Cooley Çeviri Fransızca
88 parallel translation
Merhaba Cooley.
Bonjour, Cooley.
Hey, Cooley!
Hé, Cooley!
Seninle konuşmak istiyorum!
Cooley, je dois te parler!
Cooley'yi konuşturmak 450 dolara patladı.
450 $ pour faire parler Cooley.
Evet, Teğmen Cooley.
Oui, ici le lieutenant Cooley.
- Dr. Brulov, ben Merkez Karakolu'ndan Teğmen Cooley, bu da Çavuş Gillespie.
Lieutenant Cooley, du commissariat central. - Voici le sergent Gillespie.
- Bu geldiğinde Cooley için. - Ben söylerim.
- C'est pour Cooley, quand il arrivera.
Rochester'dan Teğmen Cooley ve Çavuş Gillespie'yi hatırlıyor musunuz?
Vous connaissez le lieutenant Cooley et le sergent Gillespie?
- Bay Cooley'i görecek misiniz? - Cooley mi? Evet.
M. Cooley est là.
Al Cooley.
Cooley?
- Al, merhaba dostum.
Oui. Al Cooley.
Büyük bir kampanya fotoğrafları çeken Con Cooley.
Je vois une grande campagne... avec des photos de Con Cooley.
Bayan Cooley, belki size... 10 doları geçen her meblağ için, gelin yarısını şu kadının evi için keselim.
Faisons une cagnotte pour la maison brûlée.
Şu ana kadar bunlardan 18,541 tane oldu ve henüz başladık bile sayılmaz. Bayan Cooley size teşekkür ediyor. Sizler iyi insanlarsınız.
Et il y a eu 18541 petites pièces comme ça.
- Kal Larry. Bayan Cooley için yaptığın şey...
Ce que t'as fait pour Mlle Cooley...
Bu fotoğrafın kanıt teşkil ettiğine inanıyoruz Dr. Cooley.
Pour nous, cette photo est une preuve, Dr Cooley.
Dr. Cooley. Gene?
Avec le Dr Cooley.
Dr. Cooley.
Un certain docteur Cooley.
Elizabeth Cooley.
Elizabeth Cooley?
- Bu Cooley deneyi mi? - Evet.
L'expérience Cooley, c'est ici?
Dr. Sneiderman burada Frank. Dediğine göre Cooley öldürücü malzeme kullanıyormuş.
Le Dr Cooley semble manipuler du matériel dangereux.
Evet Cooley, olayları hemen de nasıl kavrıyorsun.
Eh bien, Cooley, on dirait que tu comprends vite.
Olmadı, Cooley. Üç deyince ya söyle, ya da sokağa dön.
Chantez en mesure, ou retournez à vos passages cloutés!
Mutlu Noeller, Cooley ailesi!
Joyeux Noel, famille Cooley.
Ziyaret saati bitti, Bayan Cooley.
Les visites sont terminées, Mme Cooley.
- Cooley.
- Cooley.
Cooley High.
Cooley High.
- Günaydın, Bay Cooney.
Bonjour, M. Cooley.
Ender kitap tüccarı, Dennis Cooley de kabak kafalı.
Le libraire, Dennis Cooley... Il est chauve.
Fakat niye Cooley ile aynı yerde? Eğer bu Cooley ise...
Mais celle-là est dans le même que Cooley... si c'est bien lui.
- SAS, Cooley'nin kimliğini doğruladı.
Les SAS ont identifié Dennis Cooley.
- Sen kimsin ve burada ne işin var? - Sakin ol, Mel Cooley.
- Qui êtes-vous et que faites-vous ici?
Bu Mel Cooley.
- Voilà Kojak.
Bu, Cooley Emlakçılığa gidecek. İkinci katta.
C'est pour l'agence Cooley, au deuxième, compris?
Bryan Cooley.
Bryan Cooley.
Bay Cooley, Bryan az kalsın ölecekti.
M. Cooley, Brian a failli mourir.
Adı Shawn Cooley.
Son nom est Shawn Cooley.
Christina Conrad, Derek Cooley... muhtemelen peder Scanlon'ı da.
Tu ne piges rien. Ce n'est pas moi, ton problème!
Niçin gidip bayan Cooley'in pansumanın değişmeye ihtiyacı var mı diye bakmıyorsun?
Va voir si les pansements de Cooley doivent être changés.
Yang, niçin gidip bayan Cooley'in pansumanın değişmeye ihtiyacı var mı diye bakmıyorsun? Tabii.
Yang, allez voir si les pansements de Mme Cooley doivent être changés.
Leon Cooley.
Leon Cooley.
Leon Cooley'nin günlük bir saat hava alma izni var. Tabi egzersiz alanında.
Leon Cooley a droit à une heure d'air frais par jour dans une cage.
Bu John Cooley.
Voici John Cooley.
Arkadaşımız John Cooley'i gördüğünü biliyorum.
Je sais qu'il a vu notre ami John Cooley.
John Cooley ile 20 yıldan fazla süredir konuşmadım İtalya'daki çocukluğunuzdan beri.
Je n'ai pas parlé à John Cooley depuis plus de 20 ans, pas depuis que nous étions en Italie.
Ve güçlü, riskli işlerle uğraşan bir adam için çalışıyordu Tom Cooley.
Mm-hmm. Et elle travaillait pour ce puissant capital-risque, Tom Cooley.
Elimde saç, halı dokusu ve sperm vardı ihtiyacım olan tek şey Cooley'nin DNA'sıydı.
J'avais des cheveux, des fibres de moquette et des sécrétions séminales, et tout ce dont j'avais besoin c'était de l'ADN de Cooley.
Cooley'nin nüfuzlu arkadaşları vardı ve onu korudular.
Ce Cooley avait des amis très puissant, et ils l'ont protégé.
- Al Cooley'in arkadaşıyım.
Oui?
Cooley işte!
Cooley!
- Elbette, yaratamaz, Bay Cooney.
M. Cooley.