.
"Alışveriş Merkezi" denilen yeri bulmam gerekiyor.
Je dois trouver un endroit dénommé "le centre commercial".
Yine de yoğun trafik olan bir yerde birini kaçırmak çok riskli. Otopark alışveriş merkezinin hemen yanında.
C'est plutôt risqué un enlèvement dans une zone aussi dense, à côté d'un centre commercial.
LA'de her zaman ne inşa edilirse ondan klimalı alışveriş merkezi... içinde tonla peşi sıra dizilmiş dükkanlar ve... ve akabinde yürüyen merdivenler ve yiyecek dükkanları.
Ce qu'ils construisent toujours à L.A., un centre commercial, avec beaucoup de commerces entassés les uns sur les autres et reliés par un escalator et une aire de restauration.
Kim demiş Noel alış-veriş merkezinden daha iyi diye?
Pas mieux qu'un centre commercial pour fêter Noël!
Benim en son Şık kutu şarabımı reklamlarda gördün mü?
Vu le commercial de ma dernière ligne de boîte de vins classés?
Doğru. Herneyse, ayı 60 dolardı, ve alışveriş merkezindeki oyuncakçıda bulabilirsin.
L'ours coûtait 60 $, t'en trouveras un au centre commercial.
Bi'de yorucu bir günden sonra alışveriş merkezlerinde ki $ 1'a çalışan koltuklar olmadan nasıl rahatlana bileceğini ve 3 Boyutlu televizyon olmadan nasıl eğlenebileceklerini gösterdik.
On leur a aussi montré qu'on pouvait se détendre sans payer un dollar les massages du centre commercial. Et qu'on peut s'amuser autrement qu'avec une télé 3D.
Max, müşteriden geri bildirim almak iş hayatında çok önemli bir araçtır.
Max, le retour clientèle est un outil commercial très important.
Evet, bir sonraki durağımız satış departmanı.
Prochain arrêt, le service commercial.
Arabama binip benimle gelmenize ihtiyacım var çünkü Paul'a ne alacağımı kararlaştırmam gerek...
Je veux que vous montiez dans la voiture et que vous veniez avec moi au centre commercial parce que je dois vraiment décider ce que j'achète à Paul pour...
Loel Mağazasına yatırım yaptın, değil mi?
Ah, vous détenez des actions du centre commercial LEOL?
Evet, oğlum Woo Young park yeri işçileriyle bile çıktı.
Hé! Mon Woo Young a bien fréquenté une bonne de ton centre commercial.
Bir şey mi oldu? Büyükbabam haber vermeden işe gelmiş.
Grand-père est au centre commercial.
O zaman işe gideyim.
Je peux aller au centre commercial.
LOEL mağazasının asansöründe biri mahsur kaldı.
Quelqu'un est pris au piège dans l'ascenseur du centre commercial LOEL!
LOEL mağazasına gidiyoruz.
Emmenez-moi au centre commercial LOEL!
LOEL mağazasına.
Au centre commercial LOEL.
Mağazamızda sinek avlamıyoruz.
Notre centre commercial n'est pas aussi généreux.
Mağazamıza katıldığınız için tebrikler.
Félicitations pour avoir rejoint notre centre commercial.
Bir kadın yüzünden mağazadan kovulmak en iyi seçenek nasıl olur?
Ouah, comment pouvez-vous... Comment pouvez-vous perdre le poste de Président d'un centre commercial... pour une femme?
Benim mağazam bile var, naber!
Je possède un centre commercial.
İşte kimse bunu bilmiyor.
C'est un secret au centre commercial.
Alışveriş mağazasının patronluk pozisyonunu bırakmamı istersen, bırakacağım.
La gestion du centre commercial... Je démissionnerai si tu le souhaites.
Öyleyse gitme. Zhong Nan Hainan sahili ve bütün doğu sahili yolcu artışıyla batı sahil turu. At binicilik alanı kurulması, golf merkezi kurulması...
arrête! des terrains de golf en créant les meilleures conditions pour le centre commercial LOEL à Jeollanam-do.
