Conviction Çeviri Fransızca
1,419 parallel translation
Eğer sözcükleriniz de herhangi bir inanç yoksa.
sans mettre la moindre conviction à le demander.
Ama bu Patrick için sorun değildi.
C'était le truc chez Patrick. Il avait de la conviction.
Aramızda bir köstebek var. Onu bulmanı istiyorum. Elini çabuk tutmalısın.
J'ai la conviction que Sam a une taupe chez nous.
Şayet bu kanıtı sunmaya kalkarsan stresim patlama noktasına gelecek.
Si tu présentes ceci comme pièce à conviction... je vais atteindre le point de rupture.
Acının olduğu yerde sana inanç verdim.
La conviction, et vous souffrez, à présent.
Bunu değiştirmem gerektiğine güvenmeliyim.
J'ai la conviction qu'on m'a appelée pour changer les choses.
Ben inanıyorum.
- C'est ma conviction.
- İçime doğuyor.
- J'en ai la conviction!
Darılma ama ne garip bir öpücüktü o.
- Mets-y un peu plus de conviction.
- Cinayet delili.
C'est une pièce à conviction.
Silah olmazsa Chaco kurtulur.
Sans pièce à conviction, on a rien.
Yanlış anlama, kararlığın beni etkiledi ama babamla mı çekişeceğim?
Je suis impressionné par ta conviction... mais te battre contre mon père?
Sayın Yargıç, savcılık delili 27B olarak bu anlaşmayı sunuyorum.
Votre Honneur, la pièce à conviction 27B... un accord entre les 2 partis.
Kocasının ırkçı tutumunu dışardan destekliyor. Bu durum inanmaktan ziyade güvensizlik anlamına gelebilir.
Elle soutient les positions racistes de son mari, mais plus par crainte que par conviction.
Ben etik biriyim. Ben mahkûm adamım. Ben cesaret adamıyım.
Je suis un homme de conviction, un homme de courage.
Sizlere "Ek A" olarak da bilinen dosyaları takdim etmek istiyorum.
Je vous renvoie au document... "Pièce à conviction A".
Kresson öldürülmesiyle ilgileneceğiz dosyaları değiştireceğiz ama Avon Barksdale'in durumu da değişecek.
Si on file l'info balistique, le mobile du meurtre de Kresson et les pièces à conviction, Avon Barksdale va changer de plan.
Fakat bu cinayetler için şu anda emir çıkartmak üzerinde çalıştığımız hemen bütün dosyayı perişan edecektir.
Mais juger ces meurtres maintenant et dévoiler nos informations dans les pièces à conviction...
Bazılarınız benim gibi inanıyor.
Certains partagent ma conviction.
Senin inandığın şeye herkes inanmıyor.
Tout le monde ne partage pas votre conviction.
Zaten inanmaları da gerekmiyor.
Ma conviction me suffit.
Sizin inanmadığınız bir şeye inandığım için mi?
Parce que j'ai une conviction que vous ne partagez pas?
Eli, hissederek okumalısın.
Eli, mets-y un peu de conviction.
Dinle, Sanırım elinde Scarcetti davasıyla ilgili deliller varmış. - Doğru.
J'ai appris que vous aviez des piècesà conviction.
Bu polisin işi!
C'est une pièce à conviction.
İkna etmek eksikliği var.
Tu n'as aucune conviction.
Daha ikna edici olursan inanabilirim ve sohbet edebiliriz.
Si tu y vas avec un peu de conviction, on pourra avoir un échange.
- Küpeyi ve çizmeleri. Onları kanıt olarak kaydettirdim.
Je les ai répertoriées en tant que pièces à conviction.
It's my belief that opportunities were missed.
J'ai la conviction que des opportunités ont été manquées. Je crois qu'à long terme...
İnançtan daha güçlü bir şey daha var.
Il y a une chose plus puissante que la conviction. Juste une.
Böylece Michael kanıtları saklamak için... gönderilen Luz'u takip etmeye başladı.
Michael suivit Luz, mandatée pour cacher les pièces à conviction.
Olay olay bütün kanıtların envanterini istiyorum. Ne kayboldu, hangi kanıt bozuldu, neler kurtarılabilir.
Je veux l'inventaire des pièces à conviction, tout ce qui est perdu, contaminé, récupérable.
Neden sordun?
Aux Pièces à conviction, de quoi tu parles?
En azından kendini birşeye adamış olurdun.
Comme ça pour une fois, tu aurais fait quelque chose avec conviction.
O zaman neden o geri gelirse uzun uzun dua edecekmişsin gibi geliyor bana.
Alors, pourquoi ai-je la conviction que si jamais il revient, tu te mettras tout à coup à prier?
Tiyatro'daki bunca yılımda, Hiç korku ve paniği bu kadar güzel gösterebilen birini görmedim. "'
Dans toutes mes années de théâtre, je n'ai jamais vu... la peur et la panique jouées avec autant de conviction. "
Ama hayatım buna bağlı olsaydı, bu izin sağ orta parmağından olduğunu söylerdim.
Mais j'ai la ferme conviction que c'est son majeur droit qui a fait ça.
Aslında, kararlılığına hayranım.
En fait, j'admire sa conviction.
Tamam, Ryan. sana örnek A'yı sunayım.
Ok, Ryan. Laisse-moi te présenter la pièce à conviction n ° 1..
Tamam. O halde örnek B'yi takdim edeyim.
Ok... passons à la pièce à conviction 2 Intense.
Özgür kalacağını kalbimin en derinliklerinde hissediyorum.
J'ai la ferme conviction que tu vas être libéré.
İçimden bir his idamı durduracağımızı söylüyor, ama her ihtimale karşın Ryan,
J'ai la conviction profonde que allons empêcher cette exécution mais au cas où, Ryan,
Kullanılmış bir prezervatif getirdiler ve bunu delil olarak tutmamız gerekiyordu.
Elles ont apporté un préservatif. C'est une pièce à conviction.
Ofisime ilk defa adımını attığında, içimde seni aynalarla dolu bir salonda öldüreceğime dair bir his uyanmıştı.
Dès l'instant où vous êtes entré dans mon bureau, j'ai eu la conviction que je vous tuerai dans un palais des glaces.
Evet, her şeyi kanıt kontrol merkezine verdik.
M'oui, tout est en bas avec tes pièces à conviction.
- Aklına ilk geleni söyle.
- Ton intime conviction.
Çalınmış mı?
Pièce à conviction dans une enquête.
Kendine doktor diyorsan, bunu gerekçelerle desteklemelisin. İçine mi doğuyor?
- La conviction!
- Şekil A.
Pièce à conviction A!
Hayır gerçekten kükrüyormuş gibi kükre.
Avec conviction!
İnanç.
La conviction.