Cookies Çeviri Fransızca
1,803 parallel translation
Soda ve kurabiyeleri kaçırdın ama belki gelecek hafta bize heyecan verici Kent hikayelerinden birini anlatabilirsin.
Tu as manqué les sodas et les cookies, mais peut-être que la semaine prochaine tu pourrais diriger la session en racontant un conte à la Kent.
Neden, yılda iki defa izci kız kurabiyesi aldığım için mi?
Parce que j'achète des cookies à des petites filles scouts deux fois par an?
Sanırım içine kurabiye koymuş.
Je pense qu'elle a mis du plomb dans les cookies.
İkinci sınıftayken Martha Stewart'ın bu işten ne kadar para kazandığını öğrenip kendi kurabiye işini kurduğun zamanı hatırlıyor musun?
Au CE1, tu as su combien Martha Stewart gagnait. - Tu as monté ton affaire de cookies.
Kurabiyenin tadı, adından bile beterdi.
Les cookies étaient bien pires que leur nom.
Kurabiye!
- Des cookies.
Sadece dondurma, kurabiye ve yüz maskesi olacak.
Il y aura de la glace, des cookies et des masques.
Hey, bütün gece sana bu kurabiyeleri yapmakla uğraştım, yemek ister misin?
J'ai passé toute la nuit à faire ces cookies, manges-en un.
Bu kurabiyelerden çok daha güzel.
C'est largement meilleur que les cookies.
Kötü Vlad mı, yoksa kurabiye yapan tavşan Vlad mı?
C'est le méchant Vlad, ou Vlad le lapin qui fait des cookies?
Evet, Horton. Peşinden kurabiyeci bir tavşan göndermiş.
C'est ça, elle va t'envoyer un lapin avec des cookies.
Az bir ihtimal ama kurabiyeli tavşan da olabilir yine de bu ihtimale pek bel bağlamayın.
Il se pourrait que ce soit un lapin avec des cookies, mais j'y compte pas.
- Kurabiye sever misin?
- Tu aimes les cookies?
Bir deste kartım var eğer istersen kahveyle kurabiye yerken oyunda oynayabiliriz.
Hé, j'ai un jeu de cartes et nous pouvons jouer et manger des cookies dans la cantine si tu veux.
- Çikolata parçacıklı kurabiye.
- Des cookies au chocolat.
Kepekli sütlaç ve organik yulaflı, üzümlü kurabiye.
Du pudding au riz complet et des cookies bio à l'avoine et aux raisins, ta maman va...
Kurabiye ve...
Des cookies et du pudding.
Dondurmam da hem çikolatalı, hem de çikolata ve kurabiye parçalı olsun.
Et pour les boules : chocolat, pépites de chocolat et vanille aux cookies.
Kurabiye yapmamı ister misin?
Tu veux que je fasse des cookies?
Yemekleri kontrol edeyim.
Je vais aller voir mes cookies.
100 dolara bahse girerim, kurabiyeleri kusmadan 3'e dek duramazsın.
Je paries $ 100 que tu gerbes tes cookies avant 15h.
Toplantıya kurabiye götürme işini bana verdiler.
Ils m'ont demandé d'apporter des cookies pour la réunion.
Sana kurabiye pişiriyorum.
Je fais des cookies.
Çikolata parçacıklı kurabiyeler, en sevdiğin.
Des cookies au chocolat, tes préférés.
- Kurabiyelere kanmayacağım Lou.
Les cookies servent à rien.
- Hayır, o bana kurabiye yapmıyor.
Non, elle me fait pas de cookies.
Sana gidip kurabiye getirene kadar bunu düşünmeni istiyorum.
Réfléchis-y, je vais chercher des cookies.
Kurabiye istemiyorum!
Du lait? Je veux pas de cookies!
Bunlar sana yıllardır yaptığım kurabiyelerin aynıları.
Les cookies que je t'ai préparés pendant des années.
Annen bana ölüm döşeğinde hayatın boyunca sana bu kurabiyelerden yapacağıma dair yemin ettirdi.
À sa mort, ta mère m'a fait jurer de te faire ces cookies toute ta vie.
Sonra da adamın o dobişko torunundan üç kutu izci kız kurabiyesi aldım.
Alors que j'ai acheté trois boîtes de cookies à la petite grassouillette qui lui sert de petite-fille.
Arkadaki masada kurabiye ve limonata olacaktı.
Il y a des cookies sur la table, et de la limonade.
Biliyorum ama kurabiyeler hakkında bir şey soracaktım.
Je voulais poser des questions sur les cookies.
Kurabiyeleri o adama niye verdin bilmem ki.
Pourquoi lui as-tu donné ces cookies?
Kurabiyeleri getireyim.
Je vais chercher les cookies.
Onu kurabiyelerle bezemiştik.
Notre vente de cookies suffirait.
Hilton'ın aynı fiyata daha iyi yemekleri var ama Mapplewood giriş yapıldığı sırada eşantiyondan sıcak kurabiye veriyor.
On mange mieux au Hilton mais au Maplewood, on a des cookies.
Earl Grey, Kızılderili kahvaltısı, Ceylan ve krakerler!
Earl Grey, petit-déjeuner indien, Ceylan et les cookies!
Çerezler gibi.
Comme les cookies.
Kaplarda biraz kurabiye var.
Il y a des cookies dans ces boîtes.
Vanilyanın yumuşak girdabı ve şeker ile kurabiyenin sert çıtırlığı.
La volupté de la vanille, et la dureté du crunch, du bonbon et des cookies.
Tammy'nin annesi ananas ve kiraz jöleli jambon yapmıştı ve noel kurabiyeleri vardı, herkes kokteyl içiyordu ve şarkı söylüyordu her şey harikaydı.
La mère de Tammy avait fait... un jambonneau caramélisé avec des ananas et des cerises et il y avait des cookies de Noël, les gens buvaient du punch, tout le monde chantait, et c'était vraiment génial.
Yani midem kurabiyelerle dolu koridorda bekliyordum.
Moi, j'étais dans le hall d'accueil, le ventre plein de cookies.
Evet, kurabiye yapmıştım.
Oui, et je vous ai fait des cookies.
Benim hatırladığım çok fazla şey var....... annem evde uyuyordu ben Tammy'lerdeydim kurabiye yiyor şarkı söylüyorduk.
En gros, on se souvient de la même chose : ma mère était à la maison, elle dormait, j'étais chez elle à manger des cookies et on chantait.
Tuvalet kağıdını değiştiren büyülü Elf'e bir tabak kurabiye ayırmakla o kadar meşgulum ki.
Je suis trop occupé à laisser une assiette de cookies pour l'elfe merveilleux qui vient changer le rouleau de papier toilette.
- Stajyerliğe kabulünün bir nedeni de bu.
- Et des cookies?
Hanım parmağı.
Tartes, cookies... muffins... des langues de chat-tes ( 2 ).
- Hayır mı?
Regarde, il y a des gens qui aiment les cookies croustillants et d'autres qui les aiment gluants...
Biraz kurabiye yapayım.
On va faire des cookies.
Kurabiye ister misin? İstemiyor musun?
Pas de cookies?