LOEL alışveriş mağazası Hanjiang nehrindeki en iyi mağaza olacak.
Le centre commercial de Jeollanam-do deviendra le plus grand centre commercial du sud de la rivière Han.
Ayrıca bizim mağazamızda ne kadar bayan çalışanımız var?
Combien de femmes avons-nous au centre commercial?
Adamlarım, en üst düzey askeri eğitimden geçmiş profesyonellerden oluşur ve sen onları asgari ücretle çalışan bir avuç güvenlik görevlisine çevirdin.
À côté de vous, mes hommes, des professionnels entraînés, avaient l'air de gardiens de centre commercial.
sonra alışveriş merkezine.
Et au centre commercial.
Suncoast CD'de, alışveriş merkezinde çalışıyorum ve hala ailemle yaşıyorum.
Je bosse chez Suncoast Video au centre commercial et je vis encore chez mes parents!
" Araştırmamız sonucu Cooper Dell Five Point Kilisesi'nin ağır silahlı ve çok tehlikeli bir terör grup olduğu ve bu sabah yerel bir dükkanı bombalamaya yeltendikleri anlaşılmıştır.
"Notre enquête sur l'église de Five-Points..." à Cooper's Dell nous a permis de mettre au jour... un groupuscule terroriste local hostile et très bien armé... "ayant cherché à poser une bombe dans un centre commercial ce matin."
Onlar için sahte kimlik oluşturur bir Musa yollarsınız, onları ticari bir uçuşla çıkartır.
Donnez-leur de nouvelles identités, un Moïse et un vol commercial.
Ucuz emlak reklamlarını takip edersin.
Il faut s'accaparer du marché immobilier commercial. Hyper bas.
Yani emekli şapkasını takıp salonda peşinde mi dolaşayım?
Mettre une casquette et t'accompagner au centre commercial?
R - life, bana bir alışveriş merkezi bul.
R-life, trouve-moi un centre commercial.
Alışveriş merkezindeki tanıdıklarıma bir sorayım.
Je vais voir si je connais des gens au centre commercial.
Dodd için bu yeterince ticari değildi.
Pour Dodd, ça n'était pas assez commercial.
Times Meydanı, günümüzün kişiliksiz, modern binaları.
Times Square. Moderne, commercial, fade.
Morel bu binayı yakıp yerine ucube bir alışveriş merkezi filan dikecekti.
Morel allait transformer ça en centre commercial ou autre connerie.
Briarwood Alış Veriş Merkezi'nde yaşanan soygunun şiddete dönüşmesi sonucu bir güvenlik görevlisi hayatını kaybetti.
Un agent de sécurité est mort lors d'un braquage qui a mal tourné au centre commercial de Briarwood.
Avm'de bir herifle tanıştım.
J'ai rencontré ce mec au centre commercial.
Alışveriş merkezine son kutsal yolculuğumu yapmalıyım.
Je dois faire un dernier pèlerinage au centre commercial.
Gail beni muhasebe müdürü sandı, üstelik posta odasında tanıştık.
Gail pensait que j'étais un commercial. Je l'ai rencontrée à la poste.
Ama hemen sonrasında o pozisyona geçtin.
Oui, mais tu es devenu commercial juste après.
Crommer-er-unge denilen bir yerden. Crommer-arra-runge. Commercial ah-arrange-er-ah
Deux sœurs qui habitent tout près d'ici.
Kurumsal trampada çalışıyorum.
Je fais du troc commercial.
Oh, kurumsal trampa.
Je fais du troc commercial.
Tel Aviv'deki Ticaret bankasını soymaktan tutuklusun
On vous arrête pour le braquage de la Commercial Bank.
İşletmecin ve arkadaşın olarak, bunu tavsiye etmem.
Écoute ton directeur commercial et ton ami.
Böylece bazı kaliteli ofis elemanları, alt düzey yönetici dingiller Joan Cusack Deneyimi'mizin yaptıklarının ticari olmadığını mı söyleyecek?
Et The Joan Cusack Experience n'est pas assez commercial pour ces connards de cadres de maisons de disques.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]